"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Savaş ve diplomasinin dili...

Orhan Ali YILMAZ
10 Ekim 2015, Cumartesi

Konu:

Rusya’nın Beşşâr El-Esad’ın Muhalifler’e (ÖSO, IŞİD, NUSRÂ ve diğerleri) karşı yardım çağrısı üzerine Suriye’ye askerî, özellikle de hava harekâtı anlamında yardıma gelmesi ve buna bağlı olarak iki Rus savaş uçağının Suriye sınırımızı ihlâl etmesi ve o an devriye görevini yapan jetlerimizi Suriye’de konuşlanan Rus radar ve füze ateşleme sistemi eşliğinde bu anlamda “taciz” etmesi…

Sonuç:

Hemencecik, alelacele Türkiye’nin Cumhurbaşkanı ve Başbakan düzeyindeki açıklamaları…

Bir NATO yetkilisinin konuyla ilgili açıklaması..

ABD’nin Dışişleri düzeyindeki açıklamaları..

Rusya’nın cevabî düzeydeki açıklamaları…

Ve sonrasında yaşananlar, yeni gelişmeler, özellikle de Türk Akımı Projesi’nde…

***

Merhum Süleyman Demirel, devlet idaresinin kendisine vermiş olduğu o engin, belki de “acı tecrübe” ile bi tarihte, mülâkatı yapan kişiye şöyle demiş ve şu “enfes” tesbiti yapmıştı: “Devletlerarası ilişkiler, arkadaşlar arası ilişkilere benzemez ve tamamen ‘karşılıklı menfaatler’ üzerine kuruludur...”

Bizim şu an Rusya ile ilişkilerimiz de aslında öyle..

Nasıl mı?..

Şöyle ki:

Rusya’nın bize en çok bağımlı olduğu; tarım ürünleri, özellikle de yaş meyve sebze ve gıdanın yanı sıra tekstil, deri ve kısmen de inşaat sektörü ihtiyacıdır ki, toplam ihracatımızın da önemli ve “hatırı sayılır” bir kısmını teşkil etmektedir.

Türkiye ise, hayatî önem taşıyan doğalgaz, özellikle de Karadeniz’in altından geçip Samsun’a ulaşan Mavi Akım Projesi ki, son istatistiklere göre ülkemiz toplam doğalgaz ihtiyacının % 50’den fazlasını bu anlamda Rusya’dan karşılamaktadır. Öyle ki, aksi bir durumda, “karanlıkta ve soğukta kalma” ihtimal ya da ihtimali epey yüksektir.. Çünkü öyle alelacele “alternatif” bir enerji kaynağı bulmak imkân ve ihtimali dünya ve Türkiye şartlarında pek de reel gözükmüyor…

***

NATO ve ABD’nin ise bu anlamda “tuzları” kuru...

Ateş de, ancak “düştüğü yeri” yakıyor…

Sayın NATO yetkilisi: “Rusya’nın ihlâlinin uzun sürdüğü ve kaza gibi görünmediğini açıklarken, Rusya’nın NATO hava sahasını da ihlâl ettiğini ve bunun kabul edilemez olduğunu” söylüyor.

Rusya ise açıklamasında: “NATO, Türk Hava Sahasını ‘yanlışlıkla’ ihlâl etmemizi Suriye’nin menfaatine yönelik operasyonlarımızı saptırmak için kullanıyor..” diyor.

Büyük ABD ise, Dışişleri nezdinde bakanı sayın John Kerry aracılığı ile “müjdeli” ve “sürpriz” bir şekilde: “Bu ve buna benzer olaylarda Türkiye, hakları doğrultusunda uçağı düşürebilirdi...” açıklamasını yapıyor. (Tabiî, böyle bir “fiilî durum” karşısında ve sonrasında “yaşanabilecekler” konusunda “sorumluluk” kime ait olacaksa…)

***

Bilmiyoruz; ama aman dikkat!..

Türkiye, iki buçuk milyonu mütecaviz bir mülteci nüfusuyla belki de yeni bir maceraya, belki de yeni bir “bataklığa” çekilmek isteniyor…

Ne demişti Merhûm Demirel: “Devletler arası ilişkiler, arkadaşlar arası ilişkilere benzemez ve tamamen ‘karşılıklı menfaatler’ üzerine kuruludur...”

Her ne kadar bunlar -tırnak içinde- sözümona “müttefik” ve de “dost”ta olsalar…

Okunma Sayısı: 2299
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı