21 Haziran 2011, Salı
OTURDUM, "dünden bugüne milletvekili yemin metinleri" üzerine küçük bir çalışma yaptım.
Elde ettiğim sonuçlan açıklıyorum:
1924'te milletvekilleri sonu "vallahi" diye biten bir yemin ediyorlarmış. Kayıtsız şartsız millet egemenliğine özel bir vurgu yapan, dili biraz ağdalı, kısa ve net bir metin.
1937de "laiklik" anayasaya girince "vallahi" gitmiş, onun yerine "söz veriyorum" gelmiş. Metin ise dil ve vurgu bakımından aynı kalmış.
1961'de yemin metni şöyle olmuş: "Devletin bağımsızlığını, vatanın ve milletin bütünlüğünü koruyacağıma, milletin kayıtsız şartsız egemenliğine, demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine bağlı kalacağıma ve halkın mutluluğu için çalışacağıma söz veririm".
1982'de ise Kenan Evren'in detaycılığı işin içine girmiş. Yemin metni uzadıkça uzamış. "Söz veririm" gitmiş, yerine "namusum ve şerefim üzerine ant içerim" gelmiş.
«««
Mademki yeminler, kutsallar üzerine edilir ve mademki herkesin kendine göre kutsalları vardır...
Herkesin üzerinde anlaşabileceği bir "milletvekili yemin metni" ortaya koymak neredeyse imkânsızdır.
«««
Ayrıca "Yemin etmek çok mu gerekli?" sorusunun da doğru dürijst bir yanıtı verilebilmiş değildir.
Bana kalsa "Bırakalım şu yemin işini" derim.
Ama bana kalmaz.
O zaman bir "ehven-i şer" olarak tercihimi söyleyeyim:
1961 Anayasasındaki yemin metni, benim en beğendiğim yemin metni oldu.
Ahmet Hakan. Hürriyet, 19.6.2011
Okunma Sayısı: 1211
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.