27 Temmuz 2013, Cumartesi
Günümüz dünyası, statükoların değil, bireysel ve toplumsal bazdaki özgürlük taleplerinin daha da yoğunlaşacağı ve genleşeceği bir çağdır.
Bu akışın önünde durmaya yeltenen siyasalar, kaybetmeye mahkûmdurlar.
Halk adına devleti ele geçirenler, halk adamlığından vazgeçip devlet adamlığına heveslenirlerse, yok olacaklardır.
Buna en iyi örnek “Halkçı Ecevit” olup, güç aldığı halk yerine devlet adamlığı baskın geldiği için, bir zamanlar Merve Kavakçı’ya Meclis’te “Burası devlete meydan okunacak yer değildir” demiş, fos çıktığı için de yok olup gitmişti.
Hâlbuki meclis, halk temsilcilerinin tam da o devlete meydan okuyacakları yegâne yerdir.
İşte şimdilerde de, halkın büyük teveccühü ile işbaşına gelmiş bulunan Erdoğan, başta polis teşkilâtı olmak üzere devlet bürokrasisine övgüler yağdırmakta; böylece o da tıpkı Titanik gibi, aynı kaderin buz dağına doğru hızla yol almaktadır.
Zira devleti koruma güdüsüyle ne Kürt sorunu çözülür, ne de halkın ekmeği büyütülür.
Her iki alana da sadece seçkinler yerleşirler.
Bütün problemlerin hâlli, eninde sonunda ancak bireyin ve toplumun özgürleşmesi ve zenginleşmesiyle gerçekleşecektir.
Tohumları buna gebe kalmayan, tomurcukları o renkte açmayan hiçbir politikanın kıymet-i harbiyesi olamaz.
Namık Çınar,
Taraf, 26 Temmuz 2013
Okunma Sayısı: 754
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.