Yaşadığımız manevî bir aydan sonra, bayram bizim için sevinç, mutluluk, huzur ve ferah mevsimi oldu.
Bu bayramın, diğer bayramlardan bir farkı var. Sevdiklerimiz ve akrabalarımız ile yüz yüze görüşmemiz mümkün olmayacak.
Birçok insan ya tek başına veya aile efradı ile bayramı geçirecek. Bunlar, daha önce geçirdiğimiz güzel günlerin kıymetini daha iyi anlamamız gerektiğini anlatıyor.
Hayatımızdaki bir çok sevinçli anları bayram gibi kabul ederiz. Üç aylar, mübarek günler ve Ramazanın manevî hazzından bi-haber olan insanlara bunları anlatma elbette kolay değil. Hatta, bu günlerin bitmesine sevinen insanlar da olabilir. Fakat, bizler için bu günler ve geceler çok değerli ve kıymetlidir.
İçi keder, hüzün vefat acıları ile dolu insanların bayramları elbette gözyaşları ve kederler ile geçer. Ehli iman için elbette bir tevekkül ve teslim terapisi vardır. Ama, akıl ve kalbin niyazlarına aldırmayan hissiyatlarımız da sürurlarımıza mani olurlar.
Bu anlamda Risale-i Nurlar’ın eşi olmayan manevî tedavileri vardır. Üstadımızın bayramlarını düşündüğümde, bizlerden daha hicranlıdır. Fakat, o bu hüzünleri Kur’ân’dan aldığı manevî kuvvet ile izale edebilmiştir.
Bu pandemi günlerinde bir çok sevdiğimizi ebedî âleme uğurladık. Onlar inşallah, ebedî bayrama kavuştuklarında dünyanın sıkıntılarından kurtuldular. Bizler bu bayramlar gibi ebedî âlemde bütün sevdiklerimizle buluşmakla en büyük bayramı yaşamış olacağız inşallah.
Bu vesileyle bayramınızı tebrik ediyor, makbul ve müstecap duâlarınızı istirham ediyorum.