"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Devletin üç ayağı: Meclis, meşveret, hürriyet

Risale-i Nur'dan
25 Eylül 2022, Pazar
(HÜRRİYETE HİTAP)

[Dünden devam]

Beşinci Hakikat: Zaman-ı sabıkta revâbıt-ı içtima ve levazım-ı taayyüş ve fevaid-i medeniyet o kadar tekessür ve teşâub etmediğinden, bazı kalîl adamların fikri devletin idaresine yarı kâfi gibi idi. Amma bu zamanda revâbıt-ı içtima o kadar tekessür etmiş ve levazım-ı taayyüş o derece taaddüd etmiş ve semerat-ı medeniyet o kadar tefennün etmiş ki, ancak yalnız kalb-i millet hükmünde olan Meclis-i Mebusan ve fikr-i ümmet makamında olan meşveret-i şer’î ve seyf ve kuvvet-i medeniyet menzilinde bulunan hürriyet-i efkâr o devleti taşıyabilir ve idare ve terbiye edebilir. Bu hakikate misal, eski hükûmet-i müstebide ve yeni hükûmet-i meşrutadır.

“Üçüncü Hakikat”in bana verdiği vazife ile ve hürriyetin ferman-ı mezuniyetiyle üç şey ihtar ediyorum:

• Birincisi: Bir cisim birden zerrattan tahallül ve yeni zerrattan teşekkül eylemesi muhâl olacağından, cism-i devletin birden memurîni ref’ ve yenilerini ikame eylemesi muhâl olmasa da, müteazzirdir. Binaenaleyh, istidadı habis ve kàbil-i ıslah olmayan adamları zaten cism-i devlet def-i tabiî ile ifraz edecektir. Amma kàbil-i ıslah olanlar, zaten güneş garbdan tulû etmediğinden, tevbenin kapısı açıktır. Bunların tecrübelerinden istifade etmeli. Bunların yerini dolduracak kırk sene lâzım. Yoksa, umumu aleyhinde itâle-i lisan ve terzil etmek, bu şanlı olan ittihad-ı milleti –bozulmuş bazı efkâr ve ahlâklarına binaen– bir hastalığa hedef edecektir.

Eski Said Dönemi Eserleri, Nutuk, s. 96

LÛ­GAT­ÇE:

fevaid-i medeniyet: medeniyetin faydaları.

hükûmet-i meşruta: Meşrutiyet hükûmeti.

hükûmet-i müstebide: baskıcı hükümet.

hürriyet-i efkâr: fikir hürriyeti.

kalîl: az.

levazım-ı taayyüş: yaşamak ve geçinmek için gerekli olan şeyler.

müteazzir: meydana gelmesi zor olan, güç, zor.

revâbıt-ı içtima: sosyal bağlar.

semerat-ı medeniyet: medeniyetin meyveleri, neticeleri.

seyf ve kuvvet-i medeniyet: medeniyetin kuvvet ve kılıcı.

taaddüd: sayıca artma, çoğalma.

tahallül: ayrışma, çözülme.

tefennün etmek: fenlere ayrılmak.

tekessür: çoğalma, artma.

teşâub: şubelere ayrılma.

zaman-ı sabık: geçmiş, önceki dönem.

Okunma Sayısı: 1419
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cenk Çalık

    26.9.2022 16:10:44

    "Zaman-ı sabıkta revâbıt-ı içtima ve levazım-ı taayyüş ve fevaid-i medeniyet o kadar tekessür ve teşâub etmediğinden, bazı kalîl adamların fikri devletin idaresine yarı kâfi gibi idi. Amma bu zamanda revâbıt-ı içtima o kadar tekessür etmiş ve levazım-ı taayyüş o derece taaddüd etmiş ve semerat-ı medeniyet o kadar tefennün etmiş ki, ancak yalnız kalb-i millet hükmünde olan Meclis-i Mebusan ve fikr-i ümmet makamında olan meşveret-i şer’î ve seyf ve kuvvet-i medeniyet menzilinde bulunan hürriyet-i efkâr o devleti taşıyabilir ve idare ve terbiye edebilir. Bu hakikate misal, eski hükûmet-i müstebide ve yeni hükûmet-i meşrutadır." Esealı üç hakikatin ferd ve toplum için ne kadar ehemmiyetli olduğunu şu anki ahvalimiz gösteriyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı