Kâfirlerin Müslümanlara ve ehl-i Kur’ân’a düşman olmaları küfrün iktizasındandır. Çünkü küfür imana zıttır. Maahâzâ, Kur’ân, kâfirleri ve âbâ ve ecdadlarını idam-ı ebedî ile mahkûm etmiştir.
Binaenaleyh, Müslümanlar ile ülfet ve muhabbetleri mümkün olmayan kâfirlere muhabbet boşa gidiyor. Onların muhabbetiyle karşılaşılamaz, onlardan medet beklenilemez. Ancak ”Hasbünallahu ve ni’me’l-vekil” diye, Cenab-ı Hakk’a iltica etmek lâzımdır.
İ’lem Eyyühe’l-Aziz!
Kâfirlerin medeniyeti ile mü’minlerin medeniyeti arasındaki fark:
Birincisi, medeniyet libasını giymiş korkunç bir vahşettir; zâhiri parlıyor, bâtını da yakıyor; dışı süs, içi pis; sureti me’nus, sîreti mâkûs bir şeytandır.
İkincisi, bâtını nur, zâhiri rahmet, içi muhabbet, dışı uhuvvet, sureti muavenet, sîreti şefkat, cazibedar bir melektir.
Evet, mü’min olan kimse, iman ve tevhid iktizasıyla kâinata bir mehd-i uhuvvet nazarıyla baktığı gibi; bütün mahlûkatı, bilhassa insanları, bilhassa İslâmları birbiriyle bağlayan ip de ancak uhuvvettir. Çünkü iman bütün mü’minleri bir babanın cenah-ı şefkati altında yaşayan kardeşler gibi kardeş addediyor.
Küfür ise öyle bir bürudettir ki kardeşleri bile kardeşlikten çıkarır. Ve bütün eşyada bir nevi ecnebilik tohumunu ekiyor ve her şeyi her şeye düşman yapıyor. Evet, hamiyet-i milliyelerinde bir uhuvvet varsa da, muvakkattır. Ve ezelî, ebedî iftirak ve firak ile muttasıl ve mahduddur.
Amma kâfirlerin medeniyetinde görülen mehasin ve yüksek terakkiyat-ı sanayi, bunlar tamamen medeniyet-i İslâmiyeden, Kur’ân’ın irşadatından, edyan-ı semaviyeden in’ikâs ve iktibas edildiği Lemaat ile Sünuhat eserlerimde istenildiği gibi izah ve ispat edilmiştir.
“O ikisine müracaat et; insanların gafil kaldıkları önemli bir hususu görürsün.”
Mesnevî-i Nuriye, Hubab, s. 102
LÛGATÇE:
âbâ: Babalar, pederler.
bâtın: İç, iç yüz, iç kısım.
bürudet: Soğukluk.
edyan-ı semaviye: Semavî dinler, Allah tarafından gönderilmiş olan hak dinler.
hamiyet-i milliye: Millî duygu ve hislerin muhafaza edilmesi için yapılan çaba.
i’lem eyyühe’l-aziz: Ey aziz bil ki.
in’ikâs: Aksetme, yansıma.
irşadat: İrşadlar, uyarmalar, doğru yolu göstermeler.
küfür: Allah’ı inkâr.
mâkûs: Tersine dönmüş, başaşağı olmuş.
mehd-i uhuvvet: Uhuvvet beşiği, kardeşlik yeri.
mehasin: Güzellikler, iyilikler.
me’nus: Alışılmış, ünsiyet edilmiş, sevimli.
muavenet: Yardım, yardımlaşma.
muttasıl: Bitişik.
sîret: İç yüz, manevî durum, ahlâk ve karakter.
terakkiyat-ı sanayi: Sanayi alanında ilerlemeler, yükselişler.
uhuvvet: Kardeşlik.