Sermaye olmadan bir iş, bir başarı olabilir mi? Her işin ve kazancın olmazsa olmazı elbette sermayedir.
Peki en şerefli yaratılan insan için sermaye nedir? İnsan için verilen her şey sermayedir.
Hayatın kendisi, hayatı devam ettiren ve hayata hizmet eden her şey sermayedir aslında. Ama insan, nimet olarak verilen sermayenin farkında mı? Sermayenin farkında olmayan ya da buna göre sermayeyi değerlendirmeyen kişi ne kadar zarardadir bilinmez.
Ticaretinde iflas etmiş tacir gibi sermayesini gereği gibi kullanmayan insanoğlu bütün bir ömrü eritir gider ve sınırsız ve sonsuz bir kayba uğrar. Bununla ilgili ayette şöyle geçiyor: “Rabbim beni yakın süreye kadar geciktirsen de sadaka verip, salih ameller işlesem demesinden önce size verdiğim rızıktan infak edin. Allah ecel geldiğinde hiç bir kimsenin ölümünü ertelemez. Allah sizin yaptıklarınızdan haberdardır.” (Münafıkun: 10-11.)
İşte Rabbimiz sermayeyi boşa harcayıp tüketmeden önce farkındalığı, pişman olmadan önce ciddi hazırlanmamızi istiyor. Bu sermaye bir daha ele geçmeyecek. Bir daha geri dönüşü yok. Şu anda fırsat elimizde iken en kârli ticareti yapmak ve sermayenin değerini bin katına çıkarmak bizim elimizde.
Karın güneşte erimesi gibi sermayemizde erimesine izin vermemeli ve telâfîsi olmayan bu ticareti en kârlı surete çevirmeliyiz.
Bu hakikati Bediüzzaman, Altıncı Söz’de anlatıyor. Sermayesini Allah namına işleten kimse beş mertebe kâr elde ediyor, kazancı birden bine çıkıyor. Ancak sermayeyi boşa harcayan nefsi hesabına kullanan ve gaflette tüketen kişi ise beş derece zarar içinde ebedî helâka düşüyor. İşte biz bu hakikatin penceresinden baktığımızda hayatımızı saadete çevirebiliriz.
Ancak bu bakışı kaybetmesek, bunca kesif perdeler, çağın büyülü hülyalari ve aklı al aşağı eden akımlar olmasa ah! Deccaliyet ağları ile her yer ve tüm beyinler sarılmasa! Rabbimden hidayet ola, inayet ola.