"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mukaddes Yolculukta Risale-i Nur Hizmeti

Sertaç LÜSER
01 Mayıs 2025, Perşembe 00:15
Her şey telefonuma gelen mesaj ile başlamıştı. ”Beni acil arayabilir misin?” Sonrasında duyduğum cümle şuydu: ”Pasaportunu hazırla gidiyoruz.”

DİZİ-1: Keşif - Kuveyt-Medine-Mekke Yolculuğunda Hizmet
Sertaç Lüser

Rotamız: Kuveyt-Medine-Mekke

Bu yıl, üç aylar benim için daha farklı başlamıştı. İçimde nedenini tam olarak açıklayamadığım derin duygular oluşuyor; Kur’ân-ı Hakîm ve Risale-i Nur’la daha fazla hemhâl olmak istiyordum. Fırsat buldukça Mekke ve Medine hakkında videolar izliyor, gazetemizde Umre ve Hacla ilgili yazılar kaleme almış ağabeylerimizin izlenimlerini tekrar tekrar okuyordum. Özellikle gazetemizde yayımlanan bu yazılar, mukaddes yolculuğa dair önemli bir perspektif sunuyordu. Daha önce mübarek beldelere gitmek için aleyhimde birleşen sebeplerin hepsi, şimdi lehimde ittifak ettiriliyordu.

Her şey çok kısa zamanda silsile hâlinde meydana geldi. Basri Ağabey, oğlu Said Ağabey ile beraber hem hizmet hem de Umre niyeti ile Medrese-i Yusufiye ekibinden hibe olarak temin ettiğimiz 100 küsur Arapça “Uhuvvet Risalesi” ve Türkçe “Bir Teselli” kitabımız, ayrıca kütüphanemizde bu zamanlar için beklettiğimiz, Üstadımızı İngilizce olarak tanıtan kitapçık ile Ramazanımızın son 15 gününü mukaddes beldelerde nurlandırmak adına yolculuğumuza başladık. Rotamız belli idi. Kuveyt-Medine-Mekke.

En hakir kendi nefsimizi görmeliyiz

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, mübarek beldelerle ilgili menfî yorumlar duymuş olabilirsiniz fakat sakın bunların etkisinde kalmayın. Bakış açınızı hizmet ve müsbet manada tazelendirmeniz yararınıza olacaktır. Aksi hâlde orada insanların yaptıkları ve oranın sistemi ile ilgili olumsuzluklar maneviyatınıza zarar verecektir. Amaç Efendimizin (asm) ayak bastığı ve nefes aldığı yerlere temas etmek ve kendimizi huzurda affettirmek olursa çok farklı hissiyatlar ortaya çıkacaktır. İnanın o beldelere birilerini düzeltmeye değil, nefsimizi düzeltmek için gidiyoruz. En hakir göreceğimiz şey nefsimiz olmalı ve hüsn-ü niyet fiiliyata yansımalı.

Kuveyt halkı ibadet aşığı

Yolculuğumuza uçakla İstanbul’dan Kuveyt’e vararak devam ettik. Şehir merkezinde bir camide üç günümüzü müthiş bir ibadet yoğunluğu ile geçirdik. Kuveyt halkı ibadet aşığı. Bu konuda onlardan öğreneceğimiz çok şey var. Özellikle tadil-i erkân ile namaz kılmak konusunda. Camiler sabah akşam tıklım tıklım ve her camide iftar veriliyor. Namazlara çok ehemmiyet veriliyor ve namaz sonrası hemen camiyi terk etmiyorlar. Çocuklar bile bekliyor, şahsî dua ediyor ve Kur’ân okuyorlar. Teravih namazı 8 veya 10 rekât ve hatimle kılınıyor. Hem de en az 2 cüz bitecek şekilde 3 imam değişiyor. Namaz esnasında su dağıtıyorlar ve kolayca ulaşılacak her yerde peçete mevcut. Teravih esnasında yorulan arkaya geçiyor Kur’ân okuyor, diğeri safta dua ediyor. Kimse kimseye karışmadan rahatça ibadetini yapıyor. Teravih sonrası ikramlar ve misafirperverlik teheccüd namazına kadar sürüyor. Böyle bir ortam olunca bizde çoğu vaktimizi otel yerine mescitte geçirdik ve imam, müezzin ve cemaate hizmetimizi, ülkemizi ve Risale-i Nur’u anlatmaya çalıştık. Ülkemizi ve bizleri çok seviyorlar ve yardım etmek istiyorlar, bu saikle getirdiğimiz eserleri incelediler. Ayrıca telefonlarına kendi dillerinde Risale-i Nur programını indirdiler. Kuveyt’te ilk hissettiğim şeylerden biri Süfyanın tahribatının büyüklüğü idi. Bizi Müslüman kardeşlerimizden ve ata yadigârı topraklardan maddî, manevî olarak kopartıp bir uçuruma atmış hissi idi. Aslında aynı kelimeleri konuşuyor ve aynı şeyleri düşünüyorduk fakat aramızda maddî ve manevî uçurum vardı. Tahribatın büyüklüğünü hakkalyakîn yaşadık. Süfyan yapacağını yapmış ve bizim bu topraklarla her türlü bağımızı koparmaya çalışmıştı. Risale-i Nur talebesi olarak bu topraklara gelmek ayrı bir durum çünkü anlatacak, aktaracak çok hikmet elimizde. Üstadımızın ve Risale-i Nur’un büyüklüğünü tahribatın büyüklüğü nisbetinde kavrayabilmek de ayrı bir durum oldu.

Risale-i Nur’u anlattık

Hafız olan imamlar ile ikili konuşmalarımızda hadis ve sünnet konusunda konuştuk. Çok farklılar, her hadisi râvisi sağlam bile olsa kabul etmeme durumları olabiliyor ve Kur’ân temelli hareket ediyorlar. Mesela Cevşen konusunda boynumuza takılana bid’a, kitap olarak okunana ise pek ilgi göstermiyorlar. Kaldı ki böyle Selefî ve Vehhabî kökenli olunca Risale-i Nur’u anlatmak hiç de kolay olmuyor. Fakat her zorlukta bir kolaylık vardır hakikati ile Rabbim hem cevşeni hem de Risale-i Nur’u istediğimiz manada anlatmayı nasip etti ve hediyelerimizi takdim ettik. 

Sonrasında Medine’ye varmak üzere yola revan olduk. Kuveyt’ten Suudi Arabistan sınırına Rabbimizin bir ikramı olarak çok rahat bir şekilde geçtik.

Uhuvvet Risalesi hediye ettik

Sınırda aracı ile bize yardımcı olan Suudlu Câsim kardeşe Uhuvvet Risalesi hediyemiz ve sonrasında telefonlarımızı almamız sonucu güzel bir kardeşlik oluştu. Satırların imkânı ölçüsünde diğer detayları yazamadığımızdan dolayı genel olarak şahs-ı manevînin duası her yerde imdadımıza yetişti.

Olmaz diyeceğimiz şeyler oldu. Ertesi gün Câsim kardeş “Siz Türkiye’den buraya kadar umre için gelirsiniz de biz Umre yapmaz mıyız?” diyerek, Medine’ye vardığımızın akşamında o da 2 arkadaşı ile Mekke’den bize umre videosunu gönderdi. Vesile olduğumuz için dua etti.

—Devam Edecek—

Okunma Sayısı: 362
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı