"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kâbe’yi seyretmek en güzel lezzet

Sertaç LÜSER
03 Mayıs 2025, Cumartesi
Medine’den ayrılırken Efendimizi (asm) selamlayarak şu hadisini hatırlayıp şefaat talep ettik: “Ümmetimden kim Medine’nin sıcağına ve sıkıntılarına sabrederse, kıyamet gününde onun için şefaatçi ve şahit olurum.”

DİZİ-3: Keşif - Kuveyt-Medine-Mekke Yolculuğunda Hizmet
Sertaç Lüser

Risalelerin nasiplisi

Başka bir gün yine mescidde gezerken içimden "Ya Rabbi, bu Risaleleri nasiplisine vermeyi nasip et" diye dua ediyorduk. Sonra zahiren bakınca mizacı sert fakat etrafında olan iki çocukla şakalaşan bir Suud’lu ağabeyimize odaklandım. Şefkat ehlidir diye yanına oturdum. Konuşmaya çalıştığım Arapça ile kalıp cümlelerimizi söyleyip Risaleyi hediye ettim. Tam kalkacakken kolumdan tuttu ve yanına oturttu. İçimden “Eyvah Sertaç şimdi korktuğun oldu, Risale hakkında soru soracak" dedim. Düşündüğüm çıkmıştı, müdakkik bir Suudlu’ya tevafuk etmiştim. Kitabı aldı çocukları gönderdi ve yavaş yavaş sayfaları çevirmeye başladı. Ben de hemen “Google translate” hazırladım. Onun çevirdiği sayfaları kendi elimdeki kitaptan takip edip soracağı soruyu bekliyordum. 

Neden Bediüzzaman?

İlk soru hemen geldi: Neden Bediüzzaman? Yani "Bediüzzaman ünvanını kim vermişti?" Sonra Üstadın resmini gösterip "Said Nursî bu mu?" dedi ve uzunca resmine baktı.Tek tek sayfaları okuyor ve inceliyordu. Şeyhülislâm Musa Kazım Efendinin ismini göstererek "Kimin şeyhülislâmı?" dedi. İçimden inşaallah Risaleyi kabul eder diye dua ediyordum. Sonrasında cay-ı dikkat bir hadise olan Hz. Ali’nin kafiri kesmemesi satırlarında uzunca durdu ve sonrası Hasenan aşiretinin yaptığı adaveti unutup, omuz omuza verme kısmına gelince sesli bir şekilde "maşaallah" dedi. O anda öyle bir rahatladım ki anlatamam. Çünkü sorduğu sorulara az buçuk Arapçam ile cevap vermeye çalışmıştım. Hata yapmak istemiyordum. 

Bu takdir kelimesi çok güzel olmuştu. Sonrasında yine yavaşça okumaya devam etti ve Risaleyi cebine koydu. Bir tane de arkadaşına vermek için aldı. Ertesi gün Mekke’ye hicret güzergahı üzerinden gidip Umremizi yaptık.

Kâbe'ye rahmet yağıyor

Kâbe’yi gördüğümüz o ilk anda rahmet yağdırılması, altın oluktan suların akması, 4-5 yaşında çocukların minik ayakları ile tavafları ve ayağımıza yapışan kuru yaprağın kendini 3 şavt tur attırması kalabalığın sıkıntılarını hafifletti. Bir sonraki günde Bedir Şehitliği üzerinden Efendimizin (asm) yanına tekrar geldik. Yine hizmet için sabah ziyaretimizi yapıp izinlerimizi istedik. O gün iftara az bir süre kala o kalabalık içinde gezmek istedim ve aralarda dolaşmaya başladım. Yaklaşık 25 yaş civarında çok temiz giyimli ve Yusuf yüzlü dinamik bir genç, babası ile beraber birini bekler gibi oturuyorlardı. İftar saati ve kalabalıkla beraber orta kısımda yürüdüğüm için onların olduğu tarafa geçemedim. Yürüme kısmındaki sütunların etrafında bir tur atıp tekrar o kısma geldiğimde yerinde göremedim gitmişlerdi. İçimden "Ya Rabbi nasipse Risale-i Nur’u ulaştırmayı nasip et" dedim. Tekrar bir tur atmak için köşeyi dönünce karşı karşıya geldik. Ben kalabalıkta hemen elimdeki Risaleyi uzatıp hediye olarak takdim edince o kitabı kendisinin düşürmediğini ifade edip teşekkür etti. O anda yanımızdan geçen bir Mü'min konuşmaya şahit olunca hediye olduğunu daha net ifade edip yardımcı oldu ve Risaleyi verdim. İftar saati yüzündeki tebessüm ve teşekkür edişi ayrı bir mutluluktu.

En güzel lezzet Kâbe'yi seyretmek

İftar menümüz her akşam Ensar tarafından karşılanıyordu. 100 yılı aşkındır her sene iftar vermenin atadan gelen bir miras olduğunu ve dünyayı verseler Ramazan’da bu hizmeti bırakmayacaklarını aktarıyorlardı. Çoluk çocuk, kardeş ve yeğen hepsi hizmet ediyordu. Yoğurdun içine katılan dukka, hurma ve çerezler çok lezzetli oluyordu. Zemzem bidonlarının hemen yanında oturmamız bol bol içmemize imkan sağladı ama en güzel lezzet Mescid-i Nebevî’nin Yeşil Kubbesini ve Kâbe’yi uzun uzun seyretmekti hem de güneşin değdiği her açıdan ve her saatte.

"Kim Medine'nin sıcağına sabrederse..."

Kuveyt’te ve Medine'de bulunan dershaneleri ziyaret edip ders okuma, sohbet etme imkânımız oldu. Özellikle Said Ağabeyin Osmanlıca ve Arapça okuduğu dersler dimağlarımızda ayrı bir lezzet bıraktı. Medine’den ayrılırken Efendimizi (asm) selamlayarak şu hadisini hatırlayıp şefaat talep ettik: “Ümmetimden kim Medine’nin sıcağına ve sıkıntılarına sabrederse, kıyamet gününde onun için şefaatçi ve şahit olurum” demişti Server-i Kâinat. 

Türk dizilerinin tahribatı

Dönüş yolunda tuttuğumuz taksici kardeş 21 yaşlarında hızlı bir gençti. Türkiye’yi dizilerden tanıdığını anlamamız çok geç olmadı. Maalesef dizilerin tahribatı buralara kadar gelmiş ve bizi az da olsa ırkçı ve adaletsiz olarak nitelemişti. Çünkü dizilerdeki menfî sahneler virüs gibiydi. Ses tonumu az da olsa yükselterek ve Said Ağabeyi de aracı yaparak söylediğini kabul etmemizin mümkün olmadığını, kendimizi tanıtmak için diziye ihtiyacımızın olmadığını, Müslüman kardeş olduğumuzu ve buralara gelme sebebimizin tanışmak olduğunu söyledik. 

Bizi dizilerden değil, Uhuvvet Risalesi ile tanıyın

Uhuvvet Risalesini takdim ederek, bizi dizilerden değil bu kitaptan tanımasını rica ettik. Körpecik zihinlerin küresel çapta servis edilen diziler ile zehirlenmesi bizleri çok üzdü. Dua ederek ayrıldığımız yolculuk sonrası artık dönüş için uçağımıza binmiştik. Fakat bu Efendimiz’e (asm) bir veda değil bir başlangıçtı. 

15 gün bir çırpıda geçti

Artık onun nefes aldığı ve yaşadığı yerlere dokunmuş ve hissetmiştik. Sırtımızdaki yük artık daha farklı olmuştu. Hayatımızda yaşadığımız en lezzetli 15 gün bir çırpıda geçmişti. Fakat lezzeti hâlâ devam ediyordu. Rabbim bu mübarek topraklara gitmek isteyenleri bir an önce oralara ulaştırsın. Tüm Risale-i Nur talebelerine, bizlere ve Üstadımıza ayrıca İttihad-ı İslâm için dua etmeyi nasip etsin.

Selam ve Dua İle… 

—SON—

Okunma Sayısı: 473
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı