1979-1986 seneleri arasında, Fenerbahçe forması altında, 134 gol atan Yula, 1986’da, Almanya’nın, Blau Weiss 90 Berlin takımına geçti. Berlin’de bir sezon geçiren Yula, daha sonra Türkiye’ye dönerek, Sarıyer forması giydi.. 
Galatasaray’da, 1 yıl futbol oynadıktan sonra Yula futbolu bıraktı. 21 kez oynadığı Milli Takım’da, 3 kez kaptanlık yaptı.  Selçuk Yula, futbolculuk hayatını noktaladıktan sonra çeşitli gazetelerde ve televizyon kanallarında, futbol yorumculuğu yaptı..
Türk futbolu 80’li yıllarda Avrupa’da başarıdan çok uzaktı. Türk takımları Avrupa’ya gittiğinde fazla bir beklentimiz olmazdı. Bırakın tur geçmeyi maç kazanmak bile büyük başarı sayılıyordu o yıllarda..
İşte o maçlarından birinde Fenerbahçe, Fransız ekibi Bordeaux’u deplasmanda 3-2 yenerek adını kulüp tarihine altın harflerle yazdırmıştı. Fransa’daki maça fırtına gibi başlayan sarı-lacivertliler, Selçuk, Şenol Çorlu ve Hüseyin Çakıroğlu’nun golleriyle maçtan 3-2 galip ayrılarak adını ikinci tura yazdırmıştı.
Hüseyin Çakıroğlu’ndan da biraz bahsetmek gerek. Çok yetenekli bir futbolcuydu. 1984 yılında Fenerbahçe’ye geldi 1986 yılına kadar oynadı. İki yıl oynamasına rağmen çok önemli katkısı vardı takıma. Hastalanması ve sonra genç yaşta vefat etmesi spor camiasını üzdü. Yaşasaydı Rıdvan gibi, Selçuk gibi bir efsaneydi..
Selçuk Yula’nın sadece Bordeaux maçını hatırlamak ona haksızlık olur. Attığı penaltılar, çalımlar, düzgün son vuruşları gerçekten çok güzeldi..
Hafızamda Galatasaray’a attığı bir penaltı var. Kalede Simoviç vardı topa o kadar yavaş vurdu ki sanki içeri girmeyecek gibi gelmişti. Futbol oynarken takımın penaltıcısı o idi ve sadece bir penaltı kaçırdı diye hatırlıyorum..
Milli maçta attığı gol sayısının az olmasının nedeni ise o yıllarda dokuz bir taktiği ile oynardık neredeyse. Herkes defansta olurdu. Bir kişi ilerde. O ilerdeki kişide yalnız adamı oynardı. Bir de şimdiki kadar çok milli maç yapılmazdı.
Fenerbahçe camiasının Serkan Acar’dan sonra Selçuk Yula’yı da kaybetmesi futbol dünyası için üzücü bir tablo. Allah Rahmet etsin..