Hüseyin Bey: “Sık olarak, kaçıncı rekâtta olduğunu unutan ve bunu vesvese yapan kişi ne yapmalıdır? Sizce bu konuda kesin çözüm nedir? Yanılmamak için ne yapılabilir?”
İster ibadet içinde, ister ibadet dışında olsun, hata kulun süsüdür. Hataları affetmek de Rabbimiz’in şanından ve sıfatlarındandır.
Şeytan kendisi af yoluna başvurmadığı için, bizim de hatalardan sonra affedici bir Rabbimiz olduğunu hatırlamamızı istemez. Bizim namazımızın fesada gittiğini ve bozulduğunu telkin eder. Böylece vesveselerimizi artırır ve namazdaki huzurumuzu bozar. Biz namazda; “Aman, hata yapmayayım”, “Eyvah! Namazım fesada gidecek!” dedikçe şeytana dayanılmaz bir fırsat vermiş oluruz. Vesvesemiz artar. Şüphe ve tereddüt çıkmazına düşeriz. Bu da ibadet hayatımıza zarar verir. Bizi ibadetten soğutur.
Keza, hatayı ve kusuru biz kul olduğumuz için yaparız. Allah’ın Ğafûr, Rahim, Ğaffâr, Afüv , Tevvab isimleri esasen bizim hata yapmamızı gerekli kılarlar.1 Hatasız ve kusursuz olsak Allah’ın bu güzel isimlerini bilemeyeceğiz, tanıyamayacağız, kavrayamayacağız.
HATA, EHL-İ MARİFETİ ALLAH’A DAHA ÇOK YAKLAŞTIRIR
Biz şanslıyız. Adım başı hata yapıyoruz. Bu bir cihetten iyi.
Çünkü adım başı Allah’ın affedici ve bağışlayıcı olduğunu hatırlıyoruz, yaşıyoruz, kavrıyoruz, tanıyoruz!2 Allah’ı tanımaktan büyük nimet ve ihsan bulunabilir mi?
Her hatada Allah’ı hatırlamak, her kusurda Allah’ı anmak, Allah’a dönmek ve Allah’a sığınmak ne büyük bir nimettir!3
KUL HATA YAPINCA ALLAH’I HATIRLAR
Âdem Aleyhisselâm ile muhterem eşi hata yaptılar, fakat hiç vakit kaybetmeden, Allah’a sığındılar, tövbe ettiler. Allah da onların tövbelerini kabul etti.2
Yunus Aleyhisselâm bir hata eseri, öfkelenerek kavmini terk etti. Ardından kendisini balığın karnında buldu. Hata ettiğini anladı ve Allah’a sığınmaya, tövbe etmeye başladı. Allah da duasını kabul buyurdu ve onu içinde bulunduğu sıkıntıdan kurtardı.3
Bütün bunları hatayı teşvik etmek için zikrediyor değilim! Hatalara karşı telaşa kapılmamızın gerek olmadığını vurgulamak, telaşın vesveseyi artırmaktan başka işe yaramadığını hatırlatmak istiyorum. Ve hata yaptığımızda kendimizi hırpalamamak için yazıyorum.
Çünkü vesvesenin zarar verici ısırmalarından uzak kalmamız gerekiyor. Hata yapınca her şeyin bittiğini düşünmememiz gerekiyor. Bilhassa kasıt taşımayan ibadet hatalarının, bizi riyadan uzaklaştırmak ve Allah’a sığındırmak gibi görevleri bulunduğunu hatırlayıp, üzülmek ve korkmak yerine, sevinç ve şükür içinde biraz dikkat etmemizin yeterli olduğunu kavramamız gerekiyor.
NAMAZDA HATANIN TELAFİSİ
Her hatanın bir telâfisi vardır.
Namaz esnasında kaç rekât kıldığımızı unuttuğumuzda; namaza ara vermeden düşünürüz, galip kanaatimize göre hareket ederiz.
Galip kanaatimiz belirmemişse, azında bulunduğumuzu kabul ederiz. Buna göre namazımızı tamamlar, sonunda da sehiv secdesi yaparız.
Meselâ dört rekâtlı bir namazda üçüncü rekâtta mı, dördüncü rekâtta mı olduğumuzu unutmuşsak, galip kanaatimiz de yoksa azında bulunduğumuzu, yani üçüncü rekâtta olduğumuzu kabul ederiz. Bu kabul üzerine namazı tamamlarız. Sonunda sehiv secdesi yaparız.
Mesela üçüncü rekate kalktığımızda, birinci oturuşu yapmadığımızı hatırlarsak, namazımıza devam ediyoruz. Sonunda sehiv secdesi ile Allah’ın af ve merhametine sığınırız.
Dipnotlar:
1- Lem’alar, s. 78, 2 -Bakara Sûresi: 37, 3- Enbiyâ Sûresi: 88