Fikret Bey: “Nâs Suresinde geçen Rab, Melik ve İlâh isimleri ile “Nâs” arasında nasıl bir öncelikli bağlantı vardır?”
Rab, Melik ve İlâh İsimleri
Nâs suresi Kur’ân’ın en son suresidir. Mekke’de İhlas suresinden önce indiği rivayet edilir.
Nâs, çoğul bir kelimedir. “İnsanlar” demektir. Bu sure insanoğlunun vesvese veren, sinsi ve tuzak olan şerir şeylerden, kötülüklerden Allah’a nasıl sığınması gerektiğinden bahseder.
İlk üç ayet şöyledir: 1. De ki: “Sığınırım insanların Rabbine”; 2. “İnsanların mutlak Hükümdârı’na”; 3. “İnsanların ilâhına”.
Rab sıfatı, bizi biz yapan, bizi başkalarından ayıran, bizi her halimizle terbiye eden, bize terbiye yolları öğreten Halıkımız’ın sıfatıdır.
Ardından “Meliki’n-Nâs”e sığınılır. Yani insanların kralına, hükümdarına, işlerini idare edene, hüküm koyucusu olan Allah’a.
Allah’ın öncelikle “Melik” sıfatını nazara vermesi, insanlık için çok önemlidir. Çünkü insanın kendi işlerini evirip çeviren, kanunlar koyan, idare eden ve emirler veren kimseye karşı zaafları vardır. Bu zaaf ibadete dönüşmelidir.
“İlâh”, bu surede geçen en son sıfattır. İnsan “İlâh” derecesinde bir Melik’e ve Krala sahiptir. Bu Melik insanın İlâhıdır, Ma’budu’dur, Yaratan’ıdır, tabir caizse sevgilisidir. İnsanı çok sever, insan da onu çok sever. İnsana her istediğini verir, insan da ona teşekkür eder. İnsanı ahirette de lütuflara boğacağını bildirmiştir. Burada insandan ibadet istemiştir. İnsan da bu ibadeti seve seve yapar. Af isteyince insanı affeder ve bağışlar.
Şeytanın İğvası
Diğer ayetlere bakalım: “Şeytanların sinsice ve açıkça vesvese vermelerinden. Öyle ki onlardan olan cinler ve insanlar insanların kalbine vesvese verirler.”1
Sûrede şeytan iki mühim vasfı ile zikredilir. Bunlar “vesvâs” ve “hannâs”tır. Vesvas: çok vesvese veren, bütün işi vesvese vermek olan, hatta vesvesenin kendisi olan şeytandır. Hannas da sinsice yaklaşan, sinerek vesvese veren, kötülüğe sürüklemek için insanı sinsice kandıran şeytandır. İnsan Rabbini zikredince, Allah’a sığınınca, şeytan geri çekilir; Rabbinden gaflete düştüğü anda ileri sokulur ve insanı aldadır.
Cinler de, insanlar da insana vesvese vermektedir. Kur’ân buyurur ki: “İşte biz her peygamberin karşısında insan ve cin şeytanlarından oluşan bir düşman şebeke var etmişizdir. Bunlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldayıp dururlar”2
Şeytanın İşleri
Şeytan önce imanı zedelemeye, kalpten gidermeye, insanı şüpheye düşürmeye çalışır. Burada başarılı olmazsa günahları sevdirmeye uğraşır. Bu olmazsa ibadet ve itaatten insanın elini çektirmeye uğraşır. Olmadı; yaptığı ibadetlerine riya ve gösteriş sokmaya uğraşır. Bu da olmadığında kalbine kendini beğenme, amellerini yeterli görme ve riya arzusu sokar. Bu da olmazsa insanın kalbine fitne, fesat, kin, öfke ve haset gibi kötü hasletleri hoş gösterir.
Bediüzzaman der ki:
“Şeytan, evvelâ şüpheyi kalbe atar. Eğer kalb kabul etmezse, şüpheden şetm’e döner. Hayale karşı şetme benzer bâzı pis hâtıraları ve münâfi-i edeb çirkin halleri tasvir eder. Kalbe "Eyvah!" dedirtir; ye’se düşürtür.”3
Nitekim Resulullah Efendimiz (asm), “Şeytan, insanın vücudunda kanın dolaştığı gibi dolaşır. Onun sizin kalbinize bir kötülük, bir şüphe atmasından endişe ederim.” buyurdu.”4
Bu sebeple Peygamberimiz (asm) yatağına vardığı zaman iki elini birleştirir, İhlas, Felak ve Nâs sûrelerini okur ve onlara üflerdi. Sonra o iki eliyle, başından ve yüzünden başlayarak bedeninin ön tarafa gelen kısmını meshederdi. Bunu üç kez tekrarlardı.”5
Şeytanın iğvası çoktur. Ondan ancak Allah’a sığınarak necat bulabiliriz.
Dipnotlar:
1- Nâs Suresi. 1-6
2- En‘âm Suresi: 112
3- Sözler, s 248
4- Buhârî, Îtikâf 11; Müslim, Selâm 23-25
5- Buhârî, Fezâilü’l-Kur’ân 14; Tirmizî, Dua 21