"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Velâyette zirve makamlar

Süleyman KÖSMENE
24 Eylül 2018, Pazartesi
Karadeniz Ereğli’den Ramazan Çalışan: “Peygamber Efendimiz’in (asm) Mi’raca velâyetiyle gitmesi, risaletiyle dönmesi ne demektir?”

Velayet Nedir?

Risalet Hak’tan halka elçiliktir. Velâyet ise dost olmak, Allah dostu olmak, yardım etmek, sadakat göstermek, sahiplenmek gibi manalara gelir.

İsim hali olan “Veli” esma-i hüsnadandır. Allah’ın, iman edenlerin ve kullarının dostu olduğunu ifade eder. “Allah, iman edenlerin dostudur.”1 “Bilesiniz ki, Allah’ın dostlarına hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de.”2 “Allah, sizin düşmanlarınızı çok daha iyi bilir. Allah, dost olarak yeter.”3 gibi âyetlerde Allah’ın iman eden kullarının dostu, sahibi, vekili, yardımcısı, mevlâsı manalarında Veli’sidir. Mevlâ da aynı kökten bir esmadır. Efendi ve sahip manasındadır.

Allah takva sahiplerinin dostu olduğu gibi, takva sahipleri de Allah’ın dostudurlar. Allah’ın kulunu dost edinmesi, bütün işlerinde ona inayet buyurması; kulun Allah’ı dost edinmesi, yalnız O’na kulluk etmesi ve yalnız O’na boyun eğmesidir. Manevî mertebesi yüksek takva sahiplerine Allah dostu manasında “veli” denmiştir. Velilere keramet sahibi olmalarından hareketle ermiş de demişlerdir.

Ehl-i Tasavvuf Velayeti Dörde Ayırır:

1- Velâyet-i Uzma: Hazret-i Muhammed’in (asm) velâyeti.

2- Velâyet-i Kübra: Diğer peygamberlerin, Sahabe-i Kiramın ve veraset-i nübüvvet sırrına sahip zatların velâyeti. (Risale-i Nur’un şahs-ı manevîsi bu sırra sahiptir.)

3- Velâyet-i Vusta: Yüksek mertebeli evliyanın velâyeti.

4- Velâyet-i Suğra: Diğer mü’minlerin velâyeti.

Peygamberler iki kanatlıdırlar: Hem velidirler, hem nebidirler. Allah’ın hem kuludurlar, hem elçisidirler. Hatta veli oluşları, nebi oluşlarından öncedir. Üstad Hazretleri’nin ifadesiyle, Peygamber Efendimiz’in (asm) velâyeti, risaletine mebde’dir.4

Esasen biz bu meseleye şehadet de ediyoruz: Abduhu ve resuluhu. “Şehadet ederim ki, Muhammed (asm) Allah’ın kulu ve elçisidir.” cümlesinde Hazret-i Muhammed’in (asm) kulluk yönü velâyetine, elçilik yönü de risaletine işarettir.

Peygamberimizin (asm) Velâyet Yönü

O’nun (asm), fevkalâde imanı, fevkalâde kulluğu, ahiretin açılmasına sebebiyet veren fevkalâde ubudiyeti, fevkalâde duâsı, fevkalâde takvası, fevkalâde ciddiyeti, fevkalâde metaneti, fevkalâde ismeti, Allah’a fevkalâde kurbiyeti, ahlâk-ı hamidesi, ihlâs-ı tâmmı, hüsn-ü sireti, hazinane, müştakane, mahbubane, tazarrukârâne niyazı velâyet kuvvetinin yüksekliğini gösterir.

“Ben günde yetmiş defa tövbe ederim.” buyurduğu gibi tövbede, namazda, ibadette, duâda ümmetinin ilki olmakla beraber en mükemmel olması, sınırsız bir mertebe-i muallâda yükselmesi, “es-sebebü ke’l-fail” sırrıyla şimdi de hâlâ yükselmeye devam etmesi, velâyet kudretinin yüksekliğini ve erişilmezliğini gösterir.

Peygamberimizin (asm) Risalet Yönü

O’nun (asm) Hak’tan aldığı emirleri eksiksiz tebliği, mazhar olduğu vahyi ümmetine noksansız ulaştırması, ümmetine kâmil şekilde numune-i imtisal olması, itaatte ümmetine hüsn-ü misal olması, ümmeti lehine netice alıncaya kadar duâdan başını kaldırmayışı, kendisiyle dinin tamam olması, önceki peygamberlerin getirdiklerini tasdik edici olması, eksiklerini tamamlayıcı olması, kitabının mu’cize olması ve kitab-ı kebir-i kâinatın tercüme-i ezeliyesi olması, dininin ve sünnetinin mükemmel olması, dâvetinin umumî olması, kendi zat-ı nuranisinin şu kâinatın âyet-i kübrası olması risalet kuvvetinin yüksekliğini ve ulaşılmazlığını gösterir.

İçi Velayet, Dışı Risalettir

Dolayısıyla Üstad Hazretleri’nin tesbitiyle Mi’rac-ı azam, Hazret-i Muhammed’e (asm) mahsus yüksek bir tecellidir. Hazret-i Muhammed’in (asm) velâyet-i uzmasının en büyük kerametlerindendir. O’nun (asm) velâyet mertebesinin en yüksek olduğunun tescili mahiyetindedir. Öyle bir yükseklik ki, O’nun (asm) velâyeti O’nu (asm) risalete taşımıştır.

Mi’racın özü, esası, mayesi, içi velâyettir. Hazret-i Muhammed (asm) bizim aramızdan çıkıp, yükselip, Cenâb-ı Allah’a (cc) ulaşmıştır. Cenâb-ı Allah’a ümmetinin selâmını ve bütün hayat sahiplerinin tahiyyatını götürmüştür.

Mi’racın dış yüzü ise, yani bir İlâhî plânın gereği, Hazret-i Muhammed’in (asm) Cenâb-ı Allah’a ulaşıp O’ndan emirler alıp ümmeti arasına dönmesi ise risalettir. Hak’tan halka muhteşem bir dönüştür. Risalet en büyük nur olan akrebiyet-i İlâhiyenin inkişafı sırrına bakar ki, böyle binler sene sürecek bir ulvî yolculuk ve yükseliş, bir anlık zaman dilimine sığmıştır.5

Dipnotlar:

1- Bakara Sûresi: 257; Al-i İmran, 68. 2- Yunus Sûresi: 62. 3- Nisa Sûresi: 45. 4- Sözler, s. 635. 5- Sözler, Mi’raç Risalesi, s. 635.

Okunma Sayısı: 2438
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ramazan ÇALIŞAN

    24.9.2018 16:01:08

    Süleyman hocam,Bediüzzaman hazretlerinin bu sırr-ı azimin dört esası var.Miracın sırr-ı lüzümu,hakikatı,hikmeti, semarat ve faidesi nedir? ana başlıkları altında topladığı mirac bahsini sizin yazınızdaki bilgiler ışığında tekrar tekrar okudum.Bana etraflıca düşünme ve daha iyi anlama fırsatı verdiğiniz size teşekkür ediyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı