"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Âyet ve hadislerle Yemen

Suna DURMAZ
02 Kasım 2011, Çarşamba
İnsanoğlunun soy, kültür ve toplum yapısını inceleyen Antropoloji uzmanlarına göre, Hz. Nuh’un oğlu Sam’ın soyundan olan Arapların anavatanı Yemendir. Dil kökü olarak Arapçada “Ya-Mim-Nun” harflerinden oluşan “Yemen” ismi “Bolluk ve Bereket” (Yumn ve Bereke) mânâsına gelir. Bir rivayete göre ise, yön olarak Kâbe-i Şerif’in sağ tarafına düştüğü için Arap Yarımadasının güneyine “Yemen” denilmiştir.
Ayrıca; eski Arap medeniyetleri zamanında  inşâ edilen Me’rab, Sebe ve el -Aram sedleri sebebiyle ülkede yaşanan izdiharın Yemen’e “Bilâd el-Arab es-Saîd”  (Mutlu Araplar Ülkesi) sıfatını kazandırdığı da söylenmektedir.                                                                                                               
Sahip olduğu geniş topraklarla yüz ölçüm bakımından dünyanın 50. büyük ülkesi olan Yemen (555 bin kilometrekare) Arap Yarımadasının güneyinde kuruludur. Kuzeyde Suudi Arabistan, doğuda Umman, batıda Kızıl Deniz, güneyde ise Arap Denizi ile çevrili olup, yaklaşık 25 milyon  nüfusu vardır. Ülke nüfusunun % 45 i  Şiî (Zeydi) % 55 ise Sünnî (Şâfi) dir.                                                                                                 
Toplum yapısı kabilelerden oluşan Yemen’de, tarih boyunca bir çok kabile devlet olarak hüküm sürmüştür. Bunlardan  Mâin, Hadramût, Sebe, Himyâr, Kinde, Katabân ve Evsan krallıkları en önemlileridir.                                                                          
Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm Medine’de İslâm devletini kurduğunda (622),Yemen İranlıların idaresi altındaydı. Bâzân adındaki İran valisi İslâmla müşerref olunca, Müslümanların Yemen’e giriş çıkışları ve halkı İslâm dinine dâvet etmeleri kolaylaştı. Neticede, fıtrat olarak yumuşak huylu olan Yemenliler ( 630) bölük bölük İslâm dinine girdiler.                                                                                                 
Müslüman olan İranlı Bâzân, ölünceye kadar İslâm devletinin bir valisi olarak Yemen’i idare etti. Bâzân ölünce, Peygamber Efendimiz (asm) Yemen’i  5 coğrafi bölgeye bölüp herbir bölgeye Sahâbe-i Kiramdan bir vali atadı. İşte o valiler ve görev yerleri:
1. Hz.Halid bin Saîd, San’a valisi.
2. Hz. el-Muhâcir bin Ebi Ümeyye, Kinde valisi.
3. Hz. Ziyad bin Lübeyd, Hadramut valisi.
4. Hz. Muaz bin Cebel, el- Cünd valisi.
5. Hz. Eba Musa el-Eşari, Zübeyd valisi.
Liderlerin ön plana çıktığı ve aşiret karakterinin ağır bastığı Yemen’de, halkın İslam’a kazandırılmasına büyük önem veren Peygamber Efendimiz (asm), Yemen’e görevlendirdiği Sahâbelerden, İslâm dininde çok önemli bir yere sahip olan “sadaka” mefhumunu halk arasında yaymalarını ve bu yolla aşiret veya kabile asabiyetini ortadan kaldırmalarını istemiştir. Peygamber Efendimiz (asm) Veda Haccından bir müddet önce de Hz. Ali ve Hz. Halid bin Velid’i Yemen’e göndermiştir. Bu da, Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm’ın Yemen’in siyasî ve toplumsal istikrarına verdiği öneme işaret etmektedir. 1
*** 
Kur’ân-ı Kerim Neml Sûresi 22-44. âyetlerinde, M. Ö. 8-10 yy arasında Yemen’de hüküm sürdüğü varsayılan Sebe Melikesi Belkıs ve kraliyetinden bahseder. Konuyla ilgili âyetlerin tamamını burada zikretme imkânım olmadığından, sadece bir kaç âyeti aktarmak istiyorum:
“Çok geçmeden Hüdhüd gelip Süleyman’a: “Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sana Sebe’den doğru bir haber getirdim. Ora halkına hükmeden, herşeyden kendisine bolca verilen ve büyük bir tahta sahip olan bir kadın buldum; onun ve milletinin Allah’ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Göklerde ve yerde gizli olanları ortaya koyan, gizlediğiniz ve açıkladığınız şeyleri bilen Allah’a secde etmemeleri için şeytan, kendilerine, yaptıklarını güzel göstermiş, onları doğru yoldan alıkoymuştur. Bunun için, doğru yolu bulamazlar. O çok büyük arşın sahibi olan Allah’tan başka tanrı yoktur” dedi. Neml Sûresi 22-26 ayetler.
(Hz. Süleyman’ın mektubunu alan Sebe melikesi) : “Ey ileri gelenler! Bana,
“Bismillahirrahmanirrahim” diye başlayan ve ‘sakın bana karşı baş kaldırmayın ve teslim olarak gelin’ diyen Süleyman’dan gönderilen önemli bir mektup bırakıldı” dedi”. 29-31 âyetler.
Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm’ın duâsına ve övgüsüne mazhar olan Yemen hakkında çokça Hadis-i Şerif mevcuttur. Bir kaç örnek sıralayalım:                   
Buhari’de geçen bir hadiste, Efendimiz “Allah’ım Şam’ımızı (Şam) mübarek kıl. Yemen’imizi mübarek kıl” diyor. Müslim’de geçen bir başka hadiste ise, Peygamber Efendimiz (asm): “Size Yemenliler geldiler. Onlar ince ruhlu ve yufka yürekli insanlardır. İman Yemenlidir; hikmet de Yemenlidir. Küfrün başı şark cihetindedir” diye buyurmuştur.
Haris İbn Amr İbn Ahi’l-Muğire İbn Şu’be’nin Hz. Muaz’dan (ra)’dan naklen anlattığına göre, “Resulullah Alyehissalâtü Vesselâm Hz. Muaz’ı Yemen’e gönderdiği zaman kendisine sorar:                                                                                                                   
 “Sana bir dâvâ geldiği vakit nasıl hükmedeceksin?”                                                               
Hz. Muaz “Allah’ın kitabıyla hükmedeceğim” der. Efendimiz “Meseleyi Kitabullah’ta bulamazsan?” diye sorar. Hz. Muaz “Resulullah’ın sünnetiyle hükmedeceğim!”                                                                         
Peygamber Efendimiz (asm): “Ne Kitabullah’ta ve ne de Resulullah’ın sünnetinde bulamazsan?”                                                                                                                     
Hz. Muaz “Kendi re’yimle ictihâd edeceğim, (hüküm vermekten) geri durmayacağım.”                                                                                                             
Ve Hz. Muaz der ki: “Bu cevabım üzerine Resulullah (asm) (memnun kaldı), göğsüme eliyle vurup: “Allah’ın elçisinin elçisini, Allah’ın elçisini memnun edecek usulde muvaffak kılan Allah’a hamdolsun!” buyurdular.
Haftaya Yemen konusuna devam edeceğiz inşaallah.
Kaynak:
1- “Min Târihi el-Yemen” sh: 13-15  Dr. Abdurrahman Beşîr Ayn liddrasat venneşr 2009 Mısır.  
Okunma Sayısı: 15526
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı