"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nizar Kabbâni ve Kudüs

Suna DURMAZ
23 Ocak 2013, Çarşamba
Şamlı zengin bir tüccarın oğlu olarak 1923 yılında Şam’da dünyaya gelen Nizar Kabbâni, sanat ve hürriyet aşkı taşıyan bir ailede yetişmiş. Şiiri çok seven babası, Fransız ihtilâline karşı düzenlenen ayaklanmaları maddî ve mânevî olarak desteklemiştir. Amcası Ebu Halil Kabbâni Arap Tiyatrosunun kurucularından sayılmaktadır.

Nizar Kabbâni, eyvanında şadırvan ve şadırvanın etrafında da çiçek saksıları olan bir evde büyümüş. Şadırvandan akan su sesi ve etrafa yayılan çiçek kokuları Kabbâni’nin ruhundaki sanat kabiliyetinin ortaya çıkmasına zemin hazırlamış. Çocukluk yıllarında resim ve müzikle hemhal olan Kabbâni, ilk şiirini 16 yaşında iken yazmış. Okul arkadaşlarıyla beraber katıldığı  Roma gezisinde, bir gün güverteden denizi seyre dalmış. Denizde yükselen dalgalar ve bu dalgalar arasında zıplayan yunusların güzel manzarası, Kabbâni’nin ağzından ilk şiir mısralarını döktürmüş..
1941 yılında Şam Hukuk Fakültesine kayıt olan Kabbâni, ilk divanı olan “Kaalet  lî Samra”yı ( Samra bana dedi ki) yazıp kendi imkânlarıyla neşretmiş ve bu şiir edebiyat çevrelerinde büyük yankı yapmış. 1944 yılında Hukuk Fakültesinden mezun olan Nizar Kabbâni, Kahire, Ankara, Pekin, Beyrut ve Madrid’de diplomat olarak görev yapmış. 1966 yılında Hariciyeden istifa edip Beyruta yerleşmiş. Beyrutta “Kabbâni Neşriaat” adında bir yayın evi kuran şair, kendini tamamen şiire adamış.
Nizar Kabbâni ilk dört divanını gazel tarzında yazmış ve bu tarz kendisini, “kadın ve aşk şâiri” olarak tanıtmış. Kabbâni, gazel tarzında şiir yazmasının ana sebebini ailede yaşanan acı bir olaya dayandırmaktadır. Zira sevgili kızkardeşinin aile zoruyla sevmediği bir adamla evlendirilmesine dayanamayıp intihar etmiştir.
Kabbâni aşk konulu şiirleri için “Arap aleminde aşk zincirlenmiştir ve mahbustur. Ben de onu kurtarmaya geldim” der.
Nizar Kabbâni, hem eşi Zehra Hanımın (amca kızı), hem de  22 yaşındaki oğlunun ard arda vefat etmeleriyle şiire 3 yıl ara vermiş. Ta ki, Irak asıllı Belkıs Hanımla karşılaşıncaya kadar. Güzel bir Arap kadını olan Belkıs Hanıma olan aşkını evlilikle taçlandırmak isteyen Kabbâni’nin evlilik teklifi, Belkıs Hanımın ailesi tarafından “kadın ve aşk şâiri” olduğu gerekçesiyle bir kaç defa reddedilmiş. Ancak Kabbâni’nin israrlı talepleri karşısında sonunda razı olmuşlar...
Kabbâni’nin “Babil kraliçelerinin en güzeli” diye vasfettiği sevgili eşi Belkıs Hanım 1982 yılında Beyrut’ta Irak sefaretine düzenlenen bir bombalı eylem neticesinde vefat etmiş. Eşinin ölümünden sonra Beyrut’ta yaşayamayan Nizar Kabbâni Londra’ya yerleşmiş ve ölünceye kadar da burada kalmış.
Hayatı boyunca 41 şiir divanına imza atan Nizar Kabbâni modern Arap şiirinin  pîri sayılmaktadır.
Hatta kendisine “Reîs Cumhuriyyeti Şiir el Arabi” (Arap Şiir Cumhuriyetinin Başkanı) lâkabı verilmiştir.
Nizar Kabbâni Arap toplumunu ilgilendiren mevzulara şiirle çare aramış. 1956 yılında yazmış olduğu ve toplumunun en büyük sıkıntısı olan tembellik hastalığını dile getiren “Hubz, Haşiş ve Kamer” (Ekmek, Ot ve Ay) adlı şiiri ile tepkileri üzerine çekmiş. Arap- İsrail harbinden (1967) Arapların korkunç bir mağlûbiyetle çıkmasını eleştiren “Min Defter en- Nekse” (Nekse Defterinden) adlı  şiiri ise uzun müddet  yasaklanmış.
Bu haftaki yazımıza Kabbâni’nin Kudüs şiiri ile son verelim.

Kudüs
Ağladım... Göz yaşım tükeninceye kadar
Yakardım... Mumlar sönünceye kadar
Diz büktüm önünde... Usanıncaya kadar
Sende Muhammed’i ve İsa’yı sordum
Ey Kudüs, ey peygamber fışkıran şehir
Ey yer ve gök arasındaki en kısa yol
Ey Kudüs, ey dinlerin minaresi
Ey parmakları yanmış güzel çocuk
Hüzün doludur gözlerin ey iffet şehri
Ey Rasûlün uğradığı gölgeli vâha
Caddelerdeki taşlar hüzünlüdür
Camilerdeki minareler mahzundur
Ey Kudüs, ey siyaha bürünmüş güzel
Kıyamet kilisesinde çanları kim çalıyor?
Noel’de çocuklara oyuncakları kim taşıyor?
Ey Kudüs, ey hüzün dolu olan şehir
Ey göz kapağında gezinen iri göz yaşı
Ey dinlerin incisi!
Kim durduracak sana düşmanlığı?
Duvar taşlarındaki kanları kim arıtacak?
İncili kim kurtaracak?
Kur’ân’ı kim kurtaracak?
Kim kurtaracak İsa’yı, İsa’yı öldürenlerden
İnsanı kim kurtaracak?
Ey Kudüs.. Ey şehr-i yârim
Ey Kudüs.. Ey sevgilim
Yarın… Yarın Limonlar çiçek açacak
Yeşil sümbüller ve zeytin sevinecek
Gözler gülecek!
Dönecek göçmen kuşlar tâhir çatılara
Ve çocuklar da oyunlarına
Kavuşacak evlâtlar babalarına
Ey memleketim, ey barış ve zeytin şehri

Tercüme: Suna Durmaz
Okunma Sayısı: 5330
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı