"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayat mı zor, memat mı?

Abdil YILDIRIM
28 Haziran 2025, Cumartesi 00:10
Bir kere tatmak için bu sofrayı sermezdi, Başka sayfa açmasa bu sayfayı dürmezdi, Vermek istemeseydi, istemeyi vermezdi, Ölüm, ölümsüzlüğe geçmek için verilmiş.

İnsan dünyaya geldiği zaman, sevinçle karşılanır, törenler yapılır, kucaklarda taşınır. Aileye yeni bir can daha eklenmiştir. Bu küçük ve sevimli varlık, büyüdükçe bir takım zorluklarla karşılaşır. Beslenmesi için hazır gıda olan anne sütü yerine, artık katı gıdaları da çiğneyip yutmak zorundadır.

Bir süre sonra okul hayatı başlar, yeni bir mükellefiyet yüklenmek zorunda kalır. Erkenden kalkmak, sabahın alaca karanlığında okul yolunu tutmak, ders çalışmak, kafa yormak  ve bazı kurallara uymak gibi bir takım mesuliyetlerle karşılaşır. Büluğ çağına gelir, dinî ve ahlâkî yükümlülükler karşısına çıkar. Namaz kılmak, oruç tutmak, Allah’ın emir ve yasaklarına uymak gibi. Gençlikle birlikte hayatın yükünü üzerine almaya başlar. Sonra aile reisliği, annelik veya babalık mesuliyeti, geçim derdi, bir takım hastalıklar ve musibetlerle imtihan edilmek gibi zorluklarla baş etmek zorunda kalır.

İnsanın hayatta hadsiz ihtiyaçları vardır. Sonsuz emelleri mevcuttur. Buna karşı çok âcizdir, çok zayıftır. Bu emellerine ve ihtiyaçlarına kavuşmak için devamlı surette bir gayret, bir çaba ve çalışma içinde olması gerekir.  

Hayat aynı zamanda bir imtihandır. İnsan bu imtihanda bazen çok çetin sorularla karşılaşır. Bu sorulara cevap veremediği ve büyük sıkıntılara düştüğü zamanlar olur. Hastalanır, acı çeker, bir musibete maruz kalır, kendisini çaresiz hisseder. Bazen de fakirlikle, kıtlıkla, savaşlarla imtihan edilir. Kısacası, hayatta büyük zorluklar vardır. 

Hayatın bu kadar ağır yüküne rağmen, insan yine de hayatı sever, yaşamayı ister. Hayatın karşısında bir de memat denilen ölüm hakikati vardır. Ama insan kolay kolay ölümü arzu etmez. Halbuki ölüm, hayatın ağır yüklerinden kurtulmak, istirahata çekilmektir. Bir paydostur. Her türlü vazifeden, her çeşit mesuliyetten kurtulmak, terhis olmaktır. Bizden önce vazifesini bitirip giden sevdiklerimize yeniden kavuşmaktır. 

Ölümü insana kötü ve korkunç gösteren, cehalettir. Yani nereye gittiğini, gittiği yerde ne ile karşılaşacağını bilmemek endişesidir. Ölümün zahirî karanlık yüzüne bakıp, kabrin arkasındaki nurlu ve lezzetli yüzünü görememesidir. Bu hakikatleri gösteren imanî bakıştan mahrum olmasıdır.  Ölümün hakikî yüzünü bilen büyük insanlar, bir an evvel ona kavuşmak için ölüm meleğini dört gözle beklemişler. 

Ölümün bu güzel yüzünü, Bediüzzaman Hazretleri harika bir tarzda bizlere gösteriyor, ölümle nereye gittiğimizi güzelce izah ediyor, âdeta müjde veriyor: 

“Ey insan! Bilir misin nereye gidiyorsun ve nereye sevk olunuyorsun? Otuz İkinci Sözün ahirinde denildiği gibi, dünyanın bin sene mes’udâne hayatı, bir saat hayatına mukabil gelmeyen Cennet hayatının; ve o Cennet hayatının dahi bin senesi, bir saat rü’yet-i cemaline mukabil gelmeyen bir Cemîl-i Zülcelâl’in daire-i rahmetine ve mertebe-i huzuruna gidiyorsun.” 1 Şimdi başlıktaki soruyu bir daha soralım: Hayat mı zor, memat mı?

Dipnot: 1- Mektubat, s. 270.

Okunma Sayısı: 331
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı