"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Muhasebe ufukları

Tahir Zübeyir Ceylan
19 Ocak 2019, Cumartesi
Muhâsebe etmeli insan; zamanı, insanı ve kâinatı... Muhâsebenin derinliklerine inmeli ki kevnî âyetlerin musâhabesine (sohbetine) erebilsin.

Enâniyetin silâhı “algı derinlemesidir”. Bilinç taklalarıyla; ubudiyeti külfetleştirir, nisyana giden yolu da zinetlendirir. Risâle-i Nur ise, bu derinleştirme mekanizmasına itidallik kazandırarak tefekkürî bir melekiyete kavuşturur. 

Üstad Hazretleri bu algı aktını kullanarak, gâye-i hayal çerçevesinde talebelerini şekillendirmiştir. Hâris el-Muhâsibi, “er-riâye” adlı tasavvuf kitabında nefsin akıl ve Kur’ânî deliller çerçevesinde ıslah edileceğini öne sürmüştür. Anlayacağınız; Muhâsibi’nin asırlar önce teoremini sunduğu tasavvufî metodunu, Üstad Hazretleri burhânî ilmikler hazinesi olan Nur Risaleleriyle, içtimâî zeminde bunu gerçekleştirmiştir. Hem de milyonların şahitliğinde... Üstad Hazretleri “Lâtif Nükteler” adlı eserinde “en hâlis zannettiğim kardeşlerimde sırr-ı ihlâsa münafi hareket vukua gelmişti” diyerek bizleri ihlâsâne uyanıklığa celbediyor. Hatta Üstad’ın son zamanlarında altını çizerek sürekli verdiği ders: aldanabilirsiniz (!) olmuştur. Onun için şuur ve dimağlarımızı taptaze ve dipdiri tutalım. Bu da günlük okumaların tahkiki boyuta taşınmasıyla gerçekleştirilebilir. 

Ülfetin anlaşılması demek, her türlü sorunumuzun aşılması demektir. Çünkü tembellikte, ibâdetin monotonlaşması da, ülfetin idrâki perspektife sirayet etmesiyle meydana gelir. Bu perspektif bulanması ise basiret ve vicdan arasındaki letâif ve menfezlerin, enfüsî bir boyutta işlememesine sebebiyet verecek ki, ardından gelen süreç amansız bir savrulmadır...

Âyet’ül Kübra Risalesi ile Mesnevî-i Nûriye arasında ince bir ilişki ve muhatabiyet sözkonusu. Kâinat kitabı, kevnî âyetlerini herkese ilân-ı neşrettiği için hitab makamına mazhardır. 

İşte Âyet’ülKübra; bu makamın terennüm ettirdiği bir sineden, asrın muhâkemesiz vicdanına çakılmış, arzdan tâ arşa kadar uzanan bir nur-u amûdidir (nurlu direktir). Mesnevî-i Nûriye ise bu Risalenin enfüsî tefekkür boyutunda, uzunca ve derinlemesine bir hâşiyedir aslında. Birinci, ikinci ve üçüncü lem’âlar; gündelik telâştan ötürü duygu ve tefekkür âlemimizi, katman katman tamir ederek yeni bir asliyet kazandırır. Bu asliyeti ise, yakaladığı peygamberî örneklerle hem sosyolojik hem de psikolojik açıdan temellendirir. Bu şekilde savrulmaya açık bu iki gediği de böylece kapatmış olur. 

Hususî meşrebi farklılıklarımızı, şirket-i mâneviye çarklarına engel teşkil etmeyecek şekilde terbiyesi elzemdir. Bu da azamî ceht ve rikkat ile başarılabilir. Bunun için her dâim “Allah’ım haşyetimi artır” nidâsıyla solumalıyız. Üstadımızın; “insafsızca eleklerden geçiriliyorsunuz” ikazıyla basiretimizi uyanıklaştıralım ki, acımasız savrulmalara muhatab olmayalım inşallah. 

 Sözlerime kısa bir temenni ve duâyla son vermek istiyorum: Bütün dünya bir olup toplanıp da gelseler, Her dâim istikamet soluklayacak sineler. Sakın eyleme ümitsizce binler ah. Her ânına kâfidir Hazreti Allah (cc)...

Okunma Sayısı: 1340
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • gazi

    19.1.2019 14:44:59

    Çok güzel bir yazı. Allah razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı