"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mantığa bürüsek de mantıksız

Ülker Yılmaz CABA
07 Mayıs 2018, Pazartesi 00:09
15 Temmuz darbe girişiminin ardından yaşanan hadiselere baktığımız zaman öfkeyle hareket eden bir devlet mekanizmasıyla karşı karşıya kalındığı açık bir şekilde görülüyor.

Bu refleksler aynı şekilde topluma da yansıyor. Toplumda neredeyse her evden en az birinin ‘şucu bucu’ şeklindeki yaftalamalarla başı dertteyken, diğer tarafta haksızlık yapıldığını bildiği halde olayı mantığa bürüyüp yapılan haksız ve hukuksuz uygulamalara kılıf arayanlar var. Kendi öz akrabalarından bile bahsederken ‘suçu yoksa çıkar’, ‘onlarla beraberdi bir şeye karışmıştır elbet’ şeklinde peşin kararlarla olayları gözlemleyenler azımsanmayacak kadar fazla. Bunun yanında nefretle ‘vatan haini’ olarak görüp ne yapılırsa müstahak şeklinde bir yaklaşımda var. Fakat kin ve öfkeye sevk eden yayınlarında etkisiyle toplumdaki insanî ve vicdanî değerlerin nasıl yok olduğunu, ortaya affı bilmeyen, kin ve öfke dolu, kendinden olmayana hayat hakkı tanımayan, bebeklere bile acımayan bir anlayışın ortaya çıktığını görmek oldukça acı ve endişe verici.

Kanlı bir darbe girişimi yaşandı evet, 249 kişi bu hain olayı tertipleyenler tarafından çok acı bir şekilde öldürüldüler, şehit oldular. Aileleri, arkalarında bıraktıkları yetimleri var, onlara sahip çıkmak ve onların haklarını korumak hepimizin görevi. Ama bunu yaparken dershanesine gitti, sendikaya üye oldu, bankaya para yatırdı gibi hukuki olarak suç sayılamayacak kriterler bahane edilerek, yeni mağdurlar oluşturup, yeni yetimlerin, yeni acılı ailelerin, yeni haksızlıkların yapılmasına göz yumulması çelişkili bir durum. Bir yanlışı, aynı yanlışı yaparak düzeltmek mümkün olabilir mi? Böyle bir şey mümkün değil.

Gözlemlediğim kadarıyla “onlar bunları bunları yaptı, bunlar geçmişte şunu yaptı, şu o kelimeyi demek bunun için söylemişti, o okulda okudu kesin karışmıştır, kesin bunu yapmıştır, suçu yoksa neden kaçtı, gelsin adalete güvensin, o zaman evlerde sohbet yapıyordu” gibi arttırabileceğimiz, herkesin her gün en yakınları için bile söylendiğine şahit olduğu paranoya seviyesine ulaşan bir ortam söz konusu. Bu durumu vicdanla, ‘ideolojilerin, tarafgirliğin’ çatışması olarak görüyorum. Yani vicdanen o kişinin o suçları işlediğine ihtimal vermese de sırf tarafı olduğu kişi veya kesimin yanlışı olabileceğini kabullenememekten kaynaklı bir davranış. Bu davranış her geçen gün vicdanları biraz daha köreltiyor ve ortaya acıma ve hakkaniyet duygusunu unutan tuhaf ve bir Müslüman’a asla yakışmayan hareketlere sebep oluyor ve toplumda yaygınlaşıyor. 

Konuştuğum bir Risale-i Nur okuyucusu olan tanıdığıma hapishanelerdeki keyfi Risale-i Nur yasağından söz etmiştim. İktidara yakın olan görüşünden dolayı şöyle bir savunma yaptı: “Onları ‘F.Ö’cülere vermiyorlardır, yoksa Diyanet basıyor ve hapishanelerdeki kütüphanelerde de var.” Bunun üzerine ‘F.Ö’cüler Risale-i Nur okumasın mı?’ diye sordum ve karşımdaki kişi sadece sustu cevap veremedi. İlk savunmasıyla kendince vicdanını rahatlatıyor, ama Risale-i Nurlar herkes tarafından okunmalı, gerçeğini ve ihtiyacını bildiği halde o kişiler için bunu bile düşünemiyor. Bu olay özellikle muhafazakâr camianın içine düştüğü aklî ve vicdanî körelmeyi de gözler önüne seriyor.  

Olayları kendimizce mantığa bürüyoruz. Belki bir süre vicdanlarımızı rahatlatıyor, ama biliyorum ki bu hiç uzun sürmüyor. Çünkü biz toplum olarak bu kadar duyarsız ve acımasız değiliz. Bizi bu bir çeşit zombi türüne dönüştürmek isteyenlere fırsat vermemeliyiz. Bir savunma mekanizması olan mantığa bürüme; “Bireyin yapmış olduğu kabul edilemeyecek bir davranışı çeşitli bahaneler bulma yoluyla haklı göstermeye çalışmasıdır. Birey mazeretler bularak kendi davranışını olduğundan daha az yanlış gösterme eğilimindedir.” 

Bu şekilde yapılan yanlışları ‘yanlış olduğunu bile bile’ sırf taraftar olduğu kesim yaptığı için savunmak sadece vicdanları köreltir. 

Vicdanların ölmemesi dileğiyle…

Okunma Sayısı: 3469
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı