Güzel bir haber aldık ve haliyle sevindik. Habere göre Müslümanların sayısı 10 yıllık süreçte 347 milyonluk artışla 2 milyarı yakalamış.
Ayrıntılarda şu bilgiler var: “Pew Araştırma Merkezi’nin (Pew Research Center - Amerika Birleşik Devletleri merkezli bir düşünce kuruluşudur.) sonuçlarını yeni yayımladığı çalışma, dünyadaki inançlıların 2010-2020 döneminde nasıl değiştiğini ele aldı. 2010-2020 yılları arasındaki verilerin değerlendirildiği bir çalışmaya göre, dünya genelinde Hıristiyanların sayısında belirgin düşüş yaşandı. Bu zaman dilimi içinde Müslümanlar en hızlı büyüyen dinî topluluk oldu. 2 bin 700’den fazla resmî veri ve anketin analiz edilmesiyle yapılan çalışmaya göre, Hıristiyanlık dünya genelinde hâlâ en büyük dinî topluluk. Ancak bu topluluğun mensuplarının genel nüfus içindeki oranı 2010-2020 yılları arasında 1,8 puan azalarak yüzde 28,8’e geriledi.
“Üçüncü en büyük grubu ise herhangi bir dinî aidiyeti bulunmayanlar oluşturuyor. Bu grupta olanların sayısı on yıllık zaman diliminde 270 milyon 100 binlik bir artış göstererek 1 milyar 900 milyon kişiye ulaştı. Budistler ise mutlak sayılarda azalma yaşayan tek grup oldu. Dünya genelindeki Budistlerin sayısı, 18 milyon 600 binlik bir düşüşle 324 milyona geriledi.
“Araştırmanın başyazarı Conrad Hackett, ‘10 yıllık bir süreçte böylesine çarpıcı bir değişim yaşanması çok dikkat çekici. Bu zaman zarfında Müslüman ve Hıristiyan nüfus sayıları birbirlerine yaklaştı. Dünyanın en hızlı büyüyen dini İslâm’ dedi. Hackett, gidişata göre gelecek yıllarda en çok takipçiye sahip dinin değişerek İslâm olacağını da vurguladı.” (Independent Türkçe, 11 Haziran 2025)
2010 ile 2020 yılları arasında Müslümanların en hızlı büyüyen dinî topluluk olmuş olması elbette sevindiricidir. Bununla birlikte “herhangi bir dini aidiyeti bulunmayanlar”ın sayısının artması da en başta İslâm dünyasını düşündürmelidir.
Hepsinden daha önemlisi, Müslümanların sayısının artmasıyla birlikte umumî anlamda Müslümanların ne ölçüde “Müslümanca yaşadığı”dır. Müslümanların “doğru İslâmiyet ve İslâmiyete lâyık doğruluğu” yaşama vazifesi bitmiş değil, çok daha fazla önem kazanmıştır. Başka dinlere mensup kişilerin İslâma teslim olması ancak “İslâmiyeti tam ve doğru olarak yaşayanlar” sayesinde olabilir. O halde hem fert, hem de İslâm dünyası bu gerçeğin farkına varmalı ve İslâm dinini tercih edenleri hayal kırıklığına uğratmamalı.
Bazıları da bu ve benzeri haberlerin Avrupa ve dünyada “İslâm korkusu”nu yaymak için özellikle yapıldığını söylüyor ki, böyle yapmak isteyenler olsa bile neticede bu haberlerin İslâmın daha fazla bilinmesine destek olduğu görülüyor.
Müslüman olanların sayısı arttığı gibi, Müslümanca yaşayanların, İslâmı doğru temsil edenlerin sayısının da artması en büyük temennimiz...