Bazı manzaralar bazı kitaplar gibidir. Okursun, ama zor biter. Döner döner bir daha okursun. Kızar okursun, üzülür okursun, ama okuman gerekir ve okursun.
İşte size böyle bir manzara fotoğrafı.
Panoramatr’nin Mayıs ayı anketinde “Kendinizi hangi kimlikle tanımlıyorsunuz?” sorusuna verilen cevapların yüzdelik oranları şöyle:
31.7-Atatürkçüyüm
22.7-Milliyetçiyim
11.1-Muhafazakârım
7.9-İslamcıyım
6.4-Ülkücüyüm
6.3-Demokratım
6.0- Sosyal demokratım
4.3-Sosyalistim
0.9-Liberalim
2.7-Diğer
“Efenim buradaki ‘Atatürkçülük’ aslında demokratlığı da kapsar, buradaki ‘Milliyetçilik’ aslında vatan sevgisini de içerir, onlar ‘Ben öyleyim’ dediler, ama aslında öyle değil böyledirler” falan filan…
Geçin bu uyutucu uyanıklıkları.
Bu bir tablo ve bu kısmı net.
İmam hatip mezunuyum diyerek böbürlenen çok sayıda ene-telektüel iş-fiş adamının odasında ya da arabasında M. Kemal resmi-fotoğrafı-imzası varsa ne söylenebilir ki.
Bu memleketin sıradan Atatürkçülerine ve Kemalistlerine AKP iktidarından önce sorsak, 2025’te bu tablonun ortaya çıkacağını hayal bile edemezdi.
Ama onların oyun kurucuları böyle bir tabloyu hep isterlerdi ve istemişlerdir.
Daha da önemlisi o “oyun kurucular” Türkiye’de “muhafazakârım” diyenlerin ve “İslâmcıyım” diyenlerin oranının %19’a ve hatta sıfıra “düşmesini” çok istemişlerdir.
Ve başardılar.
Hem de makyajlı da olsa başı örtülü bir “first lady”yi saraya sokmayı hedeflediği ve başardığı için muhafazakâr bilinen AKP iktidarı döneminde…
Yazımızın altında yine “kabahat eski CHP’nin, o değişmez ve değişmeyecek” diye yazacak o malum yorumcuya da peşin ödeme indirimi yapalım: Sen yaz Hanım-efendi, buna da yaz.
Bir zamanlar, çok değil 2014’te, Bülent Arınç cemaatler için şöyle demişti:
“Her şeyin garantisi biziz. O cemaatler beni çok iyi bilir, ben onları çok iyi biliyorum. Bursa’dan bu cümleme dikkat etsinler; ‘Biz varsak siz varsınız, biz yoksak siz de yoksunuz’.” demişti ya.
Meğer “varsak” “sorsak”tan sonra gelen bir semt adıymış. Türkiye vara vara buraya vardı.
Bu “yoksunuz”daki yoksunluk da yoksulluğa dönüştü: Entelektüel fakirlik.
Para ve sermaye düşmanı muhafazakâr entelektüeller bile devlet destekli kültür projelerindeki para ile tanıştırılıp “kâr”landırıldı. Muhafaza edilmesi gereken değerler uçup gitti, kâr ne durumda, bilen yok. Sadece, kendilerini “Türkiye zenginleşti, biz de zenginleştik, ne var bunda” ile avutuyorlar.
Bizim için bu tablonun asıl okunacak kısmı şu:
“Demokratım”, “sosyal demokratım” ve “liberalim” diyenler toplamda 13.2.
Yani milliyetçilerin bir hile edip toprak altına gömdüğü o imanlı hürriyetçi-ahrar çekirdeği halen de canlı.
Hem Kemalist’inden Atatürkçüsüne bütün “ilericiler” ve hem de “muhafazakârından İslamcısına bütün “gericiler” o toprağın üstünde tepinip duruyor olmasına rağmen.
Gömenlerin de tepinenlerin de tek dertleri; bu tohum topraktan çıkmasın, filizlenip yeşermesin.
Ama Allah’ın da bir hesabı var.
Onun sevgili kulları durumundaki demokratların da bir hesabı ve hedefi var olmalı.