"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dijital âlem dindarlığı

Yasemin YAŞAR
14 Kasım 2020, Cumartesi
İnternet üzerine inşa edilmiş bir dünyayı, artık ceplerimizde taşıdığımız telefonlar üzerinden dolu dolu yaşarken, “kendimiz” olmaktan çıkıyor yeni bir “biz” kurguluyor ve hatta kimlik bölünmesi yaşıyoruz. Gerçek kimlik ve dijital âleme sunulan kimlik!

Teknolojik gelişmeler ve şehirleşmenin oluşturduğu bu yepyeni kültürde, insanlar sorumluluklarını ve ahlâkî ilkelerini aynı hızla güncelleyememekte ve yeni oluşan bu alana aynı hızla aktaramamaktadır, hatta aktarma gereği bile duymamaktadır.

Dijital âlemde oluşan bu popüler kültür, niteliksiz çakma bir kültürdür. 

Cazibeli, sahte, samimiyetsiz, çabuk gelip geçen, derinlikli olmayan ve ruhları sersem eden ve unutkanlığı arttıran, sorumluluk duygusunu da yok eden bir kültürdür. Durum, dindar kesim için de böyledir. Dijital âlemde yapıp ettiklerimizin bir sorgusu ve hesabı olmazmış gibi yaşamak, İlâhî gözetimin sadece ibadet esnasında olduğunu düşünmek gibi ciddî bir yanılgı herkesi kaplamış durumdadır.

Dijital dünyada görme ve görünme esastır. Görmek ve izlemek var olmanın, görünmek ise anlam kazanmanın yoludur. Herkesin “görünüyorum, o halde varım” diye çıktığı yolculuğun bir sonraki aşaması ise “beğeni alıyorum, o halde anlamlıyım” idealidir. İnsan varoluş gibi temel düşüncesini ve anlam arayışını dijital âlemin like’larına, tık, beğeni ve alkışlarına bağlamaktadır. Bu ise ciddî psikolojik hastalıkların habercisidir. Bu kadar anlam yüklü insanın, anlam arayışını beğeni ve alkışlara bağlaması hastalıklı bir vicdan, ciddî bir ego şişmesinden başka bir şeyi netice vermeyecektir. Dijital âlemde ispat yoktur, duygu yoktur, denetim yoktur. İstediğiniz şeyleri istediğiniz suretlerde, filtrelerle ifade edebilir, söyleyebilir, tartışabilir ve hatta hakaret edebilirsiniz. Kendinizi olmadığınızdan daha farklı gösterebilirsiniz.

Dijital âlem ile imtihan ağır bir sorumluluktur. Şeytan nasıl reel hayatta, bazen sağdan yaklaşıyorsa dijital âlemde de sağdan yaklaşabilmektedir. 

Dinî hassasiyetleri olan kişilerin de sosyal platformlarda, hac, umre ve sohbet, ders, zikir, yardım gibi faaliyetlerini göstermesi son zamanlarda sık rastlanan bir durumdur. Bu tablo bir yönüyle farz ibadetlerde riya olmaz ve izharı bu zamanda gereklidir gibi okunabilir. Fakat diğer taraftan ibadetler, sanki daha teşhirci bir karaktere bürünerek gösteriş amacıyla yapılıyor izlenimi de uyandırmaktadır. 

Burada ölçü galiba kişinin kendi içinde hissettiğidir ve vicdan miyarıdır. İbadetten edinilen tatminin yerine, görünür olmaktan gelen haz öne çıkmışsa, dinin ruhu olarak adlandırılan ihlâs prensibinden uzaklaşılması anlamı çıkabilir. Bu durumu, dinin insan hayatına anlam vermesinden öte, toplumda itibar kazandırma aracı olarak kullanılması şeklinde de algılanabilir. Sanırım görünen âlemin prensipleri, hakları ve ilmihalini dijital âlem için de güncellemek lâzımdır.

Gerçek hayatta nasıl yaşadığına bakmaksızın yapılan nasihatçi sun’î pozlarla ahlâkçı mesajlar vermeler, sosyal medya dindarlığının başka bir somut göstergesidir. İbadet ve salih amellerin sırf Allah rızası için yapılması esas iken teşvik niyetiyle de olsa sosyal mecralarda, farklı biçim ve muhtevalarla manevî paylaşımların sunulması, dinin araçsallaştırılmasına, popülerize edilmesine sebep olabilir.

Niçin bir insan ibadet dahil sürekli gündemde olmak ihtiyacını hisseder?

Niçin bir insan en mahremini yani özel hayatını, günün büyük bir bölümünü dijital âlemde paylaşarak, kamuya malederek yaşamak ister?

Para kazanmak mı? Sadece para kazanmak gibi basit sebep olamaz. Görünür değilsen aslında yoksun psikolojisinden mi?

Bunun cevabını vermek lâzımdır.

Dijitalleşen fert ve toplumla beraber, toplum değerlerinde de bir takım değişimler meydana gelmekte. Geleneksel hayatta sahip olunan değer yargıları ve normlar bir bir erozyona uğramakta ve görünür olmak dürtüsü, pek çok alanda mahremiyet yitimine sebep olmaktadır. 

Dolayısıyla mahremiyetin gün geçtikçe önemsizleştiği bir dünyaya şahit olmaktayız.

Mahremiyet, bizim başkalarının ilgi ve dikkatinin ne ölçüde nesnesi olduğumuz hususlarıyla yakından ilişkili bir kavramdır.

Kişinin kendi mahremiyetini ifşa etmesi psikolojik bir vak’a olduğu kadar, başkalarının ifşa ettiği mahremiyet alanlarını takip etmesi de ayrı bir problemdir. Mahremiyet kişinin hürriyet alanı özel alan sınırlarıdır. Fakat internet ortamında paylaşımlarla bu özel alan sınırları ortadan kalkar ve kişi hürleşirken (!) aslında kitlelere malolmak ve kamusallaşmakla esarete düşer.

Hasılı; dijital dünya, kullanıcısını sömüren bir dünyadır. 

Çoğu şeyin ücretsiz sunulduğu zannedilen her şey, bir bedelle gelmektedir. Bedeli ise bize ait mahremiyetin ve şahsî bilgilerimizin üçüncü şahıslara pazarlanmasıdır. 

Attığımız her adım, tıkladığımız her site, göz attığımız her satır, dolaştığımız her mecra, hatta göz hareketlerimiz bile toplanıp tasnif edilmekte ve hakkımızda bir veri tabanı oluşturulmaktadır. 

Dijital dünya, insanı; izlenebilir, ölçülebilir ve satılabilir bir meta haline getirmektedir. Dijital dünyadan kastım elbette bilime, araştırmaya vesile olan yönü değildir. Kontrolsüz ve en kıymetli şeyimiz olan zamanı alıp götüren, teşhircilik, algı hâkimiyeti, hazcılık, kolaycılık ve sansasyonla alâkalı ve mahremiyetin ihlâl edildiği kısımlardır. Yoksa elbette bu teknolojileri hayra kullanmak mümkündür. En büyük sorumluluk kişinin parmak ucundadır. Ehadiyet sikkesi olan parmak ucu, dijital dünyadaki ahval ve harekâtımızın da şahididir.

Allah dijital âlemin de Rabbidir.

Okunma Sayısı: 7479
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ercan ARSLAN

    29.11.2020 14:04:44

    Yasemin Yaşar (ablaya, hanımefendiye) teşekkür ediyorum. Yazılarını merakla bekliyorum. Sade ve çok anlamlı, bireye dokunaklı...

  • Nihat

    14.11.2020 21:15:48

    Çok önemli bir konuyu islemişsiniz. Bu konuda netflix de "Soysal ikilem" adlı amerikan yapımı bir belgesel var. Sosyal medyanın sakincalarini her yönüyle ele alıyor.

  • Hüsniye Türeli

    14.11.2020 13:03:54

    Allah razı olsun çok güzel tam nokta atışı

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı