"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman’dan İslâm birliği için müjdeli bir hatıra

Sami CEBECİ
03 Temmuz 2025, Perşembe
Yavuz Sultan Selim Han’dan sonra dört yüz yıl boyunca birlik içinde olan İslâm âlemi, Osmanlı devletinin dağılmasından ve tarih sahnesinden çekilmesinden bu yana, elli yedi İslâm devleti olmasına rağmen bir türlü birliğini kuramadı.

Bundan dolayı, ipi kopmuş tespih taneleri gibi her devlet kendi başına kaldığından ve güç birliği yapamadığından, bir asırdan beri her türlü sıkıntılarla uğraşıp duruyor.

İslâm İşbirliği Teşkilatını kuran İslâm devletleri, Amerika Birleşik Devletleri veya Avrupa Birliği gibi bir birlik kurmadan, siyasî ve stratejik güç birliği yapmadan, boğuşmak zorunda kaldığı problemlerden kurtulması mümkün görünmüyor. Bütün İslâm devletleri böyle bir birliğin kurulmasını doğrudan veya dolaylı yoldan istemesine rağmen, neden bir türlü bunu başaramıyorlar ve ne zaman bu birlik kurulacak?

Bütün Müslümanların bir an önce kurulmasını istediği İslâm birliği hususunda, Bediüzzaman Hazretlerinden nakledilen müjdeli bir hatıra, bize ümit verici bir ışık tutuyor. Muhtelif aralıklarla Anadolu il ve ilçelerini ziyaret eden Bediüzzaman’ın hizmetkârlarından merhum Mustafa Sungur Ağabey, İzmir’in Tire ilçesine uğradığı zaman kendisine sorulan bir soru üzerine verdiği cevap gerçekten çok ilginçtir. Bu hatırayı da, Mustafa Ünal Hoca Çamlık mevlidinde kalabalık bir cemaate anlatır: 

“1970’li yıllarda Mustafa Sungur Ağabey Tire’ye geldiği zaman, bizler de âlem-i İslâm ile alâkalı kendisine sorular sorardık. Bir gün Mustafa Sungur Ağabeye dedik ki: ‘Ağabey! Üstadımız ittihad-ı İslâm’dan bahsediyor. Bunun zamanı ve zemini uzak mı? Ne zaman olacak?’ O günkü cevabı şöyle oldu: “Bu soruyu biz de Üstadımızdan sormuştuk. Üstadımız da şöyle cevap verdi: ‘Kardeşim, ittihad-ı İslâm, üçüncü cihan harbinin köprüsünden geçtikten sonra... İslâm birliğinin muhakkak olacağını, onun da bu savaştan sonra olacağını söyledi. En önemli nokta da, Türkiye’nin bu savaş sahasında olmayacağını, bu ateşin ülkemize sıçramayacağını ve hususan Risale-i Nur’un sed çekip, bu ülkeye zırh-ı manevî ve sadaka-i makbûle olacağını ifade ediyordu.’ Mustafa Sungur Ağabey devamında da ‘Üstadımız şehadet parmağıyla Türkiye haritası çizer gibi yaptı ve güney sınırını göstererek ‘Buradan içeriye girmeyecek.’ buyurdu. Üçüncü dünya savaşının ateşi Türkiye’ye girmeyeceğini ifade etti.”

Yarım asır önce Mustafa Sungur Ağabeyden nakledilen ve Bediüzzaman’a ait olan bu hatıra, İslâm dünyasının geleceği hakkındaki müjdeleri içinde barındırıyor. Orta Doğuda bir asırdan beri sürüp gelen savaşların sona ermesinin reçetesi ve ilâcı İslâm birliğinin en kısa zamanda kurulmasıdır. Orta Doğuda bir çıban başı ve bütün problemlerin ana kaynağı olan İsrail devleti, önce Gazze, sonra Lübnan, arkasından Suriye topraklarına saldırması, daha sonra hızını alamayıp İran devletine bombardıman uçaklarıyla hücum etmesi, gerçekten bir çılgınlık alâmeti gibi görünüyor. İran’ın balistik ve hipersonik füzeleriyle neye uğradığını şaşıran, muhtelif şehirleri harabeye dönen ve böyle bir direnç beklemeyen İsrail, Amerika’nın yardımıyla şimdilik İran’ın füzelerinden kurtuldu ve on iki gün süren savaş sona erdi.

Ancak “Vaad edilmiş topraklar” masalının peşini bırakmayan zalim İsrail devletinin ne yapacağı hiç belli olmaz. İran örneğinden de ders alması gerekenler İslâm birliğini muhakkak kurmalıdır.

Okunma Sayısı: 1687
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah

    3.7.2025 10:46:51

    Bırakın İslam alemini, Nur okuyucuları arasında bile ittihad yok.Dağınık vazi yetteler.Bırakın ittihadı,yer yer birbirleri ne adavet ediyorlar.En şuurlu müslü manlar böyle olursa, varın diğer müslü mankarın halini düşünün.Üstad'ımız ittihad'ın formunu vermiştir.En sağlam, en doğru,en müstakim, en emniyetli, en köklü, en esaslı formül budur."İttihad. cehl ile olmaz.İttihad imtizac-ı efkârla, o'da marifetin şua-i elektriği ile olur. İşte ittihadın prensibi, usulu, kaidesi ve kanunu...Gerek cemaat içinde ve gerek se dışında, fikir ve düşünce ihtilafı orta dan kaldırılmadan birlik ve beraberlik olamaz.En azından esasta ittifak edil melidir.Teferruatta farklı düşünceler olur ve olmalıdır.Bu terakkiye sebeptir. İttihadın başka unsurlarıda vardır ama temelini Üstad'ımızın gösterdiği şekilde dir.

  • Mehmet Türeli

    3.7.2025 09:47:18

    'Bütün İslâm devletleri böyle bir birliğin kurulmasını doğrudan veya dolaylı yoldan istemesine rağmen, neden bir türlü bunu başaramıyorlar' İslam ülkelerin birçoğunda belki tümünde gizli zındıka komitesinin teşviki ile onların emellerini tatbik etme kabiliyetine uygun olanlara maddi manevi destek vererek sosyal altyapısını da darbe veya iç kargaşa ile başa getirdikten sonra istediklerini yaptırmaya çalışırlar. İstediklerini yapıyorlarsa devamı için her türlü destek verirler, destek vermezlerse ya köklü bir darbe ile devirerek veya idam ile yargılayıp idareden uzaklaştırılan. Böylece bütün İslam ülkelerin başlarını bir birileriyle irtibat kurmamalari için bir birlerine düşman ederler.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı