Lades tutuşan kimseler, var gücüyle çabalayıp dikkatleri bir noktaya toplarlar. Maksat, muhtemel kazancını tehlikeye sokmamak ya da oyunu kaybetmemek.
Bunu yapanlar, unutmamayı âdeta zihnine nakşeder, her vesileyle tekrarlar dururlar “Aklımda” sözcüğünü.
Bu, bir cihette iradenin direnişi, inatlaşan boyutu.
Kırılan bir kemikle başlatılan oyunda kazanmanın neticesi, birkaç parça hediyenin ardındaki mutluluk!
Aman Allah’ım! Ne çok gayret gösterilir, onu kaybetmemek için.
Akşam, sabah lisanda hep bu sözler: “Aklımda, aklımda, aklımda…”
Başka şeyler akla gelmez, bu iradenin, bu inadın yönü başka şeye kanalize edilmez mi acaba?
Mesela, ahirete.
Cenneti Cehennemi ve bunlarla ilgili davranış biçimimizi bu sıklıkla, yani lades tutuşmuşçasına hatırımıza getirebiliyor muyuz?
Şayet bunu yapamıyorsak, sebebi; dünya hayatının ve içindekilerin hiç yok olmayacaklarını zannetme veyahut böyle vehmetme hissi.
İyi de; bugünün de yarının da sahibi biz değiliz.
“Bizim” sandığımız her şeyin de…
Beğendiğimiz, üzerine toz kondurmadığımız nesneler bir gün bizi terk edecek. Cennetâsâ bağlar ise, bir gün solup gidecek.
Bir beytimizle ifade ettiğimiz üzere,
“Süleyman’a kalmayan sana mı kalacak sanki
“Hangi şey kurtarır seni, hangi şey, hangi?”
Hâl böyle olunca: Masalardan, kasalardan vefâ ummak ham hayal!
Çünkü, bunların hiçbiri bize temlik değil; hiçbir şey bize bitmemecesine, gitmemecesine verilmiş değil!
Esas akla konacak, daima hatırlanacak olan, hayatın faniliği. İşte, bunu unutmamak için, “Aklımda” söyler gibi sıkça anıp, zihne nakş eylemeli yolculuğun resmini.
Hazret-i Peygamberin (asm), “Lezzetleri tahrip edip acılaştıran ölümü çok zikredin” (Tirmizi, Zühd, 2) hadis-i şerifinde ifade edildiği gibi.
Her insanın başında ahiret gailesi varken mevhum bir kazanç, sûrî bir lezzet için nefes tüketmenin âlemi yok.
Perestiş etmemeli buna, ona, şuna!
Çünkü, Yunus’un deyimiyle, “Mal da yalan, mülk de yalan.”
Hüsn-ü amel taşımaktır, ahirete, asl olan.
Bu itibarla, “lâdes” tutuşmalı nefisle, makbereye varmadan.
Aklımda, aklımda demeli hep, akıbet unutulmadan.
Ve…
Dünya denen şu handan, tutup, çıkarılmadan.