Yeni Asya “okuyucusu” olarak Pazar günü düzenlenen 3. Geleneksel İstanbul Pikniğindeydik.
Belgrat Ormanları Neşet Suyu Mevkiini bulmak zor olmadı. Trafiğin yoğun olmadığı bir zaman diliminde oradaydık.
Ailemiz ve dostlarımızla birlikte kahvaltı... ardından sohbet ve Aşık Hizanî’den “popun kökünü kazıtan” türküleri dinledik. Aşık Hizanî’yi dinlerken, geçmişteki kutlamalar hafızamda canlanıverdi. Çanakkale, Fetih ve M. Akif’i anma geceleri Hizanî’siz düşünülemezdi... Coşkulu konuşmaların ardından, Hizanî elinde sazıyla, iskemleye oturur ve sazının tellerini konuştururdu.
Aradan 20 yılı aşkın uzun bir zaman geçmiş... Ne eski kutlamanın coşkusu kaldı, ne de Hizani’nin yüreklere işleyen sesi... Bu kadar yıl sonra tekrar sazı, sesi ve manidar yüklü sözleriyle karşımızda görünce, eski(meyen) günler hafızamızın kıvrımlarında oynaşıverdi. Hizanî, yılların acısını çıkarırcasına, kaldığı yerden devam ediyor. Aramıza hoşgeldin!
Piknikte, genç dostlarımızla sohbet ettik. Fotoğraf çektirdik. Hele, genç misafirlerin hatırına “ham”lamış vücudumuzla top oynadık. Voleybolda iyiydik, kaybettik. Olsun, “dostluk” ve centilmenlik kazandı (diyerek kendimizi teselli ettik).
“Aşk mıdır ki” albümüyle bilinen dostumuz Ali Oktay’la yaptığımız sohbette, geçen gün yazdığı “Adnan Menderes ve bir yasaklı şarkının hikâyesi”ni konuştuk. (Müzik Düşünceleri, Yeni Asya)
Başvekil Adnan Menderes’in nezâketi ve üslûbu, bugünkü devlet adamlarına örnek olabilecek, hattâ yol gösterebilecek bir nitelikte.
Yemekli bir toplantıda bestekâr ve ses sanatçısı Dr. Alaeddin Yavaşça, konuşmadan sonra, “hazırun”a bir-iki eser okur. O sırada, Menderes ayağa kalkıp, gider. Yavaşça, Başvekil’in bu ani kalkışından dolayı alınır.
Derken kulağının arkasında Menderes’in fısıltısı duyulur: “Sayın doktor, acaba repertuarınızda ‘Bu imtidad-ı cevre kim bahtın şitab-ı var’ şarkısı var mı?” diye sorar.
Yavaşça, dönüp bakar ki, Adnan Menderes. Şaşkınlığı geçtikten sonra, “Var efendim” der.
“Lütfen okur musunuz. Rica edeceğim.”
“Hay hay efendim” der...
Menderes gidip yerine oturur. Şarkıyı bu sefer, yüksek sesle okumasını ister. (29.05.06, a.g.g.)
Bir sanatkârın repertuarını bilmeden, şarkı siparişi verip, onu kalabalık içinde utandırmamaya özen gösteren bir başbakan nerede, çevresindekileri olur olmaz azarlayan bir başbakan nerede?
Menderes daha sonra, bu şarkının radyoda çalınacağı zaman kendisine bildirmesini ister. Radyoda yayınlandıktan sonra Dr. Alaaddin Yavaşça Başbakanı arar. Menderes heyecanla: “Ağzınıza sağlık aziz doktor. Çok memnun ve mahzuz oldum” diyerek bu şarkıyı “repertuar”ına almasını ister.
Diyeceğim o ki, biz de bir organizasyona dâvet edildiğimizde, sahnede bir sanatçı “sanatını” sergilerken, ayağa kalkmadan önce bir düşünelim, olmaz mı?
Akşam ezanının okunduğu saatlerde, Belgrat Ormanı dönüşü, radyoda gazetemiz yazarlarından Dr. Hakan Yalman ile psikolog Zafer Akıncı’nın programını (Bizim Radyo, 104.4) dinleme fırsatı bulduk, yoksa o kadar saat, dönüş trafiği çekilmezdi. İnsanların yaptıkları tercih, bir kazanın anatomisi ve kader konusunun işlendiği hoş bir sohbetti bu.
Bir “3. Geleneksel İstanbul Pikniği”ni bir “Yeni Asya okuyucusu” gözüyle aktardık.
06.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|