Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 02 Ekim 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

En faziletli sadaka



“En faziletli sadaka Ramazan ayı içerisinde verilen sadakadır”1 buyurur Allah Resûlü (a.s.m.).

Çünkü bu ay başta oruç olmak üzere, Kur’ân okuma ve diğer hayırlara varıncaya kadar bütün amellerin binlerce kat mükâfatlandırıldığı bir aydır. Diğer zamanlarda amellere en az bire on sevap verilirken bu ayda, yüzlerce, binlerce kat sevap verilir.

Bu ayda alt tabakayla üst tabaka arasındaki uçurumu kapatan; sevgi, saygı ve dayanışmayı, toplumun huzur ve saadetini sağlayan başta zekât olmak üzere bütün hayırlar mü’minlerin canla başla koştuğu amellerdendir.

Mü’min çok yönlü olarak kendinden fedâkârlıkla, vermekle mükellef görür kendini. Ve bunu severek yapar. Çünkü Allah için vermektedir. Her şeyden önce Onun sevgi ve hoşnutluğunu hedeflemektedir. Tâ ki her ihtiyacını, arzusunu gönül rahatlığıyla Rabbine arz edebilsin, yüzü olsun. Yoksa Hz. Ali’nin dediği gibi, “Malının zekâtını vermeyenin Allah’tan fazla mal istemeye yüzü olamaz.”

Mal-mülk dahil her şey Allah’ın iken ona sahiplenme olsa olsa ancak gasp olur.

Kendini tevziat memuru gibi görmeyen, dolayısıyla zekâtını verip, gerekli hayır hasenâtı yapıp malın hakkını vermeyen; bencilliği sebebiyle iyi bir kul olma hakkını yitirdiği gibi elbette ki Allah’tan birşey istemeye de hakkı ve yüzü olamaz.

İnsanın iyiliği, değeri Allah’ın emirlerine uymayla doğru orantılı olduğuna göre bu aynı zamanda malın da iyi bir mal olduğunun alâmetidir. Yine Hz. Ali’nin ifadesiyle, “Malın hayırlısı hak yolunda harcanandır.” Allah Resûlü de (a.s.m.) “İyi mal iyi insanın elinde ne iyidir” buyurmuyorlar mı?

Demek bütün mesele insan unsurunda düğümleniyor. Mal da, mülk de kısacası her şey iyi insanın elinde iyi ve güzel oluyor. Tıpkı bıçağın katilin elinde katl aleti olduğu, merhametli bir cerrahın elinde ameliyat yapıp adam kurtarmaya vesile olduğu gibi.

Kendini yeryüzünün efendisi, denge unsuru, mutluluk vesilesi gören bir insanın böylesi tasarrufu toplumun düzenini sağlayacaksa—ki öyledir— elbette mü’min buna canla başla koşacaktır. Yoksa insan bir fesat unsuru olmaktan kurtulamaz.

Dipnot:

1. Beyhakî, Sünen, 4:305.

02.10.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (01.10.2006) - “Eğer vaad edileni bilseydiniz”

  (30.09.2006) - Hz. Peygamber devrinde yaşasaydık

  (29.09.2006) - Zekâtlar verilirse

  (28.09.2006) - İslâmın köprüsü

  (27.09.2006) - Oruçla eğitilirken

  (26.09.2006) - Ramazan ziyafeti

  (25.09.2006) - Zirvelere çıkmak

  (24.09.2006) - Bütün sene Ramazan olsa

  (23.09.2006) - Nasıl galip geldiler?

  (22.09.2006) - “Bu millet dağları yerinden söker”

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004