Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 29 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Nimetullah AKAY

Dostların vefatı ve hatıralarımız



Şu fani dünya hayatımızda yaşadığımız bazı hatıralar vardır ki onları kolay kolay unutamıyoruz. Zaman geçtikçe geçmişte hatıralar paylaştığımız bir kısım insanlar bu fani dünya hayatına gözlerini kapayıp ebedî âleme göçmektedirler. İşte bu anlarda hüzünlenmekte ve o dostlarla yaşadığımız hatıralarımız bir bir gözlerimizin önünden geçmektedir.

Tanıdıklarımız, ölüm denilen inkâr edilemez vakıa ile aramızdan ayrılınca, onlarla yaşadığımız hatıralarımız daha da önem kazanmaktadır. Bu durumlarda bir kere daha dünyanın fani olduğunu hatırlıyor ve ölümün bizim için de her an vuku bulacağını düşünmekten kendimizi alamıyoruz. Böyle zamanlarda Peygamber Efendimizin (asm) “Lezzetleri acılaştıran ölümü sıkça zikrediniz” hadisini bir kere daha hatırlamakta ve ölümle ünsiyet etme gereğinin ehemmiyetini tekrar düşünebilme ihtiyacı içine girmekteyiz.

Cenâb-ı Allah’ın bir lûtfu olarak tanıştığımız Risâle-i Nur eserleri bizlere iman ve İslâm kardeşliğinin en yücesini yaşatmaktadır. Nurlar vasıtasıyla aynı camia içinde bulunduğumuz bir çok insanla, bu fani dünya hayatında, ebedî saadete yönelik gerçek kardeşliği ve dostluğu yaşama imkânını bulabilmekteyiz. Ne büyük saadet?

Daha önceleri hiç görmediğimiz insanlarla karşılaştığımızda, kırk yıllık dost imişiz gibi kucaklaşarak “Muhakkak mü’minler kardeştir” âyet-i kerimesini mânâsını yaşayabilme imkânına kavuşmaktayız. Bu sebeple, Risâle-i Nur eserlerini tanıyıp okumak ve Nur talebeleri arasında kendine yer bulma azmi içinde olmak, Allah’ın büyük bir lütfudur bizler için.

İşte muhterem insan Muhsin Arısoy’u, Risâle-i Nurlarla büyük bir anlam kazanan iman ve İslâm kardeşliği çerçevesinde tanışmıştım. Onun beni üzüntüye sevk eden vefat haberi, beni tam 16 yıl önce yaşadığım hatıralarıma götürdü. 1991 yılının Şubat ayında, 48. Piyade Alayının Bekaya bölüğünde kısa dönem askerliğimi yapmak üzere Sivas’a gitmiştim.

Şubat ayının 10’u idi. Sivas tamamen kar altında idi. Dondurucu soğuklar şehrin bütün su borularını dondurmuştu. İşte böyle bir günde, gerisinde evlâd-ü iyâli bırakan ve askerlik için yaşı biraz ilerlemiş biri olarak elimdeki çantamla Kepenek Caddesindeki Yeni Asya Bürosuna gitmiştim. Burada karşılaştığım dostlarımdan biri de Muhsin Arısoy idi. Onun beni sıcak karşılamasını, o karlı günde benimle beraber teslim olmam gereken askerî birliğe kadar gelişini bu gün gibi hatırlıyorum. Samimiyet ve muhabbetle beni kucaklayan Muhsin Ağabey artık bu dünya hayatında unutmam mümkün olmayan bir insan idi benim için.

Daha sonraki günlerde dışarı izinlerimde sıkça onunla görüşmekteydim. Bir keresinde onun hane-i saadetinde dostlarla Risâle-i Nur sohbetinde bulunduğumu, başka bir zaman büroda bana Sivas’ın etli ekmeğini ikram edişini hiç unutmadım. İman kardeşliğinin en tatlı sıcaklığının bir örneğini Muhsin Ağabeyle yaşamıştım sayılı Sivas günlerimde.

1990’lı yılların Ankara mevlitlerinde kendisiyle karşılaşmış ve muhabbetle kucaklaşmıştık. Onun o tatlı tebessümü her zaman olduğu gibi yüzünde güller açmaktaydı. Birkaç ay önce Sivaslı dostum Nabi Bey’den onun hastalığını duyduğumda oldukça üzülmüştüm. Nabi Bey vasıtasıyla telefonunu bulmuş ve yatmakta olduğu hastahanede onu arayıp Allah’tan şifa ve sabır temennisinde bulunmuştum. Telefonla kendisini aramamdan dolayı oldukça sevinmişti.

Mü’minin mü’mine gıyabında dua etmesinin ehemmiyetinden dolayı namazlarımda duâ ettiğim dâvâ arkadaşlarımın arasına Muhsin Ağabeyi de ilâve etmiştim. İnşallah yaptığımız duâları, Rabbim onun ahireti için kabul edecek ve onun mekânını pürnur edecektir.

Aldanmakta fayda yoktur. Ölümle ayrılacağımız bu dünyadan mezarımıza sadece bir kefenle gireceğiz. Miktarını bilemeyecek kadar çok paramız da olsa, insanların gıpta ile baktığı yüksek makamlarımız da olsa ölümden kurtulmayacağız.

Bir rüya gibi geçen dünya hayatında yapacağımız manevî ticaret bizim ahiret hayatımızdaki tek sermayemiz olacaktır. Şeytanların görevini unutmayalım. Onların tek maksadı bizleri Rabbimizin rızasından ayırmak ve bizleri ebedî saadetten mahrum bırakmaktır. Şeytanlara rağmen Allah’ın rızasına nail olanlar kazançlı çıkacaktır...

Bu vesile ile Muhsin Ağabeyime Allah’tan rahmet ve mağfiret, ailesine ve dostlarına da sabır diliyorum.

29.01.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (23.01.2007) - İçimizdeki tabular

  (22.01.2007) - Adalet yoksa

  (16.01.2007) - İçimizdeki israf canavarı

  (15.01.2007) - Güzellikleri paylaşabilmek

  (09.01.2007) - Kazanmak niyetiyle kaybetmek

  (08.01.2007) - Duygular yaşanabilmeli

  (02.01.2007) - Hedefler

  (01.01.2007) - Kendimiz ve çevremiz

  (26.12.2006) - Zihinlerdeki karmaşa

  (25.12.2006) - Zamanın bitmeyen fitneleri

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004