Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 17 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail BERK

TÜBİTAK bilim olimpiyatı ve Elif Büşra



Türkiye’nin saygın bilim üretme kuruluşlarından TÜBİTAK, 12. Ulusal İlköğretim Matematik Olimpiyatında başarılı olan öğrencilere, geleneksel bir törenle ödüllerini verdi.

Ödül alan 55 liseden sadece bir tanesi devlet okulu. Yani devlet okulları başarısız. Peşinen sınıfta kalmış. Ancak müdahaleye gelince, devlet ve kurumları ile okulları oldukça “başarılı.” Meselâ başörtüsü yasağında dünya birincisi.

Dönelim ödül törenine. Ödül alanlar arasında bir kız öğrencimiz var: Elif Büşra Doğan.

Gündeme ve basına Elif’in haberi damgasını vurdu. Neden Elif diyeceksiniz? Çünkü Elif’in arkadaşlarından bir farkı vardı. Başörtülüydü. Özel gününde, başarısının taçlandırılacağı böyle bir törende, iç dünyasının ve inancının doğrultusunda kendine uygun gördüğü başörtüsü ile gelmişti.

TÜBİTAK’ın düzenlediği 15. Ulusal Bilim Olimpiyatları ve 12. Ulusal İlköğretim Matematik Olimpiyatı ödül töreninde dereceye giren İstanbul Özel Şefkat Lisesi öğrencisi Elif Büşra Doğan’ın sahneye başörtüsü ile çıkması, bazı zevatı “sinirlendirdiği” söyleniyor.

Masum Elif Büşra, her öğrenci gibi elde ettiği beyin ürünü bilim olimpiyatı ödülünü almak ve bu mutlu anı ailesiyle beraber yaşamak için oradaydı. Heyecanlıydı. Sevinçliydi. İnancının onu başarıya götüren etkisinden çok memnundu.

Buraya kadar her şey normaldi. Tam bir şenlik havası hâkimdi. Bilimsel çalışmalara kafa yormuş körpe dimağlar vardı salonda. Onları destekleyen, bu güne hazırlayan başta aileleri olmak üzere öğretmenleri ve okullarını temsil eden yöneticiler ve öğrenciler vardı.

Hasretini çektiğimiz bir tablo. Türkiye’nin zekâ potansiyelini ortaya çıkaran bir yarışmada bilim potansiyeli yüksek harika çocuklar/gençler, yeteneklerinin meyvesi olan sonuçlarını kutlayacaklardı.

Bir anda bir gerginlik salona yayıldı. Elif Büşra’nın başörtüsü ve sahne alışı tedirgin etmişti resmî görevlileri. Bu negatif hal, ucu okul yöneticileri hakkında soruşturmaya gidecek kadar bir tepkiye sebep oldu.

Ev sahibi TÜBİTAK sessiz. Millî Eğitim telâşlı. Bu arada Elif Büşra Milli Eğitim Müsteşar yardımcısından ödülünü alıyor. Ancak yaşanan gerginlik gözden kaçmıyor. Bu tutum Büşra’nın psikolojisini de etkiliyor.

Gazeteler bilim olimpiyatını gölgelercesine, Elif Büşra’nın başörtüsüne, bakanın soruşturma açmasına ve milletvekili Hüsrev Kutlu’nun eşiyle birlikte Elif Büşra’ya destek fotoğrafına kilitlenmiş.

Bir bardak suda fırtına koparmak buna derler.

Beni tek düşündüren Büşra’nın psikolojisi. Ödül alan öğrencilerin ziyaret ettiği TBMM Başkanı programında maalesef Büşra’yı göremedik. Rivayet edilir ki, Büşra’nın katılmaması temin edilmiş.

Böylece Elif Büşra’nın bütün heyecanı kayboluyor. Destek beklediği büyüklerinin, gadrine uğruyor. Moralini etkileyecek şekilde onu dışlayan bir tutum sergileniyor.

Burada, ödül anındaki belirsizliğin veya tepki biçiminin üzerinden polemik yapacak değilim. Burada rejimin gaddar yüzünün bir kız çocuğumuza yansıması üzerinde durmak istiyorum.

Geleceğe ait hayalleri ve umutları, bir bilim şöleninde sarsılan kız çocuğumuz ve ailesi, elbette beklemedikleri bir tavırla karşılaşmanın şaşkınlığı içindeler.

Dün Kozan, Rize, bugün Ankara… Şükür ki Elif ödülünü aldı. Aleni bir müdahaleye maruz kalmadı. Ancak örtülü bir huzursuzluk salona yayılmış. Özel Şefkat Lisesi idarecileri ve refakatçi öğretmenleri şimdi soruşturma kapsamında şefkate muhtaçlar.

Suçları ne? Ülkenin hangi kaynağına zarar verdiler? Hangi dağa çıktılar? Ne tür bir suiistimal var? Eğitimin kalitesini mi düşürdüler?

Problem ne? Hiçbir şey. Peki, soruşturma niye? “Bu iş ilkokul düzeyine mi inecek?” demek ne kadar sığ ve şık olmayan bir tuhaflık?

Zaman, bu ayıpları söküp atacak. Elif kızım inşallah bir daha böyle bir muameleye maruz kalmayacak. Bu noktada, başörtüsüne niyet ve fikir olarak taraftar ilgililerin telâşını anlamak mümkün değildir.

Elif, “elif okuduk ötürü” demeye devam edecek. İnşallah günü gelecek Meclise de girecek. Böyle dolaylı engellemeler olmayacak.

Bu ayıplı demokrasi ve bandajlı insan hakkı son bulmalı. Başörtüsü yasağı tamamen kalkmalı. Şu anda başbakanın arayacağı bir aile daha var: Doğan ailesi.

17.12.2007

E-Posta: [email protected].


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.12.2007) - Resulullah’a (asm) koşmak

  (13.12.2007) - YÖK özgürleşirse

  (11.12.2007) - YÖK Başkanı

  (10.12.2007) - Gündelik hayatta din araştırması

  (09.12.2007) - Namazla kazanmak

  (06.12.2007) - Hacca hazırlanırken

  (05.12.2007) - Tören “terör”ü

  (04.12.2007) - Girişimci üniversite

  (03.12.2007) - GAP’la kalkınmak

  (02.12.2007) - Günün beş dönemi

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri