29 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

86 yıl sonra


A+ | A-

Cumhuriyetin 86. yıldönümü, demokratikleş(eme)me sancılarının had safhaya ulaştığı ilginç bir ortamda idrak ediliyor.

Genelkurmay’da tekrar alevlenen belge tartışmaları, bu sancıların asker boyutunu bir kez daha önümüze koyarken, çok partili demokrasiye geçişimizin 59 ve AB adaylığımızın 10. yılında dahi varlığını hâlâ koruyan müdahaleci, darbeci, cuntacı zihniyet ve yapılanmayı teşhir ediyor.

Bu kronik problemin gerek askerî-sivil yargı ikilemi, gerekse genel anlamda yargının işleyişine ârız olan devletçi-ideolojik kafa yapısıyla ihtilât ve irtibatları da bu süreçte daha net gözüküyor.

Ama görünen o ki, toplumda demokrasi bilinci gelişip bu yöndeki olumlu birikim ve tecrübeler derinleştikçe, bu çağdışı sistem üzerine kurulan statükoyu devam ettirebilmek zorlaşıyor.

En son tahripkâr ataklarını, sınırlı bir ölçüde de olsa duyarlı alanlara yöneldiği için son derece ciddî sıkıntılara sebebiyet verecek şekilde 28 Şubat’ta gerçekleştirmiş olan statüko, artık tamamen savunma ve geri çekilme pozisyonunda.

Düne kadar, stratejik kurumlardaki mevzi ve konumlarını halka karşı psikolojik savaş operasyonları gerçekleştirmek için kullanagelmiş olan cuntacı kadrolar için yeni bir devir başlıyor gibi:

Tesbit ve teşhir edilip hesaba çekilme devri.

Ama bu sürecin de çok dikkatli götürülmesi; statükonun, güç kendisindeyken, kafa yapısı gereği dikkate alma ihtiyacı duymadığı hukuk ve adalet ilkelerinden şaşılmaması ve ömrü haksızlıklarla geçmiş olanları dahi, durduk yere mağdur durumuna düşürebilecek yanlışlara düşülmemesi son derece hayatî bir önem arz ediyor.

Arınma mücadelesinin her an dikkat ve teyakkuzda olmayı gerektirip, en ufak bir zaaf ve gevşemeye tahammülü olmadığı da unutulmamalı.

Statüko her ne kadar geri çekilme pozisyonunda ise de, elindeki mevzileri o kadar kolay teslim etmeyeceği, hezimetini pahalıya ödetmek için her yola başvurmaktan çekinmeyeceği gözardı edilmeyerek, buna göre hareket edilmeli.

Şimdiye kadar asker dipçiğiyle ve beraberinde yargı takviyesiyle korunmaya çalışılan bu zihniyet, yapılanma ve işleyişin ürettiği en vahim sorunlardan biri olan terör fitnesini bitirmeye yönelik çabaların, “dağdan inişleri teşvik” formatında yoğunlaştığı günlerin 86. yıldönümü arefesine rastlaması da manidar bir tevafuk olmalı.

Keza, dönüşlere ara verilmesine paralel olarak operasyon ve çatışma haberlerinin artması da.

Netice olarak, 86 yıldır yaşananlar, cumhurun söz sahibi olduğu yönetim biçimi olması gerekirken, cumhuriyet adı altında bir baskı rejiminin kurulduğunu 30’lu yıllardan itibaren “İstibdad-ı mutlaka cumhuriyet namı verilmiş” sözüyle dile getiren Bediüzzaman’ı teyid ediyor.

Şimdi bundan kurtulma sancıları çekiyoruz.

Ama burada da gözden kaçmaması gereken bir nokta: Statükonun, demokrasi görüntüsü altında farklı aktörlerle devamına izin verilmemeli.

Bir taraftan statüko ile mücadele ediyor görünürken, diğer taraftan o statükonun sembollerine sahipleniliyorsa, ciddî bir sorun var demektir.

“En hakikî Atatürkçü biziz” sözünü dilinden düşürmeyen ve hedeflerini “ilke ve devrimleri toplumun ortak paydası kılmak” olarak deklare eden iktidar partisi ileri gelenlerinin söylemleri, işte tam da bu problemi gözler önüne seriyor.

Başbakan, Pakistan’da İkbal’in zafer öncesi M. Kemal’ine yaptığı övgüleri aktarırken, bu ülke devlet başkanının danışmanına ait “Atatürk ideolojisi ile AKP’nin dinsel hassasiyetinden oluşan kompozisyon Orta Asya, Ortadoğu ve bize rehber oluyor” sözü ise (A. Bayar, Akşam, 27.10.09) olaya daha farklı ve ilginç boyutlar kazandırıyor.

Statükonun, içte tamamen tükenme noktasına gelen asıl dayanağını yeni payandalar ve sun’î teneffüslerle yaşatmaya çalışırken, İslâm âlemine de model olarak götürme tezgâhı işlemez, ama bizde yol açtığı kronik sorunları oralara da taşır.

Ama vebalini sorumluları da taşıyamaz.

29.10.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (28.10.2009) - “Cuntalı demokrasi”

  (27.10.2009) - Silbaştan

  (25.10.2009) - İdrak ve iman

  (24.10.2009) - DTP’deki ayrışma

  (23.10.2009) - Kritik süreç

  (22.10.2009) - Başlangıç ve sonrası

  (21.10.2009) - Dağdan iniş

  (20.10.2009) - Münih notları

  (18.10.2009) - Yolculuk hızlanıyor

  (17.10.2009) - Yeni dengeler

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.