"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayat bir mücadele değil, muavenettir

Abdil YILDIRIM
12 Şubat 2022, Cumartesi
Hayatın maksat ve mahiyetinden habersiz olanlar, “hayat bir mücadeledir” diyerek, kendi hayatlarının devamı ve rahatlarının korunması için başkalarının hayatını hiçe sayarlar. Halbuki, kânattaki fıtrî işleyişe bakanlar, her şeyin birbirine yardım ettiğini, tam bir dayanışma içinde işlediğini göreceklerdir.

Bu nasıl bir mücadele ki, hiç kimseden en ufak bir beklentisi olmayan toprak, bitkileri beslemek için kazma ile, bel ile karnının yarılmasına, pulluk ile yüzünün yırtılmasına, traktörle ve biçerdöverle üstünde gezilmesine müsaade ediyor. Bunu yaparken de fıtrî bir vazifeyi yerine getirdiği için memnun oluyor.

Ağaçlar, sebzeler, otlar, kendileri çamurlu bir suyla iktifa ederken, insanlar ve hayvanlar beslensinler diye tatlı meyveler, besleyici sebzeler, lezzetli yemişler veriyorlar. Bu fedakârlığı yaparken, ne kendi aralarında, ne de insanlarla ve hayvanlarla bir mücadele içinde olmuyorlar. Gayet uyumlu ve ahenkli bir şekilde vazifelerine devam ediyorlar. 

Hayvanlar da insanlara yardımcı olmak için yük taşıyorlar, insan taşıyorlar, sütünden, yününden, tüyünden vererek insanların hayatını kolaylaştırıyorlar. Hatta, insanın temel gıda ihtiyacını karşılamak için canlarını feda ederek etlerini insanlara sunuyorlar. Eğer hayat bir mücadele olsaydı, insandan kat kat güçlü olan, hızlı koşan, hatta uçmak için kanatları olan hayvanlar, insana yem olmamak için bu özelliklerini kullanarak mücadele ederlerdi. Belki de sürü halinde insanın üzerine yürüyerek intikam almaya çalışırlardı. 

Bir ormanda yüzlerce çeşit ağaç, binlerce sınıf bitki ve hayvan, tam bir uyum, ahenk ve yardımlaşma içinde yaşayıp giderler. Ağaçlar kuşlara yuva ve barınak olur, sarmaşıklara merdiven olur, meyveleriyle kuşları, böcekleri ve sair hayvanları besler. “Yırtıcı hayvan” dediğimiz mahlûklar, tabiatta ölü hayvan leşlerini yiyerek onları ortadan kaldırır, temizlik yaparlar. Arılar, insan için şifalı ve tatlı bir gıdayı hazırlarken, aynı zamanda bitki çiçeklerinin döllenmesine yardım ederek onların üremesini sağlar. Yani tabiatta tam bir yardımlaşma, dayanışma ve ahenk hüküm sürmektedir. Mücadele bunun neresinde? Bu faaliyetlere mücadele değil, “muavenet” demek gerekmez mi?

“Hâlık-ı Kerîm’in kerem düsturlarından ve erkân-ı kâinatta kemâl-i itaatle imtisal edilen düstur-u teavünle, nebâtat hayvânâtın imdadına ve hayvânat insanların yardımına koşmasından tezahür eden o umumî kanunun rahîmâne, kerîmâne cilvelerini cidal zannedip, ‘Hayat bir cidaldir’ diye, ahmakane hükmetmişsin... Acaba zerrat-ı taamiyenin (gıda zerrelerinin) kemal-i şevkle beden hücrelerinin gıdalandırılması için koşmaları nasıl cidaldir? Nasıl bir çarpışmaktır? Belki o imdat ve o koşmak, Kerîm bir Rabbin emriyle bir teavündür.” (Lem’alar, 17 Lem’a)

Demek ki hayat, insanın bakış açısına göre anlam kazanıyor. Dinsiz felsefenin gözüyle bakılırsa, “hayat bir mücadeledir” sözü bu felsefenin temelini teşkil eder. Bütün canlılar, bir cidal, çarpışma ve mücadele halinde görülür. İman gözlüğü ile bakılırsa, her şeyde bir yardımlaşma, dayanışma ve ahenk olduğu görülecektir.

Okunma Sayısı: 2759
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı