Tekvini şeriat olan tabiat kanunlarına uymak ve tedbir almak da hür irade çerçevesindeki kaderdendir.
Tedbir almayan ve hesap sormayanlar takdir-i İlahi’nin ağır cezalarına müstehak olacakları da kaderdendir. Evet, kimileri deprem ve sair afetlere karşı ilan-ı isyan ederken; yönetici ve iktidar sahipleri, ithamlardan kurtulmak veya güya teselli için-meali şöyle olan ayet-i kerimeyi paylaşıp seslendiriyor:
“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma ve fakirlik ile deneriz. Ey Peygamber! Sabredenleri müjdele!” (Bakara Suresi, 155.) Evet, doğru; püf noktası ve imtihanın bir boyutu bu. Halbuki, “Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir.” (Şûrâ Suresi, 30.) diye ferman edilir. Ve, Adil-i Mutlak olan “Allah insanlara zerre kadar zulüm, haksızlık etmez. Fakat insanlar birbirlerine zulmederek kendilerine yazık ediyorlar.” (Yunus Suresi, 44.)
Allah mal verir-alır imtihan eder, çocuk verir-alır imtihan eder. Makam, yetki, güç, kuvvet verir imtihan eder. Adalet yapıp yapmamakla, zulmedip-etmemekle imtihan eder. Binaları sağlam yapıp-yapmamak, malzemeyi çalıp-çalmamakla da imtihan eder. Hırsız, yolsuz, rüşvetçi, zalim yöneticileri destekleyip-desteklememekle, alkışlayıp-alkışlamamakla, uyarıp-uyarmamakla da imtihan eder. İşi ehline verip-vermemekle de imtihan eder. Zalim yöneticileri, yanlış iş yapanları “fiilen, iltizamen ve iltihaken” destekleyip, alkışlayıp ses çıkarmamakla da imtihan eder.
Gerçek şu ki, Allah hiç kimseye en küçük bir haksızlık yapmaz: “İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de tuttukları kötü yoldan dönerler.” (Rûm Suresi, 41.) Peygamberimiz (asm), “Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur!” (Hud Suresi 113.) ayetini şöyle tefsir etmiş: “Bir toplulukta birtakım günahlar işlenir, işlemeyenler o günahları işleyenlerden daha güçlü ve daha çok oldukları halde, engel olmazlarsa, mutlaka Allah hepsine birden cezâ verir.” (Ebû Dâvûd, Melâhim, 17; vd)
“Deniz dibindeki balıklar dahi günahkâr ve zâlimlerden şikâyet ediyorlar ki, onların yüzünden yağmur kesilir (kuraklık olur), hattâ bizim nafakamız azalır.” (Tergip ve Terhib, 1:281, 3:314.)
“Birgün peygamberimize (asm), ‘İçimizde iyi insanlar varken, helâk olur muyuz?’ diye sorulmuş. O da, ‘Evet, ahlâksızlık ve günah çoğaldığı zaman helâk olursunuz?’ buyurmuşlardır.” (Buhârî, Fiten 4)