Çağı okuyan Bediüzzaman, şahıs devrinin bittiğini tesbit eder ve “şeyh, hoca, hocaefendi, ağa, lider vs.” aradan çıkarmış; yerine şahs-ı maneviyi koymuştur.
Bunu da, bizzat kendisini örnek vererek, göstermiştir: “Meziyetler benim değil, Risale-i Nur’undur. O da Kur’ân-ı Hakîmin bir hakikatinin bir tefsiridir. Ve her asırda dine ve imana tam hizmet eden müceddidler geldikleri gibi, bu acip ve komitecilik ve şahs-ı mânevî-i dalâletin tecavüzü zamanında bir şahs-ı mânevî müceddid olmak lâzım gelir. Eski zamana benzemez. Şahıs ne kadar da harika olsa, şahs-ı mânevîye karşı mağlûp olmak kabildir. (...) Ben bir çekirdektim, çürüdüm, gittim. Bütün kıymet Kur’ân-ı Hakîmin mânâsı ve hakikatli tefsiri olan Risale-i Nur’a aittir.” (Bediüzzaman, Şuâlar, s. 377)
Evet, şahıs, lider, imam, şeyh, hacı, hoca, ağa, bey, ağabey, vekil gibi şahıslara endeksli bir yönetimi ve yapılanmasını değil; cemaate, şahs-ı maneviyeye, istişareye meşverete dayalı bir yönetim biçimi öngörüyor. Niçin?
Zira, Deccalizmin/Süfyanizmin kolları olan “ifsat, ahlâksızlık, dinsizlik, zındıka ve mason komiteleri” bilhassa “âlimleri, sıradan insanları, dindarları” korkutur, avlar, aldatır, yanıltır, saptırır, satın alırlar ve çok fena şeyler yaptırırlar!.. Bu vasıtalar da şunlardır:
“Hubb-u cah (siyasî, içtimaî makam, mevkî sevgisi),
Havf damarı, (istikrarsızlık, başka parti gelir korkusu, makamını, elinden alma korkusu, hapis, yaftalama vs., vs. gibi her türlü korku)
Tama (aşırı açgözlülük, maişet noktasında hırs),
Asabiyet/milliyetçilik damarı (üstünlük duygusu, kan, neseb bağı asabiyeti, cemaat asabiyeti, siyaset-parti asabiyeti ile aldatır)
Enaniyet (Egoizm, benlik, kibirlilik damarı. Sen büyük adamsın, sen bilirsin, sen olmazsan bu memleket batar, senin gibi bir ehl-i hizmet, senin gibi bir lider, senin gibi bir ilim adamı, büyük adam dünyaya gelmemiştir sözleriyle avlar)
Tenperverlik: Yalnız kendini düşünme, kendini sevme, kendi için endişe etme damarı… ve dünyanın cazibedar şeyleriyle” (kadın, vs.) aldatma. (Bediüzzaman, Mektûbât, 401-414)
Sonra bu güce, bunca desiselere, tuzaklara bağımlı hale gelirler. Sonra her istediklerini yaptırırlar. Sonra, en sonunda bu güç tarafından yok edilirler!