Ortadoğulu Müslüman, düşmanına tonlarca para ödüyor, “Bismillahirrahmanirrahim!” diyerek silâhı alıyor. Sonra, Müslüman kardeşine kurşun yağdırıyor. Bu ne dehşetli bir hal!
O da, aynı şekilde ve belki daha da şiddetle mukabele ediyor! Ülkemizde ise, Müslüman Müslümana, “cehalet, fakr ve ihtilâf” düşmanından satın aldığı “nefret” bombaları atıyor. Bunun temel sebebi nedir? Müslümanı Müslümana düşman eden düşman kim?
“Bizim düşmanımız cehalet, zarûret, ihtilâftır.” 1
Çaresi ne? “Bu üç düşmana karşı sanat, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz.” 2
Peki bu düşmanlığın psikolojik saıkı nedir? “Mü’minlerde nifak ve şikak, kin ve adâvete sebebiyet veren tarafgirlik ve inat ve haset.” 3
Bunun çaresi nedir? Kur’ân’ı dinlemek. Bizi kardeş yapan âlemlerin Rabbi olan Hâlıkımız Allah (cc) mealen şöyle buyuruyor: “Mü’minler birbirlerinin kardeşidir.” 4
Bu kardeşliğin ulviyet ve derinliğini kavramak için Uhuvvet Risalesi’ni okumamız, anlamamız gerekiyor. İhlâs ile, benimsememiz gerekiyor.
Şimdi, Peygamber Efendimizin (asm), şu sözüne kulak verelim (mealen): “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden zarar görmediği kimsedir.” 5
Biz nasıl Müslümanız, Müslüman bizden nasıl emin olabilir? Ne elimiz kaldı, ne dilimiz kaldı. Biribirine, elense çekiyoruz, kötü sözler sarf ediyoruz.
Hani, “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden zarar görmediği kimse” idi?
Yaptıklarımız Müslümanca mı?
Şunu kesinlikle bilmemiz, anlamamız, özümsememiz, benimsememiz gerekiyor:
“Bizim düşmanımız cehalet, zarûret, ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz.”
Dipnotlar:
1- Bediüzzaman Said Nursî, Tarihçe-i Hayat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 57. 2- Age. 3- Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 253. 4- Hucurât Sûresi: 10. 5- Tirmizi, İman 12, Nesai, İman 8.