Eski çağlar ile bugünün insanının, bilhassa Müslümanının ne yaman tezatları, çelişkileri var. Eski insanlar 1000 sene yaşıyorlardı, mağaralarda, derme-çatma evlerde yaşamaya kanaat ediyorlardı, 100 yıllık evler inşa etmiyorlardı!
Günümüz Müslümanları ise, ortalama 65 sene yaşıyor, hiç ölmeyecekmiş gibi evler inşa ediyor! Eski insanlar çok az gıdaya sahipken kanaat ediyordu ve açlıktan korkmuyordu!
Bugün her Müslümanın buzdolabı, vs. tıka basa besin maddesi dolu, yine aç kalmaktan korkuyor…
Eskiden giyecek üretimi azdı, Müslümanlar bol ve sıkı giyinirlerdi… Bugün evlerimiz, gardroplar, vestiyerler elbise dolu, tesettüre uymuyor, yarı çıplak geziyorlar!
Eskiden bilgi azdı, iman kavi idi… Bugün takvim, gazete, dergi, kitaplar, internet, vs., vs’den bilgi yağıyor. İman, İslâm şartları rahatlıkla izah ve ispat ediliyor. Müslümanlar cehalet, şüphe ve vesvese içinde yüzüyor!
Eskiden ulaşım vasıtaları yavaş ve pahalı idi, ama çok sıkı bir sıla-i rahim vardı. Bugün, kitle iletişim vasıtaları hız ve konfor kazandı, akrabalar biribirinden kaçıyor!
Eskiden az şeyleri vardı insanların, çok ikramlarda bulunurlardı. Bugün çok şey var, cimrilik de o nisbette! Eskiden güvenlik/emniyet alet, cihazları azdı, ama, insanlar korkusuzdu. Bugün enva-ı çeşit teknolojik güvenlik birimleri ve aletleri var, aynı oranda da korku dağa-taşa sinmiş!
Ve şimdi AKP iktidarının dehşetli, fitneli çelişkisi. “Yolsuzluk, yoksulluk, yasakları” ortadan kaldıracak “dindar, dürüst!” bir parti ve iktidar diye sunuldu. Ne var ki, elinde dinden kaynaklanan ne bir program, ne de gerçekten dinin derinliğine inebilen kadrolar vardı.
“Yönetim, eğitim, ekonomik, ticarî sistem” tamamen kapitalizme, Kemalizme, istibdata dayanıyor… Yani bu “şarap fabrikası”nın bütün çarkları kapitalizm üzerine dönüyordu.
Şu halde, dünyada en büyük ahmak odur ki, böyle bir şarap fabrikasının başına, idaresine dindar bir müdür ve kadro atamakla, “mevlid şerbeti ve gülsuyu” üretimi yapmasını beklemekti!
Bu iddiamızı AKP’nin kurulma aşamasındayken ve iktidara geldiği 2002’den beri söyleye geldik! Şimdi geldiği hazin hal, tam da uyardığımız noktadır…