"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cemaatin Kur’ân’daki yeri

Ali FERŞADOĞLU
06 Temmuz 2019, Cumartesi
Medenî varlıklarız, bir arada yaşamak mecburiyetindeyiz.

Aciziz, fakiriz. 

İhtiyaçlarımız sayısız, düşmanlarımız nihayetsizdir. 

İnsanca yaşayabilmemiz için çok sanatlara, dayanışmaya, yardımlaşmaya muhtacız.

Cemaatleşmek zorundayız.

Demek cemaat, fıtrat ve sosyal hayatın tabiî bir sonucudur. 

Cemaat, sadece “topluluk, toplum” gibi kısır ve ruhsuz kelimelerle ifade edilemez. Topluluk, cemiyet, mâddî ve kültürel boyutludur. Oysa cemaat maddî, mânevî, dünyevî, uhrevî, sosyal boyutlara sahip.

Birden fazla insanın bir araya gelip, sağlıklı iletişim kurup, etkileşim sağladığı sosyal topluluğun adı cemaattir.  Cemaat, bir sivil örgüt değildir. Ancak, cemaatin sivil örgütleri, gönüllü kültür kuruluşları olabilir. 

Psiko-sosyolojiye göre cemaat, sosyal hayatın tabiî, fıtrî bir sonucudur. 

Sosyal dokunun en sağlam, en faydalı, en etkili yapı taşı “cemaat-tarikat”tir.

Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye cemaatleşmeyi istiyor. (Başka bir yazımızda cemaatin Kur’ân ve Sünnetteki yerini ele alacağız.)

Bütün insanlar Hz. Âdem (as) ve Hz. Havva’dan (ra) çoğalmışlardır. 

Ancak, bu kan ve nesep kardeşliğidir. İslâm, bu kardeşliğin üstünde, kökleri lâhûtî âleme dayanan bir mânevî kardeşlik getirmiştir. Bu hikmetlere de binaen Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye sosyalleşmeyi, cemaatleşmeyi tavsiye, hatta emreder. 

“Mü’minler kardeştirler.” 1

Mü’minleri “kardeşler cemaati” yapan ve “uhuvvet” prensiplerini vaz’ eden Kur’ân, bütün Müslümanlara (mealen) şöyle ferman ediyor: 

“Allah’ın dinine ve Kur’ân’a hep birlikte sımsıkı sarılın; ayrılığa düşüp dağılmayın. Bir de Allah’ın üzerinizdeki ni’metini hatırlayın ki, siz biri birine düşman iken O, kalblerinizin arasını uzlaştırıp ısındırdı da siz O’nun nimetiyle kardeşler oluverdiniz...” 2

Bu mefhumun tarihî gelişimi boyunca geniş mânâ ve tatbikatları var. Birçok ibadetin cemaatle ifa edilmesi de cemaatleşmeyi gerektirir.

Cemaat, aynı görüş, aynı düşünce, aynı ideallerle birlikte, aynı hizmet metodu çerçevesinde hareket eden ferdlerden teşekkül eden nûrânî bir halkadır.

Meali, “Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir dişiden yarattık; sonra da biribirinizi tanıyıp kaynaşasınız ve aranızdaki münasebetleri bilesiniz diye sizi milletlere, kabilelere ayırdık” 3 şeklinde olan âyetin de yansımasıdır.

Dipnotlar:

1- Hucurât Sûresi, 10. 2- Âl-i İmrân Sûresi, 103. 3- Kur’ân, Hucurât Sûresi, 13.

Okunma Sayısı: 1420
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı