Bir kardeşimiz, “İçten dua ettiğimiz halde niçin bâzıları kabul olmuyor?” diye sordu.
Bu suâlin cevabından önce tarifine, mahiyetine ve çeşitlerine bakalım. Dua isteme, çağırma, sevk etmek, demektir. Terim olarak, “İnsanın her türlü halini söz, duruş, beden diliyle Cenab-ı Hakka sunması ve için yakarmasıdır.” Risale-i Nur’da dua ile ilgili şu temel kural verilir:
“Dua bir sırr-ı azîm-i ubudiyettir. Belki ubudiyetin ruhu hükmündedir.”1 Yani, kulluğun büyük bir sırrı ve ruhudur. Ki, “İnsan bu âleme ilim ve dua vâsıtasıyla tekemmül etmek [ahsen-i takvim üzerine gelişmek, mükemmelleşmek, kâmil insan olmak] için gelmiştir [...] İnsanın vazife-i fıtriyesi taallümle [yaratılış vazifesi öğrenmekle] tekemmüldür, dua ile ubudiyettir.“2 İnsan dua ile aczi, fakrı nisbetinde kulluğunu anlar, sonsuz kudret ve gına sahibi olan Allah’a (cc) yönelir, teşekkürünü sunarak kulluğunu yerine getirir. Duaya da çok boyutlu bakar Bediüzzaman:
Bir türü; İstidat lisanıyla (tohumların ve sebeplerin), ihtiyac-ı fıtrî lisanıyla ihtiyaç dairesinde zîşuurların (şuur sahiplerinin, bebeklerin) duasıdır.3 Hattâ, teknik, teknolojik keşif ve icadların büyük bir kısmı da halis dua neticesidir. Acıkır, susarız, Allah da bu ihtiyaçlara binaen yeryüzünü erzak tarlası, su deposu yapıyor ve “lisan-ı ihtiyaç” dili ile yaptığımız dualara cevap verilir.
Bizim yaptığımız meşhur dua ise iki çeşittir: “Biri fiilî, biri kavlî. Meselâ çift sürmek fiilî bir duadır. Rızkı topraktan değil; belki toprak, hazine-i rahmetin bir kapısıdır ki, rahmetin kapısı olan toprağı saban ile çalar.”4 Üçüncü nevi dua: Zorda kalındığında ve safi kalple yapılan duadır. İmkânsız gibi görünen zor durumlardan kurtulmak, dağda ağaç üstünde ekmek bulmak; safî bir niyet ile duanın, istemenin neticesidir. Doktor yaşlı insanlara istedikleri yemekleri değil, perhiz verirler. Keza, çocukların istedikleri ilâçları değil; başka ve düşük dozajlı vermeleri gibi. Dualarımıza da cevap verilir, fakat istediğimiz gibi değil!.. “İnşaallah uçağa yetişirim!” diye aşk ile dua edenler, düşünce, “İyi ki duam kabul olmadı!” diye dua ederler!
Aynı zamanda doğru, iyi ve güzelliklere kanalize ile motive olmak demek olan dua ruhî, hissî ve bedenî bir tedavidir. Ve çevremize müsbet enerji frekanslarını yaymaktır. Yani, dualarımızla hava ve hâdiseler mayalanır ve mahiyetleri değiştirilir!
Peygamberimiz (asm), dualarımızın tesirli ve makbul olmamamasının bir sebebini de şöyle açıklamış: “Allah yolunda seferler yapmış, üstü başı tozlanmış bir adam ellerini semaya kaldırarak, ‘Yâ Rabbi, Yâ Rabbi’ diye yalvarıyor. Oysa yediği haram, içtiği haram, giydiği haramdır. Böyle birisinin duası nasıl kabul olur?”5
Dipnotlar:
1-Mektubat, s. 350.; 2-Sözler, s. 352-353; 3-Mektubat, s. 350.; 4-Age., s. 353.; 5-Müslim, Zekât, 65.