"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Geriliğin sebebi istibdat değil mi?

Ali FERŞADOĞLU
10 Nisan 2021, Cumartesi
Bazı zihinler ki -içimize de hulül etmişler- hâlâ, elleri patlayıncaya kadar müstebit/diktatör, tek adam ve zalimleri alkışlarken şöyle diyor: “Geri kalmamızın sebebi milletin geri zekâlılığı ve tembelliğidir. Tarihten beri böyle…”

Baskıcı eğitim sisteminden, müstebit rejim ile devlet yapılanmasından, tek adamcı, yönetim biçiminden, baştan ayağa yasaklarla dolu darbeler anayasasından, adıl olmayan adalet ve yönetim sisteminden, hür, demokrat, şeffaf, sorgulayıcı olmayan kanunlardan bahsetmiyor!  

Bediüzzaman’a göre gerilik, fakirlik ve perişanlığın birinci sebebi, “istibdat, müstebit sistem, rejim, devlet yapılanmasıdır, “ilmî, siyasî, askerî” istibdattır: 

“İstibdat tahakkümdür, muâmele-i keyfiyedir, kuvvete istinad ile cebirdir, rey-i vâhiddir, sû-i istimâlâta gâyet müsâit bir zemindir, zulmün temelidir, insâniyetin mâhisidir. Sefâlet derelerinin esfel-i sâfilînine insanı tekerlendiren ve âlem-i İslâmiyeti zillet ve sefâlete düşürttüren ve ağrâz ve husûmeti uyandıran ve İslâmiyeti zehirlendiren, hattâ herşeye sirâyet ile zehrini atan, o derece ihtilâfâtı beyne’l-İslâm îkâ edip, Mûtezile, Cebriye, Mürcie gibi dalâlet fırkalarını tevlid eden, istibdattır. Evet, taklidin pederi ve istibdâd-ı siyâsînin veledi olan istibdâd-ı ilmîdir ki, Cebriye, Râfıziye, Mûtezile gibi İslâmiyeti müşevveş eden fırkaları tevlid etmiştir.” (ESDE, Münâzarât, Yeni Tanzim, s. 159-160)   

“Ya bendensin veya hainsin” anlayışı-daha doğrusu anlayışsızlığı-hakimdir. İşler, emanetler, kararlar ehline değil, tek kişiye, cumhurbaşkanı kararına verilmiştir.  

Suistimalat zemini, yani, yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvetler gırla gider. Zulümler, haksızlıklar, adaletsizliklerin de temeli ilmî, idarî, siyasî, askerî istibdatlardır. İnsanlığı sefil ederek mahvetmiş, İslâm âlemini de zehirlemiş.  

İkincisi ise: “Ben zannederim ki, bu milletin perişaniyetine, fazla cehaletten ziyade, nur-u kalb (kalbin nuru, aydınlığı) ile müterafık (arkadaş, refekat ile beraber) olmayan fazla zekâvet-i betrâ (çok aşırı, faydası olmayan zekâ) tesir etmiştir. Bence en müthiş maraz asabîliktir (öfke, asabiyet, aşırı duygusal) Zira herşeyi haddinden geçirmekle aksülâmel yaptırır. 

Yani, kullanılmayan, kullandırılmayan, inkişafına müsaade edilmeyen, prangalar vurulan fazla zekâvet-i betrâ”dır. 

Okunma Sayısı: 2001
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali

    10.4.2021 18:02:41

    fazla zekâvet-i betrâ: duygusuz nursuz soğuk zeka.

  • M.yildirim

    10.4.2021 15:50:31

    Risale i nuru batıllara âlet edenler,rezail i narcı olmaktan nasıl kurtulabilirler.?Aman ne acâib çelişki,ne talihsizlik!Hafazanallahu Teâlâ,âmîn.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı