Her düşünce, her din, her ideoloji veya ekonomik sistem “fikrî/iman” ile “uygulama/pratik” olmak üzere iki boyutludur.
İslâmiyette iman fikrî; fıkıh ise, pratik cepheyi oluşturur. Amelin/eylemin itici gücü ise, inançtır / imandır.
Vücudumuzu sinir sistemimiz, onu da ruhumuz yönetir. Ruhumuzu duygularımız, duygularımızı düşüncelerimiz, düşüncelerimizi de inançlarımız / imanımız...
Nasıl inanıyorsak öyle düşünürüz, nasıl düşünürsek kendimizi öyle programlarız...
Ruh ve beden, mana ve madde beraberliği var. Fakat, bedenimizi ruh, maddeyi mana yönetir. Kalkmak maddedir, kalmak istemek manadır. Önce kalkmak isteriz; sonra kalkarız.
Göz maddedir. Bakmak istemek manadır, sonra gözlerimizi çeviririz. Ve hakeza…
İman, doğru düşünme biçimidir. Doğru algılar ve isabetli düşünürsek, bilgi üretimini de arttırırız.
Cehalet yok olursa beynimiz değişir ve gelişir.
İman hem nurdur, hem kuvvettir/enerjidir. İman, bütün mükemmelliklerin madeni ve temelidir.
İman marifetullah (bütün isim ve sıfatlarıyla) Allah’ı bilmeye en geniş ve ışıklı fen; bütün gerçek ilimlerin esası, madeni, ruhu ve mükemmelliklerin Kâbe’sidir.
Bütün fen ve sosyal ilimlerin kaynağı Esmai Hünsadır.
Allah’a, kitaplara (Kur’ân’a), peygamberlere iman, teknolojinin en son sınırını çizen ve onların gösterdiği mu’cizelerden ilham alarak ilmî ve teknolojik çalışmalara sevk eder.
Dolayısıyla ekonominin itici gücü de temelde imandır. Tevhid; tevekkül, çalışma, iktisat, kanaati gerektirir. İsraf ve hırstan da uzak kalmayı. İslâm şartlarının, yani, ibadetlerin de ekonomiye yansımaları, muhteşem bir iktisadî hayatı gerektirir.
Özetle, diğer ekonomik sistem ve doktrinler, bir iki noktaya dayanırken ve tahşidat o noktalara yapılırken, İslâm ekonomisi iman; ibadet, ahlâk, maddî manevî bütün boyutları ele alır.
Diğer bir ifadeyle, İslâm iktisadının anahtar kelimeleri; imân, “tevhîd-ulûhiyet”, hikmet, tevekkül, cihad/çalışma/üretim, duâ (sözlü ve fiilî, yani çalışarak yapılan duâ), tüketim, israf (yeme-içme, giyinme vs.), iktisat, kanaat, helâl-haram, zekât/paylaşım ve faizin yasaklanması gibi mefhumlardır.
Müslümanın ekonomik gücü; iman kuvvetiyle orantılı.
Zira, bu kavramların pratik hayata yansıması iman gücü ve ibadetlerin ifasıyla mümkün.