"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Pozitivizm, “kavramlar, sömürü” ve Risale-i Nur’un dili

Ali FERŞADOĞLU
20 Nisan 2013, Cumartesi
Ülkemizin sayılı düşünce ve ilim adamlarından Prof. Dr. Ş. Teoman Duralı, Prof. Dr. Yusuf Kaplan’ın Düşüne Taşına (14.01.2009) programında “kavramlar, felsefe, sömürü” ile ilgili çok önemli noktalara temas etmiş.
Ve çağın en önemli probleminin “kavram kargaşası” olduğu tesbitini yapmış:
“Kavramdan (mefhumdan) daha büyük bir silâh yok. Çölde susuz kalan ‘su’ diyemezse ölür! Kavramsızlık böyledir.
“Dilsiz yalnız çocuklardır. Onları da en büyük dâhî anne anlar! Medeniyetin en önemli problemi kavram kargaşasıdır.
“İnsanlık kavramlarla ikna ediliyor. Ve yeni bir din ortaya atılıyor: Protestanlık ve Kapitalizm!
“Çağın ardamarı çatladı. İnsan insan olalı her şeyi din düzeni kodluyordu. Tâ ki, 1600’lü yıllara kadar. Onun da yerini felsefe aldı.
“Kulakla ve kamera ile toplumları kandırıyorlar. Büyülüyorlar. Kadını, adamları uyuşturuyor, bağımlı yapıyor, sonra sömürüyorlar.”
Prof. Dr. Ş. Teoman Duralı, çok önemli noktalara dikkatlerimizi çekiyor. Gerçekten de, "pozitif sisteme aykırı" düşecek tarzda, Katolikliği tam tersine çevirerek, adına "pozitivizm" denen "insanlık dinini" kuran seküler felsefecilerden Aguste Comte’a (1798-1857) göre her şey, nefse hizmet eder ve hayat maddî, nefsî çıkarlar elde etmekten ibarettir.
O, dini yalnızca bir takım inanç ve tasavvurlardan ibâret sayıyordu. Üç Hal Kanunu'nda insanlığı "teolojik, metafizik ve pozitif" dönem olarak ayırmıştı. (Prof. Dr. Ünver Günay, Din Sosyolojisi, İnsan yay, İst, 1998, s. 222-223.)
Pozitivizm, kâinatta her an, her saniye görülmekte olan yaratılış kanunlarını, bin bir türlü olağanüstülükleri, büyüleyici güzellikleri, baş döndürücü mu’cizeleri "tabiat"a, uydurukçasıyla "doğa"ya, şuursuz sebeplere ve kör tesadüfe bağlayıp hiçe indirdi. İlâhî maksat, sır ve hikmetlerin üzerine kara bir perde çekti. Kitleleri peşinde sürükleyerek dalâlet vadilerine attı.
İlâhî, Semavî, vahyî, dinî, manevî kavramları alt-üst ile yok eden başta "Pozitivizm" olmak üzere seküler felsefî akımlar, uyandırdıkları fitne-fücûr ile insanlığı kasıp kavurmaktadır. Bugün, hâlâ, bütün dünyada bazı zihinlerde, sistemlerde ve resmî dâirelerde yaşıyor!
Bediüzzaman da, Risale-i Nur ile Semavî, İlâhî, vahyî kavramları kullanıp ihya ediyor; deccalizmin şubeleri olan seküler felsefî akımları çürüterek, onlarla mücadele ediyor.
Bunu da bir sonraki yazımızda ele alalım inşaallah.
Okunma Sayısı: 1247
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı