Sonsuz isim ve sıfatlar sahibi olan âlemlemlerin Hâlıkı ve Rabbi, sonsuz ilmiyle her varlığın hayat programını taktir etmiştir. Olmuş ve olacak herşeyin Levh-i Mahfuzda yazmıştır. Bu İlâhî plan ve programa kader denir.
Zamanı gelince de her an, her saniye, her dakika, her saat, her gün, her hafta, her ay, her mevsim, her yıl, her asır, her devir hayat sahasına çıkarması, yaratılması ise kazadır.
Hangi mahlûktan ne kadar yaratacağını da plânlamış, programlamıştır. Bu Rabbimizin sonsuz ilim, irade ve kudretinin de gereğidir. İnsanoğlu sanatını da Sani’-i Hakîm olan Allah’ın eserlerine bakarak taklit ile inşa etmeye çalışıyor. Sadece inşa ediyor, hiçbir şeyi ortaya çıkaramıyor. Meselâ, etin, sütün, kanın, sebze ve meyvelerin bileşkelerini, elementlerini mili, mili gramlarına göre bildiği halde, bir parça et, bir damla kaşık süt, bir damla kan, bir meyve yapamıyor… Tüp bebek, genetik kopyalama ve kadere bu zaviyeden baktığımızda; ilim, teknik, teknoloji zirvelere ulaşsa bile, Cenâb-ı Hakk’ın yaratmak istemediği hiçbir mahlûku hayat sahasına çıkarılamaz, hiçbir fiili işlenemez.
Bu hakikat Kur’ân’da şöyle beyan edilir: “Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Dilediğini yaratır; dilediğine kız çocukları, dilediğine de erkek çocukları bahşeder. Yahut onları, hem erkek hem de kız çocukları olmak üzere çift verir. Dilediğini de kısır kılar. O, her şeyi bilendir, her şeye gücü yetendir.”1
Öte yandan kader, Allah’ın sonsuz ilminin tezahürüdür. İnsana da hür irâde vermiştir. Ezelde insanlığın “tüp bebek veya genetik kopyalama” yapacağını da bilip irâdesini bu yönde tecelli ettirmiş; dünyaya göndereceği mahlûkunu da buna bağlamıştır.
Şu hususu da kesinlikle bilmek, şuurunda olmak gerekir: Cenab-ı Hak, bizi herşeyle, her nimetle ve nimetsizlikle imtihan ediyor: Çocuk verir imtihan eder, vermez imtihan eder, verir ve sonra alır imtihan eder. Sağlık verir imtihan eder, hastalıkla imtihan eder. Mal verir imtihan eder, mal alır imtihan eder…
Eğer Cenâb-ı Hak, yaratmayı veya yaratmamayı taktir etmişse, sebeplerin, tedbirin hiçbir tesiri olamaz.
Zaten daha önce de, sebeplerin hiçbir fonksiyonunun olmadığını gördük. “Tüp bebek” meselesinin dinî hükmüne gelince: Sahabilerden birisi, erkek sperminin, yâni meninin “azil” (rahmin dışına akıtılması) meselesini sormuş.
Verdikleri cevap, bu husustaki inancımızın esasını teşkil etmektedir:
Azil yapmanızda bir günah yoktur. Fakat, Cenâb-ı Hakk’ın kıyamete kadar doğmasını taktir buyurduğu her canlı mutlaka doğar. 2
Tüp bebek, kadınlardaki bir rahatsızlık veya herhangi bir arızadan dolayı çocuk doğmuyorsa, uygulanan bir metottur. Cinsî münâsebet olmaksızın, eşin menisinin, yâni, sperminin kadının rahmine yerleştirme ameliyesinden ibarettir.
İslâma göre, meni, spermler nikâhlı kocanın ise, yâni, karı koca arasında olmak şartıyla câiz ve meşrûdur. Aksi halde, kesinlikle gayr-i meşrûdur, haramdır ve zinâdır.
Dipnotlar:
1- Kur’ân, Şûrâ, 49-50.
2- Buhârî, Megâzî, 32; İbn-i Mâce, Nikâh, 30.