“Baş bir batman yükü kaldırır, göz bir saçı kaldıramaz” diyor Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri.
Hizmetin bu kadar hassas ve narin olması, onun üstün değerlere sahip olduğunu gösterdiği gibi, dâhili ve harici tuzakların da çok olduğunu gösterir.
Dâhili ve harici ‘düşman’lar kimlerdir? Dâhili düşmanımız önce nefsimizdir.
Zübeyir Gündüzalp Ağabey diyor ki; “Üstadımdan aldığım ilk ders, ‘Gardaşım; bu hizmet meşakkatlidir, ancak meşakkat medar-ı makbuliyettir’ sözlerini okuduğumda, soğukta, sıcakta, karda, yağmurda derslere gitmek ve aynı şartlarda Nurlar’a hizmet etmek olarak anlamıştım. Oysa gerçek meşakkatin enfüsi dairede nefsimle olduğunu yıllar sonra kavrayabildim.
Şöyle ki; hizmette uzun sure sebat edip Nurlar’daki hikmetleri anlamaya başladıkça “muzır maniler” hücuma geçer, hedefinde siz varsınızdır. Bundan sonra hata yapmadan daha dikkatli olarak mesafe kat etmek için lâhikaları mükerreren okuyarak bertaraf edebilirsiniz.
Daha da yukarılara ulaşınca, rüzgârlar daha sert esmeye başlar. Başımızın üstünde fırtınaların koptuğunu görürüz. Düşmeden ayakta kalmak için sağlam bir istinat direğine ihtiyacımız vardır. Tehlikelerin bazıları eteğimizden, paçamızdan, kolumuzdan, bacağımızdan asılarak bizi aşağıya doğru indirmek isterler. İşte o zaman imtihan sorularının zorlaştığını anlayarak daha mutedil, daha anlayışlı, ön yargısız bir yaklaşım gösterip, sert esen fırtınaları bertaraf edebiliriz.
Zor da olsa zirveye varılmış olsa bile, şeytanî ve nefsanî vesveselerle birlikte fırtınalar hiç ara vermeden esmeye devam ederler. Öte yandan hizmetimizde yüzde bire bile taalluk etmeyen, ancak en büyük derdimiz olan ve en yakın arkadaşlarımızı siyasî cereyanına kaptırıp aramızdan ayrıldığını görmek bize çok dokunur.
Göz kadar hassas olan hizmetimizi Üstadımızın şu sözleri çok güzel ifade ediyor: “Kardeşlerimden rica ederim ki; sıkıntı ve ruh darlığından veya titizlikten veya nefis ve şeytanın desiselerine kapılmaktan veya şuursuzluktan arkadaşlardan sudur eden fena ve çirkin sözlerinden birbirini küsmesinler ve ‘haysiyetime dokundu’ demesinler. Ben o fena sözleri kendime alıyorum. Damarınıza dokunmasın. Bin haysiyetim olsa, kardeşlerimin mabeynindeki muhabbete ve samimiyete feda ederim.” 1
Üstadımızın bin haysiyetini feda edecek kadar önemli olan aramızdaki muhabbetin ziyadeleşmesi için bize ne oluyor ki, bir tek haysiyetimizi dahi feda edemiyoruz?
Bu hizmette saadetli, gönül rahatlığı içinde hizmet etmek istiyor isek; her fıtratın değişik olduğunu ve şahsî kusurları görmezden gelmek gerekir.
“Sen ey riyakâr nefsim! ‘Dine hizmet ettim’ diye gururlanma (Allah bu dini facir bir adamın eliyle de kuvvetlendirir) 2 Hadis-i Şerifi rehberimiz olsun. Bizim hizmete ihtiyacımız var.
Dipnotlar:
1- Lemalar, s. 439.
2- Hizmet Rehberi, s. 221.