"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dinî gazeteler nasihatçı olmalı

Cevat ÇAKIR
19 Nisan 2020, Pazar
Risale-i Nurda gazete ve gazeteciler (3)

Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin, sözlerini çarpıtan Cumhuriyet gazetesine tepkisi: “Aleyhimizde olan Cumhuriyet Gazetesi müdafaamı çok yanlış ve gayet fena bir tarzda tağyir etmiş, hattâ “Bir cânî yüzünden on mâsuma zarar gelmemesi için” cümlesinin yerine “Bir câni yüzünden on mâsumu zulmetten kurtarmak için” gibi hezeyanlar karıştırmış. 1

Said Nursî Hazretleri, Makalat’ta gazetecilerle ilgili şunları söylemiştir: “Gazeteci denilen huteba-i umumî (herkese hitab edenler), iki kıyas-ı fasid ile milleti bataklığa düşürmüştür: Birincisi, vilayatı İstanbul’a kıyas ederek. Halbuki, elifbayı okumayan çocuklara felsefe dersi verilse sathî olur. İkincisi, İstanbul’u Avrupa’ya kıyas etmişler. Halbuki, bir erkek, kadının kametinden istihsan (beğenme) ettiği libası giyse maskara ve rezil olur.” 2

Yine Makalat’ta kendisine Volkan Gazetesi’yle ilgili olarak soruları münasebetiyle ilgili olarak şöyle cevap vermiştir: “Din nasihattan ibarettir. Nasihatte tesir lâzım. Tesir de Hamiyet-i İslâmiyenin heyecanı ve vicdanların ihtisasına vabestedir (bağlı). Biz de, cazibedar olan ünvan-ı ittihad-ı Muhammedi (asm) ile herkesin vicdanına karşı bir pencere açıyoruz. Volkan gibi ceraid-i diniye (dinî gazeteler) ile nasayih-i diniyeyi, o mütehassis (hislenen, duygulanan) ve müteheyyic (heyecanlı) vicdanlara yağdırmak istiyoruz.” 3

Yine Makalat’ta Derviş Vahdeti’ye hitaben gazetecilerin uyması gereken şu prensipleri söylemiş: “Edipler edepli olmalıdır. Hem de edeb-i İslâmiye ile müteeddib olmalıdır. Matbuat nizamnamesini vicdanlardaki hiss-i diyanet tanzim etsin.” 4

Makalattaki bir yazıda Ahmed Ramiz Said Nursî Hazretleri’nin İstanbul’dan memleketine dönüş sebebini şöyle açıklamış: “Elyevm, Said Nursî, memleketine döndü. Karışmış İstanbul’un hava-i gıllugışından (karmakarışık hava) ve tezviratından (yalan dolan şeyler) ve bedraka-i efkâr (fikirlerin yol göstericisi) olmak lâzım gelen gazetecilerin bazılarının bütün fenalıklara badi (sebep) ve bütün felâketlerin müvellidi olduklarını görerek, bu derece açık cinayetlere tahammül edemeyerek me’yus ve müteessir; vahşetzar, fakat munis, vefakâr ve namusperver olan dağlarına döndü.”5

Divan-ı Harb-i Örfi’de ‘Beşinci Cinayeti’n sebebini gazetecilere verdiği nasihata bağlıyor: “Ben ki ümmî bir köylüyüm, böyle cerbezeli (aldatıcı kurnaz) ve mugalatalı (yanıltıcı) ve ağrazlı (kin tutan) muharrirlere nasihat ettim, demek cinayet (!) işledim.” 6

Divan-ı Harb-i Örfi’de gazeteleri şöyle vasıflandırıyor: “Zira, efkâr-ı umumiyenin yalancı tercümanı olan gazeteler.” 7

31 Mart’ta gazetelerin yanlış tavırlarını da şöyle ifade etmiştir: “Fırkaların taraftarane ve garazkârane münakaşatı ve gazetelerin belâgat yerine mübalâğat ve yalan ve iftiraperverane keşmekeşleri idi.” 8

31 Mart hadisesi zamanındaki gazetelerin durumunu da şöyle açıklıyor: Gazeteler mürcif (fitne ve fesad için ortalığı karıştıran)” 9

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası, 453.

2- Bediüzzaman Said Nursî, Eski Dönem Eserleri, 57.

3- A.g.e, 98.

4- A.g.e, 100.

5- A.g.e, 116.

6- A.g.e, 125.

7- A.g.e, 131.

8- A.g.e, 140.

9- A.g.e, 146.

Okunma Sayısı: 1535
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı