TESBİT
Merkez Bankası Başkanı’nın dört ay sonra gece yarısı bir kararname ile apar topar görevden alınması üzerine gerçek gündemin başında ekonominin durumu yeniden masaya yatırıldı.
Tesbitlere göre, TÜİK’in en son enflasyonu yıllık enflasyonu yüzde 11,86 göstermesine karşı, çarşı-pazardaki gerçek enflasyon yüzde 30’lara çıkmış. Türkiye, dünyada yüksek enflasyonda ikinci sıraya yükselmiş. 107 elektrik, 51 bin doğalgaz abonesi ödenemediğinden borcundan dolayı kesilmiş.
TÜİK “işsizlik azaldı” diyor ama işsizlik tavan yapıp on beş milyona ulaşmasıyla, her üç gençten ikisinin işsiz kalmasıyla “genç işsizlik oranı”nın yüzde 25.6’ya varmasıyla Türkiye işsizlikte de rekor kırıyor.
TÜİK’in “Türkiye ekonomisi 2020’de yüzde 1,8’le geçen yılın son çeyreğinde yüzde 6.7 büyüdü” açıklamasına rağmen, ekonomistlerin tesbitiyle Türkiye 2018’de kişi başına düşen milli gelir 9 bin 600 dolar iken 8 bin 500 dolara düşmüş.
Türkiye son iki buçuk yıl içinde büyümemiş, aksine yüzde 0.5 küçülmüş. TL yüzde 70’ten fazla değer kaybetmiş. Son iki yılda milli gelir 156 milyar dolar erimiş. Salgın döneminde harcananın 17 katı borçlanma stratejisindeki yanlışlıktan dolayı bir avuç faiz lobisine ödenmiş. Türkiye her gün 75 milyon 573 bin dolar, her saatte 3 milyon 148 bin dolar faiz ödüyor.
Bütün bunlar hükûmeti “memnun” etmiyor ki, Merkez Bankası başkanları gibi TÜİK başkanları da görevden alınıp yerlerine yenileri atanıyor. Ve halen Merkez Bankası rezervlerindeki 128 milyar doların kime, kimlere nasıl satıldığı ya da harcandığı sorularına cevap verilmiş değil.
En çarpısı da, daha önce “ekonominin pik yaptığı”ndan ve “ekonomide şahlanış dönemi”nden dem vuran Cumhurbaşkanı, partisinin kongresinde “geçtiğimiz 19 yılda, Türkiye’yi demokraside ve kalkınmada dünyanın en ileri ülkeleri seviyesine getirdik. Kamu maliyesi ve finans sektöründeki göstergeler, gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülkeye göre daha sağlam bir yapıya sahip olduğumuza işaret ediyor” diye tam bir garabet sergileniyor.
İLGİNÇ
“Fitre miktarı” bir lira artmış!
Son günlerin ilginç bir tartışması Diyanet’in bu yılki fitre miktarını 28 lira olarak belirlemesi ilginç bir tartışma konusu oldu.
2018’de 19 lira olan fitreyi 2019’da 23, 2020 yılında da bu rakamı 27 liraya çıkararak iki yıl üst üste dört lira artış yapan Diyanet’in bu yıl bir lira artışla fitreleri 28 lira olarak belirlemesi bu kez dini açıdan değil, siyasi yönüyle gündeme geldi.
Evvela Ocak ayında Türk-İş tarafından açıklanan ve dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması tutarı ise 2 bin 651 lira olmasına karşı 700 lira farkla bu hesaba göre dört kişilik bir âilenin bir günlük doyurulması 112 lira bulmasıyla “açılık sınırı” 3 bin 360 lirayı buluyor.
Ayrıca geçen yıldan bu yıla enflasyonun resmi rakamlarda yüzde yıllık bazda yüzde Şubat ayında yüzde 15.61, Mart ayında 12.81 rakamı olarak gösterilse de gerçek enflasyonun yüzde 30’larda olduğu, özellikle gıdada yüzde 50’lerden yüzde 70-80’lere çıkmasına, bütün araştırmalarda pahlılığın kat kat ortaya çıkmasına karşı fitre miktarının bir lira arttırılması dikkat çekiyor.
Buna Diyanet’in bu yıl fitre miktarını 30 TL yapmak istediği, bunun için bir çalışma yaptığı, ancak bu miktarın hükûmetten döndüğü iddiaları eklenince, tıpkı TÜİK’in yaptığı gibi “fitre miktarı”nın da siyasi iktidarı rahatsız etmemek için “çizilen sınır”da açıklandığı yorumları yapılıyor.
“Bir yılda yüzde bir artış”ın başka bir gerekçesi bulunmuyor.
KISACA
“Toplumsal çöküş ve karanlık gelecek…”
“Mevcut ekonomik ve sosyal yapı itibari ile karanlık bir geleceğin bizi beklediğini nerede ise bütün uzmanlar biliyor ve dile getiriyor. Bizler uzman isek topluma bu tehlikelerden ve risklerden bahsetmek zorundayız. Mesela çok basit şekilde sadece bu haftaki parasal durumdan bahsedelim: MB Başkanı değişti ve yabancılar swap ile TL’de aldıkları pozisyonları değiştirmek istiyor. Pazartesi ve salı günü yüzde 20-25 zararla borsada deli gibi hisse senedi sattılar. Tahvil faizleri de yüzde 14’ten üç günde yüzde 20’ye çıktı. Orada da büyük zararla nakite geçtiler. Acaba yabancıların bu pozisyon değişimi için önümüzdeki günlerde/haftalarda/aylarda alacağı pozisyonları kestirebiliyor muyuz? Yabancıların 2-3 günde dahi yüzde 20-25 zararı göze aldıklarını düşünürsek, esecek fırtınaya hazır mıyız?”
İbrahim Kahveci, (Karar, 25.3.21)