"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Süreç”in akameti ve PKK’nın “devletleşmesi”

Cevher İLHAN
05 Eylül 2025, Cuma
Yargının kullanılmasıyla muhalefete siyasî dizayn operasyonları karambolunda kalan “süreç”te “terör örgütünün lağvı ve silah bırakmadığı” iktidardakilerin ikrarlarıyla ifşa oluyor.

“Süreç”in tavsatıldığı, Cumhurbaşkanı’nın “süreç’in zehirlenmesi”nden şikâyetiyle, Bahçeli’nin “Öcalan’ın 27 Şubat çağrısıyla otuz militanın 11 Temmuz’da ‘sembolik silâh yakma’ gösterisinden bu güne durgunluk, ayak sürüme, zamana oynama belirsizliğinde PKK’nın her fırsatta “özerkliği-bağımsızlığı” öne sürmesine yakınmasıyla ortada. (gazeteler, 2.9.25)

Bu yüzden 2019 seçimleri öncesinde İmralı’ya gönderilen bir akademisyenin terörist başından aldığı “HDP’li seçmenleri İmamoğlu’na karşı iktidarın adayını destekleme mektubu”na uymayı tembihleyen Bahçeli, şimdi de “bölücü terör örgütü türevleri önderlerine bağlılık göstermeli. PKK’lı teröristler ve terör örgütü bileşenleri ile SDG/YPG silah bırakma’dan muaf ve istisna değildir” uyarısında bulunuyor.

SDG/YPG ÜZERİNDEN “ABD-İSRAİL PROJESİ!”

Aslında en son ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın defalarca tekrarladığı “SDG, PKK’nın bir türevidir YPG’ye bağımsız devlet kurma borcumuz yok, federal bir Suriye olmaz” söyleminden cayıp tam tersine“kökeni PKK’ya dayansa da PYD/YPG savaşta müttefikimiz bir örgüttür, Suriye’de ‘federasyonun bir tık altı olmalı” çarkı maksadı açığa çıkarıyor. Bundandır ki SDG’nin Şara ile imzaladığı “10 Mart mutabakatı”na uymamayı “ABD-İsrail’in oyuncağına dönüşmesiyle ‘siyonist alçaklığı” olarak tanımlanıyor.

Zira terör örgütünü bütün bileşenleriyle ABD ve İsrail’in küresel işgal ortaklarınca Suriye’nin etnik-mezhebî iftiraklarla “İsrail’in yörüngesinde” dörde taksimi fitnesi ateşinin alevlendirilmesinde koçbaşı olarak kullanılması terör örgütü mihraklarınca artık saklanmıyor.

Nitekim YPG komutanı Mazlum Abdi’nin, Almanya’daki “Rojavalı Gençler Ulusal Konferansı”na gönderdiği mesajda, “Suriye’nin kuzeydoğusunda ateşkesin devam etmeyip çatışmaların başlayacağı” tehdidi ile örgüt elebaşı Salih Müslim’in “PYD silâh bırakmayacak, merkezî sisteme dönüşü asla kabul etmeyiz, adem-i merkeziyet ve özerklik olmazsa bağımsızlığımızı ilân ederiz” şantajlı resti asıl maksadı deşifre ediyor. 

Neticede, Trump’un temsilcisi Evanjelik Büyükelçi’nin “federasyonvari tezi”yle Suriye’de SDG üzerinden “ABD-İsrail projesi” açıkça itiraf ediliyor. 100 yıl önce Ortadoğu’yu cetvellerle bölen “Sykes-Picot tefrikası”nı eksik bulan BOP’la Irak gibi Suriye’nin de parçalanması plânı devreye sokuluyor. Bütün unsurları ve uzantılarıyla silah bırakmayan terör örgütüne Türkiye’nin yanıbaşında “ikinci İsrail” işlevi gördürülecek “teröristan” kur(dur)uluyor. 

“DÜŞMANLARIN PARMAK KARIŞTIRMALARINA ZEMİN…”

Görünen o ki, Saray iktidarının ekonomik çöküş yıkımında içte siyasî hesaplarla kamplaştırıp kutuplaştırma tahrikiyle toplumun ayrıştırıldığı zâfiyette ülke resmen emperyalistlerin “tefrika projeleri”ne teşne hale getiriliyor. Bediüzzaman’ın “hayat-ı içtimâiyeyi [milletin sosyal hayatını] tamamen zîr-ü zeber [yerle bir] eden bir zehir ve hâriçteki düşmanların parmak karıştırmalarına tam bir zemin hazırlanıyor.” (Tarihçe-i Hayat, 534) 

Çarpıcı olan, Trump’un İsrail’in Gazze’yi topyekûn işgaliyle kumarhane, gazino, eğlence merkezi yapma telkinine tek kelime etmeyen Ankara’dakilerin, bu vetirede ABD’nin azdırdığı taşeronu ve işbirlikçisi “Suriye PKK’sı” PYD/YPG’ye askerî harekâttan dem vurmaları.

Ve yıllardır Kuzey Irak’a yüzlerce kara-hava harekâtından, Suriye’nin kuzeyine onca sınır ötesi askerî operasyondan bir sonuç alınmazken, PYD/YPG’ye karşı HTŞ’yi koruma amacıyla -daha ilk günde İsrail’in silâh ve savunma mekânizmasını bombalayıp ifna ettiği- güya “Suriye ordusu” ile birlikte yeni bir askerî müdahaleyi gündeme getirmeleri.

Bu durumda AKP iktidarında, 2014 Eylül’ünde Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’nca hazırlanan ve “otoriter rejim”de uygulanan Genelkurmay’ın “çöktürme” adını verdiği “gizli” ibareli “savaş simülasyonu/eylem plânı”yla dayatılan “etkisiz hale getirme ve imha stratejisi”nin akıbeti soruluyor. 15 Ağustos 1984 Eruh kanlı baskınıyla tetiklenen PKK’nın terör saldırılarına karşı kırk yılı aşkındır dağı-taşı bombalamanın ötesinde işe yaramayan sınır ötesi askerî operasyonların akıbeti sorgulanıyor.

Belli ki “süreç”in akamete uğraması ve terör örgütünün Türkiye’nin dibinde “devletleşmesi” vahametine karşı yeniden toplumun gazını alma ve oyalama amaçlı hamasetin temrinleri yapılıyor.

Her akamette tevessül edildiği gibi…

Okunma Sayısı: 979
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı