İkinci tur öncesi “iktidar cephesi”nin yalan ve iftiralı karalama kampanyasında “millet ittifakı”nı “terörle iltisaklı” gösterme sahtekârlıkları siyasetteki katakullileri deşifre ediyor.
Öncelikle seçim öncesi her fırsatta “Cehennemin kapılarını kapatacağız” diye iktidara ağır eleştirilerle tepki oylarını alan S. Oğan’ın “28 Mayıs seçimleri ikinci turunda ‘cumhur ittifakı’ adayı Erdoğan’ı destekleyeceğimizi ilân ediyorum” demesi “dönüş”ün perde arkasını ve pazarlıkları aralıyor.
Keza en son Kandil’deki terör örgütü elebaşı Karayılan’ı Kılıçdaroğlu ve “millet ittifakı” lideriyle montajlayan mâlum sahte video için Cumhurbaşkanı’nın devlet kanalında milyonların önünde bir gazetecinin sahte olduğunu bile bile “Konuşmanızda iki defa bunlarla video çekmiş dediniz, ben onu tam anlayamadım, kim neyle video çekmiş?” sorusuna “Kandil’dekilerle bu şekilde ama montaj, ama şu, ama bu… Video çekimlerini yaptılar” diye kamuoyunu kandırmak için üretilen montajlama sahtekârlığını itiraf ederken “menfi siyaset”i bir defa daha ortaya koydu. (gazeteler, 22.5.23)
Aslında Erdoğan’ın “sahte olduğunu bilmiyordum, yanlışlıkla kullandım” demek yerine “ama montaj, ama şu, ama bu…” demesi “montaj da olsa işime yaradığı için kullandım” anlamına geliyor.
GERÇEKLER İFŞA EDİLMELİ…
Bilindiği gibi AKP iktidarı, İmralı’daki terör örgütü liderinin “mesajı”nın başta Kandil’le terör örgütü elebaşlarına taşıyan “mektubu”nu meydanlarda milyonlara okutup devletin televizyonunda yayınlattı; terörist başını ve terör örgütü elebaşlarını “merci ve muhatap” tanıyıp “müzâkere masası”na oturdu ve perde altında Öcalan’la her türlü “işbirliği”ni sürdürdü.
Yine Erdoğan’ın Başbakan olarak “Ben emir verdim!” ikrarıyla “devlet görevlileri”nin Kandil’den Oslo’ya terör örgütü merkezlerinde terörist elebaşılarıyla görüşmeleri sağlandı, aralarında mesajlaşmalarına ulaklık yapıldı.
34 teröristin Habur’dan ellerini kollarını sallayarak sınırdan geçmesi iktidar mihraklarınca alây-ı vâlâ ile propaganda edilirken, ayaklarına götürülen “çadır mahkeme”de “pişman değiliz!” demelerine rağmen “aklanarak” üstü açık otobüslerle şehir şehir gezdirilerek “Havbur şov” yapmaları sağlandı.
Terör örgütünün 80 bin silâh ve 200 ton patlayıcıyı depolamasına, bombaları, silâhları yığıp bölgeyi “cephanelik” hale getirmesiyle 265 gün süren “hendek çatışmalarında 365 güvenlik görevlisinin şehid olmasına, 285 sivilin katline, üç bin vatandaşın göçe zorlanmasına bigâne kalındı.
KARA PROPAGANDA BOŞA ÇIKARILMALI
Aslında bizzat “montaj” dediği video üzerinden “PKK’lılar bunlara destek verdiler” derken bile iftira olduğu her haliyle sırıtan çarpıklıklar devam ederken, yirmi bir yıllık AKP iktidarında bizzat terör örgütünü destekleyen orijinal görüntüler gerçeği ortaya koyuyor.
Keza bizzat Erdoğan’ın açık ifadesiyle defalarca yirmi iki İslâm ülkesini etnik ve mezhebi iftiraklar üzerinden bölüp parçalama amaçlı “BOP eşbaşkanı” olmakla övünmesini, Başbakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı’nda bir yandan İsrail’i “zâlim ve haydut” diye kınarken, İsrail’le her türlü ekonomik, ticari, savunma sanayii ihaleleriyle askeri ve siyasi işbirliğinin tam gaz devam ettirilmesini, Suriye politikasında bile bile emperyal ecnebilerin Suriye’yi de Irak gibi bölüp parçalama plânlarına taşeronluk edildiği, Türkiye’nin yanıbaşında işgalcilerin “ikinci İsrail” işlevini gördürecekleri “bir devlet”in kurdurulması hesâbına baştan beri Şam yönetimiyle diyalog işbirliğine yanaşılmadığını bir bir kamuoyuna açıklamalı. Kara propagandaları boşa çıkarmalı.
Kalan sürede “millet ittifakı”nın ve demokratik muhalefetin, iktidarca fütursuzca çarpıtılan, “meleği şeytan, şeytanı melek yapan” siyasetin çirkin yüzünü açığa çıkarmalı.
Gerçek videolarla, kayda geçen beyânlarla, belgeleriyle…