"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AHMET İSA NİLS VON BERGNER: Batı’nın İslâm’a İhtiyacı var

18 Ağustos 2012, Cumartesi
BİZİM DİNİMİZ ÇOK TEMİZ VE MÜKEMMEL BİR DİN. GÖNÜL İSTERDİ Kİ, İSLÂM′IN AHLÂKÎ DEĞERLERİ TOPLUMDA DAHA ÇOK YAYILSIN VE ETKİSİNİ GÖSTERSİN. MAALESEF, ŞU ANDA BUNU FAZLA GÖREMİYORUZ. ŞU ANDA TOPLUMUN ÖNEMLİ BİR KESİMİ TEMEL AHLÂKÎ DEĞERLERDEN YOKSUN YAŞIYOR. İNSANLAR DİNLERİNDEN UZAKLAŞIYOR. UMARIM BU GİDİŞAT BİR GÜN BİTER. DİNSİZ BİR TOPLUM DÜŞÜNEMİYORUM. KİLİSEYE GİDEN HIRİSTİYANLARIN BAZI NOKTALARDA YANLIŞLARI OLSA DA BİR İNANÇLARI, BAZI AHLÂKÎ DEĞERLERİ VAR. BU, ONLARI BİR DERECE KORUYABİLİR. AMA İNANCINI VE AHLÂKÎ DEĞERLERİNİ KAYBEDEN BİR TOPLUM HER TÜRLÜ SAPKINLIĞA VE ÇÖKÜNTÜYE MÜSAİT HÂLE GELİR. BATI′NIN İSLÂM′A İHTİYACI VAR…

İSLÂM KORKU DİNİ OLARAK TANITILIYOR
Müslüman olmadan önce ben de diğerleri gibi İslâm hakkında çok iyi düşüncelere sahip değildim. Bunun sebebi, Avrupa′da İslâm hakkında olumsuz yayınlar yapılmasıdır. İslâm insanlara bir korku dini olarak tanıtılıyor. 11 Eylül olayından sonra bu düşünceler daha da güçlendi. Ben de bu yanlış bilgilerin etkisinde kalıyordum. Ama benim şansım uzun zamandan beri Müslüman arkadaşlarımın olmasıydı. Arkadaşlarım çoğunlukla Türktü. Onların özel günlerinde, meselâ Ramazan′da onlara ne yaptıklarını soruyor, bilgi almaya çalışıyordum. Bu süreçte edindiğim bilgilerle İslâm′a dair fikirlerimin çoğunun yanlış olduğunu fark ettim. Doğruları öğrendikçe bunları terk ettim ve İslâm′a yöneldim.

ALLAH′A YETERİNCE İBADET ETMEDİĞİMİ DÜŞÜNÜYORDUM
İslâmiyeti seçmeden önce bir Hıristiyandım. Ailem beni bebekken vaftiz ettirmiş. 12 yaşlarında derslere de katılıyordum. Bu dersler çocukluktan gençliğe geçiş döneminde oluyordu. Ama genel olarak ailem beni çok dindar bir şekilde yetiştirmedi. Beni, kiliseye gitmem için veya İncil′i okumam için zorlamadılar. Özgür bir şekilde büyüttüler. Allah′a inanıyordum, duâa ediyordum, ama Hıristiyanların yaptığı diğer şeyleri yapmıyordum. Kiliseye gitmiyordum, İncili okumuyordum. Yeni bir şey arayışına girmeme sebep olan belki de budur. Dinî yaşantımdan memnun değildim. Kişisel olarak kendimi iyi birisi olarak tanımlıyordum. Zorlandığım zamanlarda Allah′ın bana yardım ettiğini biliyordum. Ama buna karşılık ona az ibadet ettiğimi düşünüyordum. Sadece geceleri yatmadan önce duâ ediyordum. İslâm′la ilgilenme sebeplerimden bir tanesi bu oldu belki de.

HIRİSTİYANLIĞIN BOZULMAMIŞ HÂLİNİ EN İYİ İSLÂM TARİF EDİYOR
Müslüman oluşum biraz uzun bir hikâye. Dediğim gibi inanan bir insandım. Ailem beni Hıristiyan olarak vaftiz etmişti ve kendimi Hıristiyan olarak hissediyordum. Ama ibadet şeklimden memnun değildim. Benim her zaman Müslüman arkadaşlarım olmuştu. Onların dini yaşantılarını merak ediyordum ve sorular soruyordum. Meselâ, Ramazanlarda neden oruç tuttuklarını, bunun neye yaradığını soruyordum. Yani İslâm′a karşı hep bir ilgim vardı. Ve bu ilgim zamanla çoğaldı. 3 Ekim 2005 tarihi benim için bir dönüm noktası oldu. 3 Ekim Almanya′nın bir bayramıdır ve o günlerde camilerde açık kapı günü olur. O gün Hamburg′daki camiye gittim. Orada genç bir adamla tanıştım. İslâm′la ilgili bana bilgi verdi, farzları anlattı. İstersem bana İslâm′ı anlatan kitaplar verebileceğini söyledi. Ben, Martin Lings′in "Hz Muhammed′in Hayatı" adlı kitabını aldım. Peygamberimizin (asm) hayatını anlatan bu kitabı okumaya başladım. O gün içimde İslâm ateşinin yanmaya başladığını hissettim. Peygamberimizin (asm) bu dini yaymak için yaptığı icraatlar, çektiği sıkıntılar beni çok etkilemişti. Onun (asm) muhteşem hayatı içimde İslâm′a karşı bir sevgi meydana getirmişti. Sonra Kur′ân′ı okumaya başladım ve bir sene boyunca İslâm′la ilgilendim. Kafamda cevabını bulmak istediğim binlerce soru vardı. Benim şansım, birçok iyi ve bilgili Müslüman arkadaşımın olmasıydı. Kafamdaki bütün soruları cevapladılar. Hıristiyanlık ile İslâmiyet′i kıyaslamaya, aralarındaki farkı anlama çalıştım. Hıristiyanlıktan İslâm dinine geçersem nelerin değişeceğini araştırdım. Hıristiyan olarak inandığım birçok şeye devam edebileceğimi, İslâm dinine geçiş yaparak dinî hayatımı mükemmelleştirebileceğimi gördüm. Tabiî ki, İslâm′la Hıristiyanlık arasında çok büyük farklar da var. Meselâ, Hz İsa′yı Allah′ın oğlu olarak görmeleri… Ama ben zaten Hıristiyanken de Hz. İsa′yı hep insan olarak görmüştüm. Hz. İsa′nın, "Allah′ın oğlu" olduğunu söyledikleri zaman bunu sadece sembolik bir şey olarak görüyordum. Çünkü İsa (as) bir insandı ve böyle bir şey olması biyolojik olarak kesinlikle mümkün değildi. Ben o zamanlar da Hz. İsa′yı, İslâm′da da olduğu gibi, sadece bir peygamber olarak görüyordum. Hıristiyanlığın bozulmamış hâlini en iyi İslâm tarif ediyor aslında. Hıristiyanlıktaki temel ahlakî değerlerin çoğu İslâm′daki ahlakî değerlerle aynı. Onun için, Müslüman olunca bir çok şeyden vazgeçmeme gerek kalmadı. Hatta İslâm′da daha fazlası ve daha mükemmeli var. Müslüman olmadan önceki bir sene benim için çok entelektüel bir süreçti. Müslüman olup olmama ile ilgili çok düşündüm ve araştırdım. Diğer yandan da kendimi hep İslâm′a doğru çekiliyormuş hissediyordum. Kalbimin sesi benim bunu yapmam gerektiğini söylüyordu. 1 senenin sonunda bütün sorularımın cevabını bulmuştum ve artık Müslüman olmak istiyordum. İslâm benim için büyük bir zenginlik olacaktı. Şahadet getirdim ve Müslüman oldum. Hamdolsun, Müslüman olduğum için bugüne kadar hiç pişman olmadım. Çok mutlu ve huzurluyum.

İÇİMDE HEP MÜSLÜMAN OLMA GEREKLİLİĞİNİ HİSSEDİYORDUM
Birdenbire, Hıristiyan olarak mutlu olmadığımı ve kendime yeni bir din aramam gerektiğini anlamak gibi bir şey yok tabi. Bu zaman içinde ortaya çıkan bir hadiseydi. Bu süreçte İslâm′ın beni sürekli kendine çektiğini hissettim. Bence bu Allah′ın isteğiydi. Allah beni İslâm′a yönlendiriyordu. Tabiî ki, bu benim kendi irademi kullanarak verdiğim bir karardı. Ama içimde hep Müslüman olma gerekliliğini hissediyordum. Onun için diğer dinler benim için hiç söz konusu bile olmadı.
Müslüman olduktan hemen sonra büyük bir rahatlık hissettim, çünkü bir sene boyunca sürekli bu konuyla ilgileniyordum ve çok düşünüyordum. Bundan sonra etrafımdaki insanları, özellikle ailemdekileri düşünmem gerekiyordu. Kararı verdikten sonra karşıma neler çıkacağını sabırsızlıkla bekliyordum.

NAMAZDA SADECE ALLAH′IN HUZURUNDA OLDUĞUMU DÜŞÜNÜYORUM
Müslüman olduktan sonra hayatımdaki en büyük değişiklik, günde 5 vakit namaz kılmaya başlamam oldu. Namaz kılarken sadece Allah′ı düşünmeye çalışıyorum. Benim gibi çok sıkı çalışanlar ve stres altında olanlar gün içerisinde her şeyi düşünüyor, ama Allah′ı değil. Onun için namaz kılarken sadece Allah′ı düşünmeye çalışıyorum. Hayatımda değişen en büyük şey bu oldu. Hıristiyanken de ibadet ediyordum, ama namaz gibi düzenli ve sürekli bir ibadet yoktu. Şimdi ise günde 5 kez namaz kılıyorum. Namaz kılarken sadece Allah′ın huzurunda olduğumu düşünüyorum. Bu benim için çok güzel bir deneyim.

KUR′ÂN, DİNİMİN VE İNANCIMIN TEMELİ
Kur′ân′ı ilk okuduğum zaman bambaşka bir şey olduğunu hemen hissettim. Kur′ân gibi bir kitabın insanlar tarafından yazılması mümkün değildir. O, Allah′ın Peygamberimize (asm) verdiği semavî bir kitaptır. O, bir mu′cizedir. Kur′ân′ı, dinimin ve inancımın temeli olarak görüyorum. Kur′ân her şeyi tatmin edici şekilde anlatıyor, her soruyucu cevaplıyor. Neyi, nasıl yapacağımızı öğretiyor. Kur′ân′ı okumaya çok önem veriyorum. Tabiî bazı yerleri anlamak çok zor oluyor. Daha iyi anlayabilmek için tefsir de okuyorum. Mesleğimden dolayı bir çok şeyi anlamakta fazla zorlanmıyorum. Kur′ân′da bahsedildiği gibi, insanların araştırarak veya âlimlere sorarak anlayacakları bazı âyetlerin var olduğunu kabul etmeliyiz. Herşeyi sadece kendi aklımızla anlamaya çalışmak çok doğru bir yaklaşım olmasa gerek.

ÇEVRENİN MÜSLÜMAN OLUŞUMA TEPKİLERİ
Çevremdeki tepkiler farklıydı. Negatif tepkilerle fazla karşılaşmadım. Çoğu arkadaşım ateist idi, Allah′la veya dinle hiçbir alâkaları yoktu. Kararıma saygı duydular, hiçbir şey demeden kabul ettiler.
Ailem ise, kararımı ilk başta anlayamadı. "Oğlumuz neden böyle yapıyor" dediler. Annemlerin geldiği jenerasyonda İslâm pozitif bir şekilde anlatılmıyordu. Benim için endişelendiler. Negatif yönde değişmemden korktular. Onlarla uzun süre konuştum ve İslâm′la ilgili bildiğim her şeyi anlattım. Artık kararıma saygı duyuyorlar.
Müslümanlar beni pozitif bir şekilde karşıladılar. Alman olarak camiye gittiğim zaman hemen fark ediliyordum, çünkü oradakilerin çoğu Müslüman ülkelerden gelen insanlardı. Camide, Müslüman olduğumu kime anlattıysam, hemen beni tebrik ediyordu. Onların gerçekten sevindiğini hissedebiliyordum.
Bir kısım negatif tepkiler de aldım. Müslüman olduktan sonra medyada bir takım şeyler yaptım. Yazdığım yazılar internette bazı sitelerde yayınlanmış. Bunların arasında İslâm′a karşı olan siteler de vardı. Orda bana küfür edenler de oldu. Ama bunların olacağını zaten biliyordum. Böyle hoşgörüsüz insanlarla hiç ilgilenmedim. Çünkü onlarla tartışmanın hiçbir anlamı yok.
Ben burada fazla bir sorunla karşılaşmıyorum. Almanya′da temel kanunlardan biri de din yani inanç özgürlüğüdür. Burada devlet insanların dinine karışmaz. Camiye gidebilir, namaz kılabilirsiniz. Fakat yemek konusunda dikkatli olmamız, bazı kısıtlamalar yapmamız lâzım. Domuz ve alkol içeren gıdalar buralarda yaygın olduğu için heryerde yemek yiyemiyoruz. Gıda seçerken "helâl" olanları tercih etmemiz gerekiyor. Bunlar üstesinden gelinebilinen şeyler. Başörtüsü takan eşimle sokak da yürüdüğümüz zaman insanlar bir Alman′ın bir Müslüman′la evli olduğunu hemen fark ediyor. Almanya′da bizim gibi fazla kimse yok. Bunun, Almanlar için alışılmış bir durum olmadığını bakışlarından anlayabiliyorsunuz. Onlara göre bir Alman′ın başörtüsü takan bir Müslüman′la evli olması normal bir şey değil. Zamanla onların bakışlarına ve lâflarına alıştık. Bu, toplumda yaşadığımız zorluklardan bir tanesi idi.

HAYATIMDA ÇOK ŞEY DEĞİŞTİ
Müslüman olduktan sonra hayatımda çok şey değişti. Günde 5 vakit namaz kılmaya başladım. İbadet etmek için kendime zaman ayırmak istiyorum. Stresli bir işte ve çok yoğun çalışıyorsanız bu çok zor oluyor. Özellikle namazları vakitlerinde kılmak için gayret etmek gerekiyor. Ama ben namaz kılmayı gerçekten çok istiyorum, elhamdülillah bunu başarıyorum da… Yemek konusunda da birçok değişiklik oldu. Artık domuz eti yemiyorum. Sadece helâl et yemeğe çalışıyorum. Ama bu durum Almanya′da yaşayanlar için gerçekten kolay değil. Almanya′da helâl kesim yapılmadığı için helâl olduğuna emin olduğumuz, helâl sertifikalı kasaplardan alıyoruz. Eskiden istediğim her restorana gidiyordum, ama şimdi sadece helâlliğinden emin olduklarıma gidiyorum. Ama bunların sayısı çok az. Hayatımda değişen şeylerin en önemlileri bunlardır. Bunların yanında daha önce mahrum olduğum, İslâmiyetten sonra kazandığım pek çok güzel şey var. Gün içerisinde Allah′ı daha çok hatırlıyorum. Allah′la olan kişisel bağım ve inancımın daha da iyi olduğunu düşünüyorum.

AİLECEK HACCA GİTMEK İSTİYORUM
Şu ana kadar Mekke′ye gidip umre veya hac yapma imkânı olmadı. Ama kesin yapacağım, çünkü İslâm′ın farzlarından biri de Hacca gitmek. Zaman ve maddî imkân bulunca inşallah eşimle birlikte, ailecek gitmek istiyorum. Oraya gidenlerden biliyorum ki, Mekke, Medine, Hac ve umre Müslümanlar için çok önemli. Müslümanlar en önemli ve en anlamlı deneyimlerini oralarda yaşıyorlar. Kutsal beldelere giden insanların olumlu yönde değiştiğini dinlerini yaşama hususunda önemli gelişmeler kaydettiklerini görüyorum.

BATI′DA AHLÂKÎ DEĞERLER ZAYIFLADI
Ben Almanya′da doğdum ve büyüdüm. Burada sosyalleştim. Batı dünyasının en büyük problemi, ahlâkî değerlerin zayıflamasıdır. Şu an yaşanan ekonomik krizde bunu kolaylık görebiliriz. Almanya′da dinsizim" diyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Kilise üyeliğinden çıkan bir sürü insan görüyoruz. Bu durumda insanların, "acaba nerede yanlış yaptık?" diye düşünmeleri gerekir. Bence sorun şu ki, kiliselerin yaptıklarını artık insanlar anlamıyor, insanlar dinden çok uzak yaşıyorlar. Aralarındaki bağ son derece zayıf. Kilise kendi başına duruyor ve insanlar artık Hıristiyanlığın ne için olduğunu bile bilmiyor. İslâm ise bambaşka. Bizim dinimizde kilise benzeri bir düzen yok.

BATININ İSLÂM′A İHTİYACI VAR
Bizim dinimiz çok temiz ve mükemmel bir din. Gönül isterdi ki, İslâm′ın ahlâkî değerleri toplumda daha çok yayılsın ve etkisini göstersin. Maalesef, şu anda bunu fazla göremiyoruz. Şu anda toplumun önemli bir kesimi temel ahlâkî değerlerden yoksun yaşıyor. İnsanlar dinlerinden uzaklaşıyor. Umarım bu gidişat bir gün biter. Dinsiz bir toplum düşünemiyorum. Kiliseye giden Hıristiyanların bazı noktalarda yanlışları olsa da bir inançları, bazı ahlâkî değerleri var. Bu, onları bir derece koruyabilir. Ama inancını ve ahlâkî değerlerini kaybeden bir toplum her türlü sapkınlığa ve çöküntüye müsait hâle gelir. Batı′nın İslâm′a ihtiyacı var…
Öncelikle Almanya′da yaşayan Müslümanlara bir şeyler söylemek istiyorum. Buraya göç eden Müslümanların dinlerinin bilincinde olmaları gerekiyor. Almanya′da yaşayan birçok Müslüman, Almanlar gibi dinlerinden uzaklaşıyorlar. Çocuklarını artık dindar yetiştirmiyorlar. Bu durum Almanların İslâm dinine dair kanaatlerini negatif yönde etkiliyor. Türkiye′ye gittiğim zaman oradaki İslâmî yaşantının Almanya′dakinden çok farklı olduğunu hissedebiliyorum. Camileri, özellikle Cuma namazlarında dolu görüyorum. Böyle bir şeyi Almanya′da görmeniz mümkün değil. İnsanlar artık kiliseye gitmiyorlar. Müslüman ülkelerde İslâm dininin değeri ve önemi Batı dünyasındaki kiliselerden daha fazla.

KÜLTÜR VE ADETLER İSLÂM′IN ÖNÜNE GEÇMEMELİ
Müslüman ülkelerdeki rejimler farklı farklı. Bunlar çoğunlukla İslâmî kuralları uygulamıyorlar. İnsanları baskı altında tutuyorlar. Kadınları baskı altında tutuyorlar. Bazı ülkelerde İslâm dini siyasete alet edilince büyük problemler çıkıyor. Bazı ülkelerdeki kültür ve adet İslâm′ın önüne geçebiliyor. Bunlardaki İslâm′a uymayan hususların İslâm′dan kaynaklandığı fikri uyanabiliyor. Bu problemler tabi bugünden yarına değişebilecek şeyler değil. İslâm ülkeleri bir temizlik projesi başlatmalı; İslâm′a uymayan, onun malı olmayan şeyler temizlenmeli. Bunların İslâm′dan kaynaklanmadığı ortaya konulmalı, insanlara anlatılmalı. Müslümanlar sadece İslâmî bilimler alânında değil, bilim ve teknolojide de kendilerini geliştirmeli. İslâm′ın gelişmeye açık, ilerlemeyi emreden bir din olduğunu ortaya koymalı.
Ve bütün din kardeşlerime selâmlarımı iletiyorum. Herkese güzel bir hayat yaşamalarını diliyorum.

KİMDİR?

İsmim Nils Von Bergner, Müslüman olduktan sonra Ahmet İsa ismini aldım. 1970 Pinneberg doğumluyum. Burası Hamburg′a yakın yaklaşık 40.000 nüfuslu küçük bir şehir. Çocukluğum burada geçti. Annem İkinci Dünya Savaşı′nda büyük badireler atlatmış. Annesi ve kardeşleriyle birlikte Almanya′nın doğusundan batısına kaçmak zorunda kalmışlar ve Bielefelt′e yakınlarına yerleşmişler. Babam aslen Werendhafen′lı, ama o da savaş zamanında bir kaç sefer kaçmak durumunda kalmış, son olarak Pinneberg′e yakın olan Prisdorfen′e yerleşmiş. Annemle 1963′de evlenmişler. Babam Hamburg′da finans uzmanı olarak çalıştı. Hamburg′da resmî dairede, finans bölümünde çalışıyordu. Annem uzun seneler boyunca hemşire olarak çalıştı. Çok zor bir işti, çünkü gececi olarak çalışıyordu. Şimdi artık ikisi de emekli oldular. Kendilerine ve hobilerine ayırabilecekleri çok zamanları var. Ben ailemin ikinci çocuğuyum. Benden 3 yaş büyük olan bir ağabeyim var. O da benim gibi avukatlık bölümünü bitirdi. Ama uzun süredir sigortacılık yapıyor. Şu anda dünyanın en büyük sigorta şirketlerinden birinin Paris şubesinde çalışıyor.
Pinneberg′de ilkokula gittim. Öğretmenlerimin tavsiyesiyle liseyi Realschule′de okudum. Realschule′yi 1978′de bitirdim. Okulu bitirdikten sonra bir karar vermem gerekiyordu. Ya bir meslek seçip çalışacaktım ya da devam edip okuyacaktım. Ben "abitur" yapmayı seçtim. Bu, meslek seçimi öncesi bir çeşit ön lisans eğitimi oluyor. Hamburg′da bir okulda 4 sene "abitur" yaptım ve 1991 yılında tamamladım. Üniversiteye başlamadan önce ya askerliğimi yapacaktım ya da askerlik yerine geçen kamu yararına sosyal bir hizmette çalışacaktım. Ben sosyal hizmetleri tercih ettim. Pinneberg′de 18 ay boyunca Almanya′nın "Kızılay"ı diyebileceğimiz bir şirkette çalıştım. Kendi ihtiyaçlarını gideremeyen, alış verişe çıkamayan yaşlı insanlara arabayla yemek servisi yapıyordum. Sosyal hizmetlerde askerliğimi bitirdikten sonra, 1993 yılında üniversitesinin hukuk bölümüne başladım. Orada toplam 4 sene okudum. 1997′de hukuk bölümünden mezun oldum. Okuldan sonra müsait işyeri bulamadığım için staja hemen başlayamadım. Bir sene beklemem gerekiyordu. Bu arada bir elektrik dükkânında çalışmaya başladım. Orada telefon satıyordum. Bir sene sonra "Kiel ve Neumünster"de staj yapma imkânı buldum. Değişik yerlerde çalıştım. Mahkemelerde, savcılıkta, resmî dairelerde ve avukatların yanında çalıştım. Hukuk alanında bir dal seçmek gerekiyordu ve ben avukatlığı seçtim. 2002′de stajımı bitirerek tam bir hukukçu oldum. Schienefel′de 2001 yılında avukat olarak kendi işimi kurdum. Schienefeld, Schleswigholschtein′in küçük bir şehri. İlk sene yalnız çalıştım. 2003′de okul arkadaşım avukat Ali Özkan ile birlikte çalışmaya başladım. Okuldan mezun olduktan sonra birlikte çalışma kararı almıştık. Ben çoğunlukla trafik sorunlarıyla ilgileniyorum. Ali Özkan da aile sorunlarıyla ilgileniyor. 2008′de de ikinci büromuzu Hamburg′da açtık. Hamburg′daki müvekkillerimizle de daha iyi ilgilenebiliyoruz artık.
Spor yapmayı çok seviyorum. Atletizm, futbol, dövüş sporları ile uğraştım. Sporun çok faydasını gördüm. Fakat şimdi spor yapmaya hiç zamanım yok. Zaman bulunca da koşu yapıyorum. İşim çok, vaktimi alıyor ve ailemle ilgilenmem gerekiyor. Ekim 2007′de Enise ile evlendim. Eşim Ürgüp′lü. Erciyes Üniversitesinde İşletme ve  Ekonomi bölümünden mezun oldu. Şimdi Almanya′da yaşıyoruz. Evlendikten sonra yeni bir çevre kazandım. Türkiye′de çok akraba ve tanıdığım var artık. Türkiye′ye en az senede iki defa gidiyoruz, akrabaları ve tanıdıkları ziyaret ediyoruz.

MUSTAFA ABLAK
Senarist - Yönetmen
Okunma Sayısı: 3503
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı