Son yıllarda kuantum fiziğinde yapılan çalışmalar, kâinata bakışımızı kökten değiştiren sonuçlar ortaya koyuyor.
Bu sonuçlar sadece bilimi değil, varlık anlayışımızı da derinden etkiliyor. Kuantum dolanıklığı adı verilen durum, maddî dünyanın en temel seviyesinde dahi ayrılığın değil, birliğin (tevhidin) hâkim olduğunu gösteriyor. Üstelik bu birlik, sadece yakın parçacıklar arasında değil, milyarlarca kilometre uzakta bulunan varlıklar arasında bile geçerli.
Kuantum dolanıklığı basitçe şu anlama gelir: Birbiriyle etkileşime giren iki parçacık, daha sonra birbirlerinden uzaklaştırılsalar bile tek bir sistem gibi davranmaya devam ederler. Bir parçacık ölçüldüğünde, diğer parçacığın ölçüm sonucu da anında belirir. Bu durum herhangi bir fizikî sinyal veya etkileşim gerektirmez; sadece aralarındaki görünmez bağın (kuantum korelasyonu) mesafe ve zamanla zayıflamayan yapısından kaynaklanır. Einstein’ın bu durumu “uzaktan hayaletimsi etki” diye tanımlaması boşuna değildir. Çünkü klasik fizik, böyle bir ilişkinin mümkün olabileceğini kabul etmede zorlanıyordu.
Fakat modern deneyler (mesela Çin’in Micius uydusu üzerinden yürütülen deneyler) dolanıklığın sadece teorik bir ihtimal değil gerçek olduğunu ortaya koydu. Dahası, 2019 yılında ilk kez kuantum dolanıklığının fotoğraflanma çalışmaları, bu “görünmez bağların” artık gözle görülebilir bir hale geldiğini gösterdi. Bu fotoğraf, kâinatın muhteşem yapısının aslında sandığımızdan çok daha farklı olduğunu ortaya koyan tarihe geçecek bir belge niteliğinde.
Dolanıklığın en çarpıcı yönü, fiziksel uzaklığı anlamsız kılmasıdır. Parçacıklar arasındaki bağlantı (veya korelasyon) anlıktır; aradaki mesafe ne olursa olsun gecikmesiz gerçekleşir. Bu durum, ışıktan hızlı bir iletişim veya bilgi aktarımı anlamına gelmez; zaten fizikî bir sinyalle açıklanması da mümkün değildir. Bu yüzden bilim insanları, parçacıkların “tek bir ortak hal” (dalga fonksiyonu) paylaştığını kabul etmektedir. Yani iki parçacık fizikî olarak ayrı görünse de aslında aynı varlık hâlinin iki yüzü gibidir.
Bu noktada kuantum fiziği bize kâinatı anlama konusunda yeni bir pencere açıyor: Ayrılık sadece bir görüntüdür. Hakikatte ise her şey derinden birbirine bağlıdır. Bütün varlık âlemi bir bütün olarak tek bir organizma gibi davranmaktadır. Yani dolanıklık, kâinatın en küçük yapı taşlarında ortaya çıkan bu birlik dokusunun delilidir.
Yakın zamanlarda yapılan kozmolojik çalışmalarda bu tabloyu desteklemektedir. Büyük Patlama (Big Bang) modeli, kâinatın başlangıçta tek bir noktadan, tek bir hâlden doğduğunu söyler. Kâinat genişledikçe çokluk ve çeşitlilik ortaya çıkmış olsa da kökendeki birlik değişmemiştir. Kuantum fiziği, kökenlerden gelen bu birliğin izlerinin hâlâ kâinatın içinde dolaşmaya devam ettiğini göstermektedir. 1
Yani kuantum dolanıklığı bize maddî dünyanın bile derin bir birlik içinde olduğunu öğretmektedir. Maddî varlıkların bağımsız olmadığını, aralarında görünmez bağlar bulunduğunu ve kâinatın temelde ortak bir bütünlük taşıdığını göstermektedir. Bilimin ortaya koyduğu bu gerçek, varlığa anlam arayan insan düşüncesi için de yeni bir perspektif sunmaktadır. Kâinat, kopuk parçalardan değil, tek bir el tarafından kurulmuş kusursuz bir birlikten ve bütünlükten ibarettir.
Kuantum dolanıklığının ortaya koyduğu tablo sadece ilmî bir veri değildir; aynı zamanda tevhid inancının asırlardır dile getirdiği “birlik hakikati” ile şaşırtıcı bir uyum içindedir. Bir yönüyle Tevhidi iki boyutta ele almak mümkündür: Vahidiyet ve ehadiyet. Bu iki kavram bize kâinattaki genel ve özel birlik tezahürlerini anlatmaktadır.
—Devam edecek—