Diyarbakır’da düzenlenen “Hürriyetler ve Demokrasi Ekseninde Doğu/Güneydoğu Meselesi” başlıklı panelde, Risale-i Nur’un insanı merkeze alan kardeşlik anlayışının bugün de toplumsal barışın en güçlü temeli olduğu vurgulandı.
Diyarbakır Paneli ses getirdi
Yeni Asya A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Atik: “Medresetüzzehra projesi hâlâ eksikliğini hissettiriyor”
Diyar-ı Bekir’de Nurun bayramı
Kalpler hep birlikte atıyor
Diyarbakır’da panel heyecanı
Diyarbakır’da çözüm arayışları
DİZİ-ARAŞTIRMA-İNCELEME: TERÖRE ÇÖZÜM ARAYIŞLARI - İÇ VE DIŞ UNSURLARIN ZORLAMASI
Bediüzzaman’sız bir çözüm mümkün mü?
DİYARBAKIR - NURSEZA PARLAKOĞLU
FOTOĞRAFLAR: ERHAN AKKAYA- YENİ ASYA
Kardeşliğin reçetesi de Risale-i Nur'da
Risale-i Nur Enstitüsü tarafından düzenlenen, “Hürriyetler ve Demokrasi Ekseninde Doğu/Güneydoğu Meselesi” başlıklı program 8-9 Kasım tarihlerinde Diyarbakır'da gerçekleştirildi.

Şemsettin Çakır’ın Kur’ân tilaveti ile başlayan programın sunuculuğunu Bilal Said Parlakoğlu yaptı.

Programda konuşmacılar kendilerine sorulan belirli sorulara cevaplar verdiler.

Soru-cevap tarzında gerçekleşen programın moderatörlüğünü Risale-i Nur Enstitüsü Sekreteri Ahmet Dursun yaptı.

Bediüzzaman’ın reçetesi bugünün ihtiyaçlarına ışık tutuyor
Yeni Asya Medya Grup Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Atik, açış konuşmasında Bediüzzaman Said Nursî’nin fikirlerinin günümüz meselelerine ışık tuttuğunu vurguladı. “

Asrın imamı ve son müceddit olan Bediüzzaman Said Nursî, Kur’ân’dan aldığı ilhamla bugünün insanlarının ihtiyaçlarını ihtiva eden Risale-i Nur’u, bizim ihtiyaçlarımız için yazmış ve bize emanet bırakmıştır” diyen Atik, Risale-i Nur’un yalnızca bir tefsir değil, aynı zamanda toplumsal meselelere çözüm üreten bir rehber olduğunu ifade etti.
Ref-i imtiyaz olmadan gerçek barış sağlanamaz
Atik, Bediüzzaman’ın “Sulh-u umumî olmazsa insanlık rahat bulamaz” sözüne atıfta bulunarak, bunun ancak “ref-i imtiyaz”, yani hiç kimsenin kimseye üstün olmadığı bir barış anlayışıyla mümkün olacağını dile getirdi. “Üzülerek ifade edelim ki, o gün Üstad’ın önüne konulan engellerin izdüşümleri bugün de aynen devam ediyor” diyen Atik, insanlığın huzurunun ancak Kur’ânî ölçülerle kurulabileceğini vurguladı. “Bu görüşler bizim değil; Üstad’ın, asrın imamının görüşleridir” ifadelerini kullanan Atik, bu fikirlerin toplumun her kesimiyle paylaşılması gerektiğini belirtti.

İttihad-ı İslâm kardeşliğin anahtarıdır
Yeni Asya Medya Grup Yönetim Kurulu Üyesi İrfan Yıldırım, konuşmasında bölgenin tarihî misyonuna ve birlik vurgusuna dikkat çekti.

“Bu bölge, özellikle Diyarbakır; fitnecilerin, ehl-i bid'atın ve zalimlerin uzun zamandır kazan kaynatmaya, karıştırmaya çalıştığı ama muvaffak olamadığı kadim bir şehir, kadim bir bölgedir” diyen Yıldırım, bu toprakların yeniden ayağa kalkmasının ancak ittihad-ı İslâm ile mümkün olacağını belirtti. Bediüzzaman Said Nursî’nin “Ben Türk pantolonu giymiş, Arap abasını kuşanmış, külahlı bir Kürdüm” sözünü hatırlatarak, bu ifadenin Türk, Kürt ve Arap unsurlarının birliğini temsil ettiğini vurguladı. “Asrın sahibi olarak Bediüzzaman Said Nursî’nin bulunmadığı hiçbir program veya proje muvaffak olamaz” diyen Yıldırım, bu tür çalışmaların kardeşliğe, barışa ve insanlığa katkı sağlayacağına inandıklarını ifade etti.

Medresetüzzehra ideali ilim ve kardeşliği hedefliyor
Harran Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Veysel Kasar da, konuşmasında Bediüzzaman Said Nursî’nin “Medresetüzzehra” idealinin sadece bir eğitim projesi değil, aynı zamanda bölgenin sosyal, siyasî ve ekonomik meselelerine çözüm sunacak bir model olduğunu ifade etti.

“Bediüzzaman Hazretleri, Risale-i Nur’da Medresetüzzehra idealini bir yerde 55, bir yerde de 63 yıl takip ettiğini söylüyor” diyen Kasar, bu ısrarın onun bölgedeki eğitim meselesine verdiği önemi ortaya koyduğunu belirtti. Medresetüzzehra’nın El-Ezher Üniversitesi'ne benzer bir şekilde Van, Bitlis veya Diyarbakır’da kurulmasının hedeflendiğini, böylece İslâm dünyasında ilim, irfan ve kardeşlik merkezi olmasının amaçlandığını söyledi. “Bediüzzaman, bölgedeki cehalet, zaruret ve ihtilafı; sanat, marifet ve ittifakla yenmeyi öğütlemiştir” diyen Kasar, bu yaklaşımın günümüzdeki kardeşlik projeleri için de temel bir ilham kaynağı olduğunu ifade etti.

İlim ve iman temelli eğitim ırkçılığa en güçlü cevaptır
Kasar, Bediüzzaman’ın eğitim anlayışının ırkçılığa kesin bir çözüm sunduğunu, dinî ve fenni ilimleri birlikte ele alan bir sistemin insanları kardeşliğe yönelttiğini belirtti. “Kur’ân ve sünnetten ilham alan bir eğitim insanları ırkçı yapmaz; yalnızca fen bilimleriyle beslenen bir zihin ise ırkçılığa açık hale gelir” diyen Kasar, Bediüzzaman’ın bu konuda verdiği örneklerin bugünün toplumuna da ışık tuttuğunu ifade etti.

Medresetüzzehra projesinin çeşitli dönemlerde akamete uğradığını, ancak Risale-i Nur’un bu projenin manevî bir devamı olduğunu söyledi. “Risale-i Nurların okunduğu her yer, Medresetüzzehra’dan beklenen mananın hayata geçtiği bir ortamdır” diyen Kasar, bu idealin maddî olarak hayata geçirilmesinin Türk, Kürt, Arap ve diğer unsurlar arasında kalıcı bir kardeşliğin tesisine vesile olacağını dile getirdi.

Şiddetsiz Türkiye’nin reçetesi Risale-i Nur’da
Diyarbakır Milletvekili Mehmet Galip Ensarioğlu, Üstad’ın Risale-i Nur'da Mektubat ve Münazarat’ta Doğu ve Güneydoğu meselesine dair nasihatlerinin bugün için hâlâ yol gösterici olduğunu söyledi; bunların “iş olsun diye bırakılmış miraslar” olmadığını, ders çıkarılması için söylenmiş kıymetli sözler olduğunu vurguladı.

Ensarioğlu, “Terörsüz Türkiye” süreci olarak adlandırdıkları gündemin, şiddetsiz ve terörsüz bir Türkiye hedefiyle yürütüldüğünü; Üstad’ın eserlerinde şiddeti reddettiğinin, şiddetin İslâm âlemini zedeleyeceğinin, nifak sokacağını ve birliğimizi bozacağını açıkça ifade ettiğini kaydetti. Çözümün ana unsurları arasında ana dilde eğitim, vatandaşlık tanımı ve anayasal düzenlemelerdeki eksik vurguların bulunduğunu söyleyen Ensarioğlu, Üstad’ın Medresetüzzehra projesi bağlamında üç dilli eğitimi ve anadilde eğitimi tavsiye ettiğini hatırlattı ve ekonomik, sosyal ve adil yönetim vurgularının bugün için de bir reçete teşkil ettiğini belirtti.

Sürecin kalıcı olması için adalet ve entegrasyon şart
Ensarioğlu, geçmişte yaşanan ağır tecrübeler ve ödenmiş bedeller üzerinde durarak, ulus-devlet tekçiliğinin uygulamalarının zulüm ve asimilasyonlara yol açtığını; bunun sonucunda isyan ve uzun sancılı süreçlerin ortaya çıktığını ifade etti. Bugün gelinen noktada yapılan reformların önemli olduğunu ancak vatandaşlık ve anadilde eğitimle ilgili anayasal değişikliklerin tamamlanmadığını; terörün varlık sebeplerini ortadan kaldırmaya yönelik birçok düzenleme yapılmış olmasına rağmen silâhların bırakılması, cezaevlerindeki durum, yurt dışındaki unsurların akıbeti ve mültecilerin durumu gibi acil ve somut meselelerin hızla çözüme kavuşturulması gerektiğini vurguladı.

Sürecin artık geri dönüşü olmayacak şekilde ilerlediğini, hızlı ve dikkatli yürütülmesi gerektiğini söyleyen Ensarioğlu, rehabilitasyon ve toplumsal entegrasyonun önemine işaret ederek sözlerini Üstad’ın duasıyla noktaladı: “Ya Rab, bu milletin kalbinde muhabbeti ikame et, husumeti izale eyle” dedi.
Irkçılıkla beslenen nefret, kardeşliği zehirliyor
Siirt Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdünnasır Yiner de, konuşmasında ırkçılığın tarih boyunca insanları birbirine düşürmek için kullanılan en tehlikeli araçlardan biri olduğunu ifade etti.

“Irkçılık öyle bir illet ki, ırkçıların tek bir gıdası vardır; o da başkasını yutmakla beslenmektir” diyen Yiner, bu anlayışın insanî hiçbir değeri barındırmadığını vurguladı. Fransız İhtilâli’nden itibaren ırkçılığın ulusları ayağa kaldırmak için bir araç olarak kullanıldığını, ancak İslâm dünyasına uygulandığında kardeş kavgasına dönüştüğünü söyledi. “Emevîler ırkçılık yaptığı için 89 yıl hüküm sürebildi, Abbasîler ise ırkçılığı terk ettikleri için 500 yıldan fazla ayakta kaldı” diyen Yiner, Osmanlı döneminde de bu fikrin gayrimüslimler üzerinden yayılıp daha sonra Müslüman topluluklara sirayet ettiğini belirtti. İttihat ve Terakki ile birlikte Arnavutçuluk, Kürtçülük, Türkçülük ve Arapçılığın siyasete taşındığını, bunun da inkârcılığa ve toplumsal çatışmalara yol açtığını ifade etti.

Kardeşliği yaşatmanın yolu adil ve samimi olmaktan geçiyor
Yiner, son dönemde kardeşlik söyleminin içinin boşaltıldığını, bazı dinî terimlerin bile siyasî araç haline geldiğini belirterek, “Kardeş olabilmek gerekiyor. İnsanın kendine istediğini kardeşine de istemesi gerekiyor” dedi. Kürt meselesinin yalnızca bir grubun değil, adalet, hürriyet ve insan hakları ekseninde tüm toplumun ortak meselesi olduğunu ifade etti. Herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini söyleyen Yiner, ancak bu şekilde biz çözüme ulaşılabileceğini belirtti. Yiner, çözüm sürecinin ancak sivil toplumun desteği ve olumlu bir dilin benimsenmesiyle ilerleyebileceğini vurguladı. Bediüzzaman’ın imanî ve içtimaî meseleleri birbirinden ayırmadan ele aldığını hatırlatan Yiner, “Sadece imanî konuları gündemde tutup toplumsal meseleleri görmezden gelmek doğru bir yaklaşım değildir” sözleriyle konuşmasını tamamladı.

Bölge medyası panelin mesajına sahip çıktı
Panele; kanaat önderi olarak, Üstad Hazretlerinin yeğeni Hikmet Okur, Bölgede Zazaca dergi çıkaran ve Üstadın görüşlerinin bu konuda hakem olmasını savunan, Zilan aşireti önde gelenlerinden Sıtkı Zilan, yine bölgede yayın yapan Müslüman dünyası.com adlı sitenin yöneticisi, Eyüphan Kaya katılırken, Diyarbakır mahallî basını da panelin mesajına sahip çıktı. Diyarbakır Olay, Diyarbakır'ın Sesi, Güneydoğu Mücadele, Diyarbakır Güncel gazeteleri haber ve yorumlarıyla panele destek verdiler. Ulusal yayın yapan TV ve sitelerden ise, TRT Kürdî, Kürtçe haber yapan Channel8, Ekin TV, İlke Tv, https://www.pressreader.com/, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti resmî sitesinde panelin haber ve değerlendirmeleri yapıldı.

Bölge halkı kadar siyaset, akademi ve medya çevrelerinde büyük yankı uyandıran “Hürriyetler ve Demokrasi Ekseninde Doğu/Güneydoğu Meselesi” paneli, yerel basında da geniş yer buldu. Panelde ele alınan konular, konuşmacıların değerlendirmeleri ve programın ortaya koyduğu birlik ve kardeşlik mesajı, bölgedeki medya kuruluşları tarafından manşetlere taşındı. İmece Gazetesi, programın önemine dikkat çekerek panele katılan milletvekillerinin değerlendirmelerine yer verdi. Politika Haber ise panelin bölgesel barış ve demokratikleşme sürecine katkı sunan bir adım olduğunu vurguladı. Gazete Detay, “Diyarbakır’da Doğu ve Güneydoğu Meselesi Masaya Yatırıldı” başlığıyla haberi sayfalarına taşıdı. Diyarbakır Olay Gazetesi, programın duyurusunu ve gerçekleşme sürecini detaylı biçimde aktardı. Çukurova Gazetesi de panelin bölgesel barışa dair ortaya koyduğu umut verici tabloyu ön plana çıkardı.

—DEVAM EDECEK—