Devrimci Sol İttifak (SİRİZA), oylarını 3 kattan daha fazla arttırarak parlamentoda milletvekili sayısını 13’ten 52’ye çıkardı. 2009 seçimleri sonucu tek başına iktidar olmayı başaran PASOK ise büyük oy kaybına uğrayarak ancak 41 milletvekili ile temsil hakkı kazandı. Ayrıca “Bağımsız Yunanlar” Partisi 33, Yunanistan Komünist Partisi 26, Neonazi “Altın Şafak” Partisi ve Demokratik Sol (DİMAR) Parti’nin her biri 21 milletvekili elde etti. Aşırı sağcı “Ortodoks Halk Hareketi” (LAOS) ise % 3’lük barajı aşamadığı için Meclis dışı kaldı.
«««
Oy ve sandalye dağılımının da gösterdiği gibi, Yunanistan’da başta PASOK olmak üzere iktidarda bulunan partiler seçimden yenilgi ile çıkmışlar, aşırı sol ve ırkçı partiler ise güçlerini arttırmışlardır. Bununla birlikte seçimlere katılımın düşük olması aynı zamanda Yunan halkının seçimlerden umudunu yitirdiğini de ortaya koymaktadır. Yunanistan’da erken genel seçim sonrasında oluşan yeni parlamento ve siyasî tablonun, yalnızca ülke kaderi açısından değil, aynı zamanda AB açısından da önemli sonuçlar doğurması beklenmektedir. Nitekim seçimlerin sona ermesi ile birlikte, Yunanistan’ın Avro bölgesinden çıkarılması konusu yeniden gündeme gelmiştir. Bunun sebebi, ülkede 2010 yılından itibaren yaşanan ekonomik krizin tedbir almakta başarılı olunamaması dolayısıyla siyasî krize dönüşmesidir.
«««
İktidardaki PASOK lideri Başbakan George Papandreu, AB ve IMF’nin ekonomik tedbir paketi ile ilgili dikte ettiği anlaşmayı 1 Kasım 2011’de referanduma götüreceğini açıklamış, ancak Almanya ve Fransa’nın baskısı karşısında geri adım atmıştı. 4 Kasım 2011’de yapılan güven oylamasını kazanmasına rağmen, George Papandreu hükümetten ayrılmış ve 300 üyeli Yunan parlamentosunun yenilenmesi için genel seçimlerin bir yıl öne alınması konusunda partiler arasında bir uzlaşı sağlanmıştı. Papandreu’nun istifası sonrası, 11 Kasım’da Loukas Papadimos başkanlığında teknokrat nitelikli bir koalisyon hükümeti kurulmuştu. Papadimos aynı zamanda iktisat alanındaki akademik çalışmaları ile tanınmış bir teknokrat olarak, 2002-2010 yılları arasında Avrupa Merkez Bankası başkan yardımcılığı yapmıştı. PASOK, ND ve aşırı sağcı LAOS’un katılımı ile oluşan koalisyon hükümetine, Komünist ve Devrimci Sol partiler katılmamıştı.
«««
AB, IMF ve Avrupa Merkez Bankası “troika”sı, 2011 yılı Mayıs ayından itibaren Yunanistan’ın borçlarının yeniden yapılandırılması için ardı ardına birçok kez borç paketi hazırladı. Karşılığında ise Yunanistan’dan kamu harcamalarını gayrısafi yurtiçi hasıla(GSYH)’nın % 1.5’i nispetinde kısması istenmektedir. Ancak bu durum emekli maaşlarının düşürülmesinin yanı sıra, kamu sektöründe binlerce kişinin işine son verilmesini ortaya çıkaracaktır. Yunanistan hükümeti, alınacak bu tedbirlerle, GSYH’nın % 160’ı nispetinde bulunan borcunu, 2020 yılına kadar %120 nispetine düşürmeyi hedeflemektedir. AB ve IMF’den 190 milyar Avro dolayında yardım alan ve alınan borç karşılığında kamu harcamalarında önemli kısıtlamalara gitmesi beklenen Yunanistan’da, borç anlaşmasına karşı çıkan partiler, hafta sonu yapılan seçimlerde güçlenerek çıkmıştır. Nitekim seçimlerde, ikinci sırada bulunan SİRİZA lideri Alexis Tsipras, IMF ve AB ile yapılan borç anlaşmasını “barbarca” diye nitelendirmiştir.
«««
Sonuç olarak bütçe harcamalarında istenilen kesintiyi uygulamaması durumunda, Yunanistan Avro bölgesinden çıkarılmakla karşı karşıya kalacaktır. Bu durum dolayısıyla uzun süredir yaşanan ekonomik kriz, domino etkisi ile Avrupa’dan başlayarak Dünya piyasalarında daha da derin sarsıntılara yol açabilecektir. Diğer yandan kriz dönemlerinde, katı ve uzlaşıya kapalı ektremist sağ ve sol hareketler güçlenmektedir. Nitekim Avrupa’da, özellikle son yıllarda ırkçı söyleme sahip partiler ile aşırı sol partilerin siyasette ağırlıklarını arttırdığı görülmektedir.