Gençken iffetli olmak. Gerçekten zor bir şey. Kendim genç olduğumdan biliyorum. Hayatta nefsin ile ringe çıktığın en ağır sıklettir gençlik.
Evet, iffet, gözün, elin, ağzın, kulağın iffeti. Belki de şu zamanda çoğu kişinin elde etmek istediği halde elde edemediği şey iffet! Otobüste yanınıza bir bayan oturduğunda oradan kalkıp başka bir yere oturmaktır iffet. Çarşıda sokakta yürürken, gözünü haramdan korumaktır iffet. Dışarı çıktığında Allah için nefsin ile cihad etmek ve o cihaddan galip ayrılmaktır. Gerçek kahramanlık, gerçek delikanlılık nefsinle yaptığın o amansız, zorlu, tozlu savaşta galip gelebilmektir. Karma eğitim saçmalığının etkilerinden dolayı arkadaşımın bana dediği şey şu; “Bak oğlum bak. Üstünde kıyafet var günah olmaz. Hem biz daha çocuğuz”. Ama şeytan ve nefis çocuk dinlemiyor ve o zamandan tahribatlarına başlıyor. Ve insan büyüdükçe daha çok aldatıcı olmaya başlıyor şeytan. Bir sosyal paylaşım sitesinde hoşuma giden şu cümleyi okumuştum: “Erkeğin tesettürü göz kapaklarıdır.” “Erkeğin tesettürü mü olurmuş?” diyenler olabilir. Evet, erkeğin tesettürü, göz kapaklarıdır.
Küçükken hiçbir şeyden habersiz beraber seksek, yakan top oynadığımız kız arkadaşlarımıza artık başka gözle bakmaya başlıyoruz. Çünkü artık benliğimize o saf çocuk aklımız hükmetmiyor. Benliğimize artık hissiyatımız hükmediyor. Üstad Bediüzzaman’ın şu sözü bu olayı çokta güzel açıklıyor; “Gençlik damarı akıldan ziyade hissiyatı dinler.”1
Özellikle genç yaştaki erkeklerin iffetlerini koruyamayıp gaflete düşmesinde büyük rol oynayan ve âhirzaman fitnelerinin başında, iffetten uzak olan taife-i nisa gelir. Üstad Bediüzzaman bu fitneye âlet olan kadınlar için Cehennem hurileri tabirini kullanmaktadır.
Ahirzaman fitnesi için Üstad Bediüzzaman şu sözleri sarf eder: “Fitne-i âhirzamanın mahiyeti bana göründü ki, o fitnenin en dehşetlisi ve cazibedarı, kadınların yüzsüz yüzünden çıkıyor. İhtiyarı selp edip, (aklı devre dışı bırakıp) pervane gibi, sefahat ateşine atıyor. Ve bir dakika hayat-ı dünyevîyeyi, senelerle hayat-ı bâkiyeye tercih ettiriyor.”2
“Bu zamanda, zındıka dalâleti, İslâmiyete karşı muhaberesinde nefs-i emmârenin en dehşetlisi yarım çıplak hanımlardır ki, açık bacağıyla, dehşetli bıçaklarla ehl-i imana taarruz edip saldırıyorlar. Nikâh yolunu kapamaya, fuhuşhane yolunu genişlettirmeye çalışarak, çokların nefislerini birden esir edip, kalp ve ruhlarını kebair ile yaralıyorlar. Belki o kalplerden bir kısmını öldürüyorlar.”3
Evet âhirzaman ümmeti olarak çok dehşetli, aldatıcı ve kandırıcı bir fitneyle karşı karşıyayız. Şeytan Peygamberleri bile bu tuzağı ile kandırmaya çalıştığı, bütün âlimlerin korktuğu bir fitne ile burun burunayız. İblis bizi zahiren güzel, eğlenceli bu fitne tuzağını adeta bir örümceğin ilmek ilmek dokuduğu ağı gibi, günlerce belki aylarca bazen senelerce o da ilmek ilmek ağını, tuzağını kuruyor ve bekliyor. Örümcekten tek farkı, daha dehşetli bir tuzağı var ve yemi daha ahmak. Özeleştiri yaparak şunu söylüyorum ki: Evet doğru yemi olan bizler daha ahmağız. Çünkü ebedî bir saadeti, saadet-i lâyezalîyeyi 60-70 sene dünya hayatına satacak ancak ve ancak hayvandan kırk derece daha aşağı düşecek bir ahmak olabilir, başka hiçbir şey değil.
Evet, bir savaştayız ve karşımızdaki düşmanlarımız çok güçlü. Çünkü onlar saf hiçbir şeyden haberi olmayan insanları zahiren tatlı, ama aslında acılarla, elemlerle dolu bir bal yedirmeye çalışıyorlar ve birçokları onlara kanıyor. Nefislerine yenik düşüyor o baldan yiyor. İşte biz, kendimiz o baldan uzak durmanın yanında, gençleri de o zehirli baldan korumaya çalışmalıyız.
Farkındayım sorumluluğumuz ağır, görevimiz zor. Ama eğer görevimiz kolay olsaydı Hz. Muhammed’in (asm) ümmeti olamazdık değil mi? Eğer bizim Peygamberimiz (asm) katbekat zorluklara göğüs gerdiyse ve galip olduysa biz de tabiî ki kâinatın sultanı Peygamber Efendimiz’i (asm) örnek almamız gerekir. Ve gerekirse bu kavurucu ahirzaman harbinde görevimizi başarıyla tamamlamak için demirden kalkan giymemiz gerekir.
Bir savaşta galip gelebilmek için üç şeye sahip olmak gerekmektedir:
1- Güç,
2- Silâh,
3- Kalkan.
Bizde inşallah ihlâs gücüyle, Kur’ân silâhı ile ve Risale kalkanıyla bu savaştan galip ayrılacağız.
Dipnotlar:
1- Said Nursî, Sözler, Yeni Asya Neş., İst., 2006, s. 241.
2- Said Nursî, Gençlik Rehberi, Yeni Asya Neş. İst. 2007, s. 50.
3- Said Nursî, Gençlik Rehberi, Yeni Asya Neş. İst. 2007, s. 60-3-62.
Alperen Bekkaya