Sadi-i Şirazî, Gülistan’ı yazarken hiç solmayan bir gül hayal etmiş. Belki Allah’a her zaman ettiği duâlarının bir tohumu olmuştu bu eser.
İşte Gülistan’da dolaşırken hiç solmayan bir gül arayanın kitabı olmuştur yıllardır. İçerisinde ahlâklı ve terbiyeli insanın portresini çizer. Bu portrenin her bir uygulayanı ise o gülistandaki gül olur; onun hayalî bahçesinde…
Aslında birçok renk gül vardır, ama kırmızı gül her zaman bambaşkadır. Her zaman güzel bir insanı hayal ettirir. Bu güzel insan da, Peygamber Efendimiz’dir (asm). O (asm), benim için her zaman ‘en büyük şefkat timsâli’ oldu. Zira o hiçbir zaman kendisine yapılan bir kötülüğe yahut hakarete aynıyla karşılık vermedi. Çünkü karşılık verse idi, karşısındakinin seviyesine inecekti. Başkalarının karşılık vermesini de istemezdi.
Bugün bazı karşılıklar can yakar oldu maalesef. Aslında en güzeli, onları Allah’a havale etmekti. Müslüman, hiçbir zaman şiddet ve aşırılıklar içerisinde olmamalıdır. Bizler, Peygamber Efendimizin (asm) ümmeti olarak barışın ve sevginin sembolü olmayız. Osmanlı torunları olarak birçok ülkede çok iyi bir izlenimimiz olduğunu da unutmamalıyız.
Bizim güllerimiz bugün sayfa sayfa açılıyor ve okunuyor iken ve hiç solmuyor, aksine her gün manevî gül bahçemizde bir gül daha açıyor iken; bazı zihniyet sahipleri galiba bir dikene takılmışlar ve oradan kurtulamıyorlar.
Çok şükür ki Müslüman olarak hayatımı devam ettiriyorum ve Allah inşâallah ölene kadar da bu vasfımı muhafaza etmemi nasib eder. Zaten Üstadımızın bizlere en büyük müjdesi, ümitvar olmamız değil midir? O zaman ümitvar olmalıyız, çünkü İslâm bir gün o kadar büyük bir gül bahçesi olacak ki, bütün dünya gül kokacak.
“Bir gün hamamda sevimli bir insan bana bir parça güzel kokulu bir kil verdi. O kile:
“‘Misk misin, yoksa amber misin, senin güzel kokundan mest oldum!’ dedim.
“Kil cevap olarak bana şöyle dedi:
‘Ben adi bir kil idim, fakat bir zaman geldi gül ile arkadaş oldum, onun güzel kokusu bana sindi, yoksa ben bildiğin toprak parçasıyım.’” *
Müslüman, iyi arkadaş olmalıdır ki, etrafındakilere iyiyi öğretsin. İşte bu yüzden gül, her zaman edebiyatımızda çok önemlidir. Gül, Peygamber Efendimizin (asm) bir sembolüydü. O zaman yapılması gereken, gülü incitmeden ona karşı görevlerimizi yerine getirmektir. Allah bütün Müslümanları fitneden korusun inşaallah ve bahçemiz çok çok büyüsün, öyle büyüsün ki kırmızı sadece gülün rengi olsun.
Dipnot:
* Sadi-i Şirazi, Gülistan.
MERVE İRİYARI
[email protected]